52. Uluslararası Antalya Film Festivali perdelerini muhteşem bir törenle açtı. Cam Piramit’teki törende festivalin geleneksel ödülleri sahiplerini buldu.
Gecenin hafızalara kazınacak karesi, Türk sinemasının sultanı Türkan Şoray ile Fransız sinemasının Diva’sı Catherine Deneuve’ün sahnede birlikte devleştikleri an oldu. Deneuve, Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nü Türkan Şoray’dan aldı. Oscarlı karizmatik İngiliz aktör Jeremy Irons ise festival direktörü Elif Dağdeviren ve Uluslararası Jüri başkanı yönetmen Fridrik Thor Fridriksson’dan aldığı Yaşam Boyu Başarı Ödülü’ne Türkçe teşekkürle başladığı konuşmasına dakikalarca alkış aldı. 2 Altın Küre sahibi Amerikalı başarılı oyuncu Kathleen Turner da Onur Ödülü ve Antalya ile festivalin inanılmaz ev sahipliği için teşekkür etti. Gecede konukları ilk olarak Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel selamladı. “Barış ve dostluk” vurgusu yaptığı konuşmasında Türel, geçtiğimiz günlerde suikast sonucu öldürülen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi ve yakın zamanda yaşanan Paris suikastlerini anarak üzüntülerini dile getirdi. Türel, “Terör ve savaşların kararttığı dünyanın ihtiyacı olan barış ve dostluğu getirecek olan, sanattır. Bu festival de bizim dostluk ve barış mesajımızdır. Antalya’yı, Akdeniz’in barış ve dostluk adası hakine getiriyoruz” dedi.
Açılış töreninde Türk sinemasının emektarlarına Yaşam Boyu Onur ödülleri de sunuldu. Ayşen Gruda’nın ödülünü, Ege kıyılarına hayatını keybeden Suriyeli Aylan bebek adına alması, salonu alkışa boğdu. Yaşam Boyu Onur ödülü takdim edilen usta yönetmen Erden Kıral da konuşmasında ‘iyilik bırakma’ya dikkat çekti: “İnsan, eser bırakmalı derler ama bence aslolan iyilik ve bilgi bırakmaktır” Yılların oyuncusu Kayhan Yıldızoğlu ise Yaşam Boyu Onur Ödülü’nü; Yeşilçam döneminde sansür ve yasaklara rağmen filmler yapan sinemacılar adına aldığını söyledi. Oyuncu ve seslendirme sanatçısı Tijen Par’a da Yıldırım Önal Anı ödülü sunulduğu gecede ayrıca genç oyuncular Beste Bereket ve Murat Han tarafından ulusal; Begüm Birgören ve Enis Arıkan tarafından da uluslararası yarışma filmleri tanıtıldı.

Açılış töreninden önce gün boyu da gösterimleri ve etkinliklerle festival, Antalyalılar’la buluşmalarına başladı. Bu yıl “Sosyal Sorumluluk ve Farkındalık Yaratma” başlığı altında düzenlenen geleneksel kortejde Antalyalılar, Türk sinemasının usta isimlerinin yanı sıra korteje katılan Jeremy Irons, Kathleen Turner, Mena Suvari gibi dünyaca ünlü isimlerle de kucaklaştı.
Festivalde dün bir büyük buluşma da yaşandı. 30 yıl sonra yeniden yönetmen koltuğuna oturan, Türk sinemasının efsanesi Türkan Şoray’ın yeni filmi “Uzaklarda Arama”, festivalin Açılış Filmi olarak AKM Aspendos Salonu’nda seyirci karşısına çıktı. Gösterime, kızı ve filmin yapımcısı Yağmur Ünal’ın da olduğu film ekibiyle katılan Şoray, çekim sürecini anlattığı samimi sohbetiyle sinemaseverleri bir kez daha büyüledi. Sinemamızın sultanıyla film izleme heyecanı yaşayan seyicrilerse Şoray’ın neredeyse her cümlesini dakikalarca alkışladı ve kendisiyle bol bol fotoğraf çektirdi.
Açılış gününün bir diğer büyük buluşması ise efsane oyuncu Catherine Deneuve ile yaşandı. Deneuve, kendisine Oscar adaylığı getiren “Hindiçin/ Indochine” filminin gösterimi sonrası seyircilerden gelen soruları cevapladı. FIPRESCI başkanı sinema yazarı Alin Taşçıyan’ın moderatörlüğündeki soru- cevapta Deneuve, samimi ve zarif tavrıyla bir kez daha kendine hayran bıraktırdı. Gün içinde “Motel Hasankeyf” ve “Sıradışı İnsanlar” belgesellerinin Migros AVM’deki gösterimleri de film ekiplerinin katıldığı söyleşilerle gerçekleştirildi. Baraj projesi dolayısıyla sular altında kalacak olan Hasankeyf’in sakinleri olan kadınlara objektifini yönelten “Motel Hasankeyf”in yönetmeni genç yönetmeni Valeria Mazzuchi, kendisini en çok zorlayan şeyin, ‘kadınlarla konuşmak’ olduğunu dile getirdi. “Ben zaten çok az Türkçe biliyorum. Kürtçe ve Arapça hiç bilmiyorum. Bölgedeyse bu diller konuşuluyor. Bu dilleri ve İngilizceyi bilen ve kadın bir çevirmen bulmak zaten çok zordu. Ama bir de belgesel için konuşacak kadın bulmakta zorlandım. 20 kişiyle görüştüysem ancak 4’ü belgeselde konuştu çünkü babalarından, kocalarından ya da ağabeylerinden çekiniyorlardı” Bölge insanının da Hasankeyf sorununa yaklaşımının çok farklı, çoğu kez de çok yetersiz olduğuna dikkat çeken Mazzuchi, bunun sebebinin de enformasyon eksikliği olduğunu dile getirdi.
Karadeniz insanının orijinal buluşlarını bir araya getiren “Sıradışı İnsanlar” filminin yönetmeni Orhan Tekeoğlu ise Karadenizliler’i meşhur eden niteliklerinin doğayla bağlantılı olduğunu belirtti: “Yaşadıkları çetin doğa koşulları, insanları, doğayla uyumlu fakat hayatlarını kolaylaştıracak yollar bulmaya itiyor. Yani hayatı kolaylaştırmak için ille de tabiatı tahrip etmek, doğanın işleyişini bozmak gerekmiyor. Bu film de işte bu yoldan ilerleyen insanlara bir selam niteliğinde”