Türk Tabipleri Birliği, tabipler arasında mesleki deontolojiyi ve dayanışmayı korumak, tabipliğin kamu ve kişi yararına uygulanıp geliştirilmesini sağlamak ve meslektaşlarımızın hak ve yararlarını korumak amacıyla kurulmuş kamu kurumu niteliğinde mesleki bir kuruluştur. Halkın sağlığı ile sağlığın sosyal belirleyicileri; beslenme, barınma, sağlığa erişim, insanca yaşayacak gelir, doğanın ve yaşamın korunması arasındaki ilişkilerin kavrayan; eşitsizliklerle, ayrımcılıkla mücadele eden herkese eşit ve ücretsiz kamusal sağlık hizmetinin savunan bir anlayışla mücadele etmektedir. Türkiye'de ilk olgusu 11 Mart'ta görülen koronavirüs salgınında; Haziran ayı başı itibariyle, ekonomik gerekçelerle başlatılan 'normalleşme' süreciyle birlikte, düğün, sınav, toplu taşıma, toplu ibadet, turistik seyahat gibi fiziksel mesafeyi ortadan kaldıran etkinlikler nedeniyle COVID-19 tanısı alan, hastaneye yatan, yoğun bakım tedavisi gerektiren hasta sayılarında ciddi bir artışlar gözlenmektedir. Yine aynı dönemlerde hastanelerdeki pandemi servisleri azaltılmış, bazı hastaneler pandemi hastanesi olmaktan çıkarılmıştır. PCR testinin uygulanma kriterleri daraltılmış, hastalığı yayma olasılığı olan bireylere bile belirtisi yoksa test yapılmama kararı alınmıştır. Yakınması olmayan, teması nedeniyle enfeksiyon riski yüksek olan kişiler arasından yeni hasta bulma şansı giderek kaybedilmiştir. Sağlık Bakanlığınca günlük olarak paylaşılan COVID-19 ile ilgili verilerin 'turkuaz tablo' güvenilirliği sorgulanmaya başlamıştır. Artan hasta sayısı konusunda ayrıntılı olarak bilgilendirilmeyen yurttaşlar, pandeminin ciddiyetini kavrayamamış, normalleşme ve başarı söylemleri ile rehavete kapılmışlardır. Salgının başladığı günden bu yana şeffaf yönetim, işbirliği, verilerin sağlıklı paylaşımı konusunda defalarca uyarılan ve Türk Tabipleri Birliği Covid İzleme Kurulu'nun aylık raporları ile hastalık sayılarının açıklananın yaklaşık 9-10 kat olduğu, tabip odalarının veri paylaşımları, hatta valiliklerin, belediye başkanlarının açıklamaları ile hastalığın gerçek boyutu gizlenemez bir hal aldı. Sonunda bu uyarıları dikkate almayan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, COVID-19 testi pozitif çıkan ama belirti göstermeyen vakaların günlük açıklanan tabloda yer almadığını itiraf etmek zorunda kaldı. PCR testi yapılmayan ya da yanlış negatif çıkan, şüpheli COVID durumunda olup doğru kodlarla kayda geçirilmeyen, asemptomatik PCR (+) olan ya da sağlık kurumlarına başvurmamış kişilerin her gün açıklanan tablolara dahil edilmediği bizzat Sağlık Bakanı tarafından açıklanmış oldu. Oysa Dünya Sağlık Örgütü'ne göre vaka tanımı esas alındığında testi pozitif herkesin bildirilmesi gerekmektedir. Kaldı ki bir salgının kontrol altına alınabilmesi asemptomatik de olsa tüm vakaların tespit edilip kayıt altına alınması ve buna uygun koruyucu önlemlerin geliştirilmesi ile olanaklıdır. Türk Tabipleri Birliği Covid-19'la ilgili 7. ay değerlendirme raporunda Sağlık Bakanlığının Eylül ayı içerisinde 'Hasta' adı altında toplam olarak 48.530 olguyu kamuoyuna açıkladığı, ancak 275.647 doğrulanmış olgunun ise ne kamuoyuna ne de Dünya Sağlık Örgütüne bildirilmediğine işaret etti. Sağlık Bakanına soruyoruz, gerçek vaka sayısı kaç? COVID-19 salgın sürecinin bilimsel yöntem, şeffaf veri ve ilgili tüm kesimlerin katılımı ile etkin ve koordineli bir anlayışla yönetilmesini istiyoruz. COVID-19 salgın sürecinin bugüne kadarki yönetiliş biçimini yetersiz ve kaygı verici buluyoruz. Üstelik bu yanlışlara rağmen, bireysel sorumluluklarını yerine getirmediği algısıyla halkı salgının yayılmasında tek suçlu ilan edilmesine itiraz ediyoruz. Salgının başladığı ilk günden itibaren en ön saflarda hastaları karşılayanlar tüm dünyada olduğu gibi sağlık çalışanlarıdır. Bu nedenledir ki birçok ülkede sağlık çalışanlarının toplumun diğer kesimlerine göre 4-5 kat daha fazla Covid-19 ile hastalandığı, hatta ülkemizde olduğu gibi bazı ülkelerde de 10 kattan fazla hastalanma riski taşıdıkları saptanmıştır. Geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanı tarafından açıklanan verilere göre Covid-19 hastası sağlık çalışanı sayısı 40 bini geçmiştir. Bu sayının sadece semptom gösteren sağlıkçıların sayısı mı, yoksa semptom göstersin veya göstermesin PCR ve bilgisayarlı tomografi ile tanı konan tüm sağlıkçıların sayısı mı olduğunu ne yazık ki bilmiyoruz. Covid-19 salgınının başlangıcından bugüne, TTB'ne bildirilen 50'si hekim olmak üzere 113 sağlık emekçisini kaybettik. Son bir haftada 7'si hekim, 9 sağlık çalışanını kaybettik… Hekimler ve bütün sağlık çalışanlarının ölüm-kalım savaşına dönüşen COVID-19 mücadelesinde yalnız bırakılmayacaklarını, korunacaklarını, bu insanüstü çabaların farkında olunduğunu gösterecek; maddi ve manevi olarak destekleyecek, hastalanan ve vefat eden arkadaşlarımızın 'meslek hastalığı' tanımını kabul edecek Sağlık Bakanlığı ve hükümet tutumu istiyoruz. TTB sadece hekimlerin değil halkın da örgütüdür. Antalya Tabip Odası Başkanı Nursel ŞAHİN