Tele1'de Demokrasi Arenası'nı izliyordum. Uğur Dündar'ın konuklarından Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar konuşurken birden Fikret Otyam abimi anımsadım.

Bereketli topraklardan söz ediyordu Başkan Karalar.

İşte o anda bir fotoğraf, ta uzaklardan çıktı geldi, gözümün önüne çakıldı kaldı. Onu başka fotoğraflar da izledi.

O zaman, Ustam Fikret Abim üzerine bir çift söz edelim...

Ankara, 1960'lı yıllar...

Evimize Cumhuriyet Gazetesi alınır. Babam sevdiği yazıları kesip saklar. 1999'da ölümünden sonra dosyalarda, zarf içlerinde karşılaştığımız kesikler oldu.

'Gide Gide' röportajları dizi olarak yayınlanıyordu o yıllarda.

Ertesi günü heyecanla beklerdim okumak için.

'Oy Fırat Asi Fırat' bölümü yayınlanırken, bir gün gazetede 'Muhabirimiz Fikret Otyam, Fırat Nehri'ni salla geçerken sal devrildi. Otyam'dan haber alamıyoruz' benzeri bir haber çıktı... Usta kaybolmuştu. Sanırım bir iki gün sonra yaşadığına dair bir haber yayınlandı...

Gelecekte oğlum olursa adını Fırat koyacağım dedim ve öyle de oldu günü gelince. Otyam'ın'Asi Fırat'ı oğlumda yaşayacaktı...1980'li yıllarda sohbet ederken kendisine anlatmıştım.

1968 sonlarında Yeni Gazete'de muhabirliğe başlayınca Atatürk Caddesi üzerindeki Cumhuriyet bürosuna daha sık gitmeye başladım.

Doğu röportajları ilgiyle okunuyordu.

Yazının girişinde Ahmet Arif'ten dizeler kullanıyordu... O şiirlerle ilk kez karşılaşıyordu okuyucu. Belki de 'Hasretinden Prangalar Eskittim' daha yayınlanmamıştı.

Ben de gazetecilik yaptığım yıllarda, röportajlarımda girişte şiir kullanmayı Fikret Otyam babadan öğrendim.O tüm gazetecilerin 'Baba' diye seslendikleri bir güzel insandı...

1982'de Antalya'ya taşındık...

Bir iki ticaret denemelerim dışında uzun süre ara verdiğim gazeteciliğe tekrar döndüm.

Dünya Ekonomi Politika Gazetesi'nin temsilciğini üstlendim.

Gazeteci arkadaşım Bülent Ecevit de Cumhuriyet'in temsilcisiydi.

Günlerden bir gün, 'FiktretOtyam abimiz Gazipaşa'dan Antalya'ya göçtü. Meltem'de size yakın oturuyorlar. Hadi hoşgeldine gidelim' dedi.

Kaçar mı, yıllar sonra karşılaşacaktım ustayla.

Akdeniz Üniversitesi yerleşkesine geniş açı objektifle bakar gibi bir ev.

Takmış ayağı fotoğraf makinasine, nişan almış Beydağlarına doğru.

İşte o zaman söylemişti hiç unutmayacağım şu sözü:

'Beydağları'nın 24 saat fotoğrafları çekilebilir. Işık öyle değişkendir.'

Çok sonraları Filiz Otyam ablam, 'Penceremden Beydağları' adlı bir fotoğraf sergisi açmıştı Antalya'da.

PAMUK İŞÇİSİ OTYAM.

İşte bu fotoğrafı gelip gözümün önüne çakılan.

Yorganını sırtına vurmuş, kasketini başına geçirmiş Fikret Otyam abim benim. Orhan Kemal'in 'Bereketli Topraklar Üzerinde'; Anavarza Kartalı Yaşar Kemal'in 'Akçasazın Ağaları', 'Demirciler Çarşısı Cinayeti' romanlarında anlattığı Çukorova'ya da ancak böyle tebdil-i kıyafet ile gider bir gazeteci...

O gazeteci Fikret Otyam'dır...

Süleyman Demirel'in 'Hazırlan Fikret, seninle GAP'a (Güney Anadolu Projesi) gideceğiz' dediğini anlatmıştı. Harran Ovası'nın sulanması, Güneydoğu Anadolu'da 'Bereketli topraklar' yaratılması çok önemliydi Demirel ve Fikret Otyam için.

Sahi n'oldubu GAP?

Bir zamanlar 'GAP'ı gaptırmam' diyen Demirel'in GAP'ı gaptırıldı mı yoksa?

Uzun zamandır haber falan okuyamıyoruz da oralarla ilgili.

Bana bunları yazdıran 'Demokrasi Arenası' programında Başkan Zeydan Karalar'ınAdana'ya yönelik turizm ve kültür projeleri oldu...

Bir süre önce ise 'Adana Kebap ve Şalgam Festivali' belki de yanında rakı da içerler diye anlamsızca yasaklandı.

Oysa bir kültürel etkinlikti yapılacak olan.

'Adana Kebap' dünyaya yayılmıştır sen yasaklasan da.

Rakının mezesi şalgamdır, sen sevmesen de içmesen de!

Gel de Ziya Paşa'yı (1825-1880) anımsama:

'Ne günlere kaldık ey Gazi Hünkar/ Katır defterdar oldu, eşek mühürdar.'

Mustafa Uysal