ÖĞRENCİLER karnelerini aldı ve yarı yıl tatiline girdi. Eğitim ve öğretimde ilk dönemi değerlendiren Eğitim Sen Antalya Şubesi, Eğitim İş Antalya Şubesi ve Veli Der Antalya Şubesi yaşanan olumsuzlukları ve eksikleri anlatan üç ayrı rapor hazırladı. Ayrı ayrı hazırlanan üç raporda da eğitimde en büyük sorunun bütçe olduğu belirtildi. Raporlarda ayrıca kalıcı saat uygulaması nedeniyle okul giriş-çıkış saatlerinin öğrenciler için güvenlik zafiyeti oluşturduğuna da dikkat çekildi. Eğitimdeki sorunlara değinen Eğitim İş Şube Başkanı Sadık Acar, 'MEB`in bütçesi paralel evrendeki Türkiye için belirlenmiş. Eğitimi dinselleştirme faaliyetleri devam etti. Öğrenciler eğitimden kopartıldı. MEB bağlı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğünün ilgili kurumlara gönderdiği karara göre, 2021-2022 döneminden itibaren ülke genelinde çok sayıda mesleki ve teknik Anadolu lisesi (MTAL) bünyesinde mesleki eğitim merkezi (MESEM) açılacak. Bu kararın ardından; İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından acele ve günlü olarak Meslek Liselerine gönderilen yazı ile MESEM'lere öğrenci kaydı yapılması, okulların bulunduğu ilçe ve semtlerde öğretmenlerin, koordinatörlük görevlerini bırakarak esnafları gezmeleri ve bilgi toplamaları istendi. Okul Müdürleri bunu kendilerine kutsal görev kabul ederek örgün eğitimdeki tüm sınıflara MESEM'i cazip gösteren konuşmalarla, veliler okullara davet edilmişler. MESEM programı her ne kadar, devamsızlıktan başarısız sayılanlar, sınıf geçemeyerek öğrenim hakkını tamamlayanlar için gibi gözükse de, mevcut durumda, örgün eğitimdeki tüm öğrencilere seçenek olarak gösterildi' dedi. Eğitimde nitelik sorununun büyüdüğünün altını çizen Acar, okul giriş çıkış saatlerindeki sorunları anlattı. Yaz saati-kış saati uygulamaları nedeniyle gündemdeki yerini koruyan okul giriş-çıkış saatleri sorunu giderek büyümekte ve bir güvenlik zafiyeti oluşturmaktadır. Siyasal iktidarın saat ayarı uygulamasındaki akıl almaz tutumu başka yapısal çarpıklıklarla da besleniyor. Eğitimde özelleştirme devam ediyor. Eğitim çalışanları gelecekten ümitsiz. Öğretmen belge değil çözüm odaklı kanun istiyor. Sonuç olarak eğitimde yaşanan yapısal sorunlar karşısında MEB'in somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirmek gibi bir amacının olmadığı, eğitimde yaşanan ticarileşme, özelleştirme ve dinselleştirme uygulamalarının hız kesmeden devam edeceği görüldü. Daha önce defalarca söylediğimiz gibi eğitim sisteminde yıllardır yaşanan sorunların aşılmasının, çocukların nitelikli bir eğitime ulaşabilmesini sağlamak için bugüne kadar izlenen bilimsel olmayan eğitim politikalarını tamamen değiştirmekten geçmektedir. Yaşanan karanlık tablodan çıkışın tek yolu ise eğitimin eşit, parasız, bilimsel, laik ve kamusal niteliğinin arttırılmasıdır' ifadelerini kullandı. Yüz yüze eğitime geçiş sürecinde gerekli önlemler alınmadığını vurgulayan Eğitim Sen Şube Başkanı Nurettin Sönmez ise 'MEB ve yatırım bütçesi zorunlu ihtiyaçları karşılamaktan uzaktır. MEB okullaşma politikasını siyasi hedeflere göre belirlemekten vazgeçmeli. Özel öğretime desteğe son verilmeli, kamusal eğitim politikaları benimsenmeli. Eğitimde 4+4+4 dayatmasının sonrasında yıllar içinde devlet okullarının sayısı belirgin bir şekilde azalırken her fırsatta kamu kaynakları ile desteklenen, çeşitli muafiyet ve istisnalar ile açılması teşvik edilen özel ilkokul ve ortaokul sayılarındaki artış sürdü. Eğitimde diyanet-dini vakıf ve derneklerin kuşatması sürüyor. 20'inci Milli eğitim şurası çocukların sağlıklı gelişimine aykırı kararlar almıştır. MEB, eğitim sistemini protokollerle yönetmekten vazgeçmeli. Haklarımızı ve taleplerimizi içermeyen bir meslek kanunu istemiyoruz. Hukuksuz KHK ihraçları sorunu hala çözüm beklemekte. Eğitimde güvencesiz istihdam ve atamalarda mülakat ısrarına son verilmeli' dedi. YERELDE DE DURUM AYNI Yereldeki uygulamaların geneldeki uygulamalardan farklı olmadığını ifade eden Sözen, 'Okullarda yardımcı personel eksiklikleri, kantin ücretlerinin yüksekliği, hijyen sorunu, son dönemde karantinaya alınan sınıf sayılarındaki artış, vaka sayılarındaki artış, sınıfların seyreltilmemiş olması, ikili eğitim yapılan okullarda çok erken saatlerde ve geç saatlerde ders giriş ve çıkış saatlerinin olması, öğretmenlere yüklenen angarya görevler gibi pek çok konu yerelde yaşadığımız sorunlardandı. Eğitim sisteminde yaşanan sorunların ülkedeki ekonomik, toplumsal ve siyasal alanda yaşanan gelişmelerden ayrı ve bağımsız olmadığı açık. Eğitim Sen, her geçen gün daha fazla piyasa ilişkileri içine çekilen, okul öncesinden üniversiteye kadar bilimin ve laikliğin değil, milliyetçiliğin, ayrımcılığın ve inanç sömürüsünün referans alındığı bir eğitim sisteminde kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitim hakkı için mücadelesini kesintisiz sürdürmeye kararlı' şeklinde konuştu. MEB verileri ile yalnızca yüz yüze eğitimin (Ocak ayı verilerini baz alırsak) bir gününde 1524 sınıfın karantinaya alınması bilgisi dahi verilerin şeffaf açıklanmamasına rağmen yaşanılan sorunların vehametini gösteriyor diyen Veli Der Başkanı Tülin Koç, 'Okul öncesi eğitimde öğrenci sayısı son yılların en düşük seviyesine geriledi. Laik, kamusal, bilimsel okul öncesi eğitim her çocuğun hakkı. Diyanet İşleri Başkanlığı 2021 Yılı Kurumsal Mali Durum ve Beklentiler Raporu ile birlikte 5 yaşındaki çocukların okulöncesi eğitimin zorunlu eğitim çerçevesinde değerlendirilmesi için MEB'le görüşmelerin başlatıldığı açıklamaları yapıldı ve Şura' dan kararlar çıkartıldı. En az 700 bin çocuk örgün eğitim dışına çıktı. Özel eğitim gereksinimi olan çocuklar yalnız bırakıldı. Eğitimde eşitsizliğin geldiği nokta 'çocuk işçiliği'. Ayrıca kapatılan köy okulları açılmalı. Eğitimin erişilebilir olması tartışılmaz bir haktır. Eğitime yeterli bütçe ayrılmalı. Toplam eğitim bütçesinin merkezi yönetim bütçesi içindeki payı 2016'dan bu yana azalıyor. 2016'da yüzde 19,2 olan bu oran 2021'de 3,5 yüzde puan azalarak yüzde 15,8'e geriledi. HABER/Dilan ERAY