Atilla Önen. O, bir Rölyef Ahşap Oyma Sanatçısı. Amacı, eserleriyle geleceğe mesaj bırakmak. Ve de maalesef, ömrü tükenmekte olan bir sanatın belki de son nesli. 1979 yılında tanışır ağaçla, onun zamana dirençle karşı koyuşundan etkilenerek. Ağacın yaşayan canlı dokusunu kişiliğiyle özdeşleştirir, ona ruh verir. Peki neden seviyor ağacı Sanatçı, ona karşı koymadan kolayca şekillendiği için. İşte sanatçının ağaçla iç içe olan öyküsü!



Rölyefle geleceğe mesaj


Osmanlı Dönemine dayanan Türkiye’de ki Ahşap Oyma Sanatının belki de Antalya’da yaşayan ve yaşatan son nesillerden Rölyef sanatçısı Atilla Önen. Eline aldığı ağaç bıçağı, tokmağı ve ıskarpelası ile ağacı sabırla emek emek yontuyor. Zaman zaman işlemesi güç zeytin ağacına, bazen yumuşak ıhlamura, bazen de Ayus ağacına işlediği figürler ile ruh veriyor. Sanatçının en büyük özelliği ise, yekpare çalışması. Hiç de kolay değil, Sanatçı Önen’in yaptığı Rölyef çalışmaları. Öyle her eline asa alanın Musa olamayacağı türden bir emek. Ve de sanatçının, sonsuzluğa mesaj bırakma çabası çalışmalarının temelini oluşturuyor. 1944 doğumlu olan Ahşap Oyma Sanatçısı Atilla Önen’in konuğu oldum. Atölyesinde çaylarımızı yudumlarken sohbet ettik. Bana ağacı anlattı, bu keyifli sohbet sırasında hem Önen’i hem de ağacı tanıdım. Meraklısıysanız buyurun.


Ağaç Oyma Sanatı ile ne zaman tanıştınız?


‘Ağaçla 1979 yılında tanıştım. Amacım bir hobi edinmekti, ama tutkum oldu. Bu arada Tarihi eserlere ve özellikle Anadolu Medeniyetlerine duyduğum merak zamanla bu alanda araştırma ve incelemeye yöneltti beni. Tarihi eserlere ilgi duyuyordum, Fakat bu eserlere sahip olmam imkansız olduğu için kendim yapmaya ve bir atölye kurmaya karar verdim. Malzeme, malzemeye ilişkin alet kullanımı, biçimlendirme teknikleri bu dönemin birikimleridir’.

Ağacın nesinden etkilendiniz?


‘Ağacın zamana dirençle karşı koyuşundan etkilendim. Yaşayan canlı dokusunu kişiliğimle özdeşleştirdim. Ve ağacı, geleceğe bırakabileceğim bir mesaj olarak değerlendirdim. Bir kaygıyı sürekli ellerimde hissediyorum, yarının insanının eserlerime bakarak beni, iç dünyamı düşündüklerimi okuyabilme isteği bu. Ayrıca, bana karşı koymadan kolayca şekillendiği için ağacı seviyorum.’


Çalışmalarınızın temelini ne oluşturuyor?


‘Çalışmalarımın temelinde, geleceğe ve yeni nesillere yani sanatımı ve beni ileride tahhayül edebilmeleri için sonsuzluğa mesajım olarak düşünüyorum. Ve de genç nesile, Ağaç Oyma Sanatını tanıtıp sevdirmek, ilgilerini arttırmak çalışmalarımın temelini oluşturuyor. Ağaç Oyma Sanatçısı olarak bugüne kadar yaptığım rölyef eserlerin sayısı 100 civarında. Elbette, bu sayıyı arttırmak için çalışmalarımı sürdürüyorum.’


Rölyeflerinizde ağırlıklı olarak işlediğiniz figürler?


‘Bakınız ben, 38 yılımı Anadolu Medeniyetlerini ve tarihi eserleri araştırmaya, incelemeye verdim. Ve bu çalışmamı çok büyük bir titizlikle sürdürdüm. İncelemelerimde İslam Medeniyeti, Roma ve Grek Dönemi ilgimi çekmişti. Eserlerim arasında Dionysos’un Bağ bozumu, Nuh Tufanı, Adem ile Havva gibi rölyef çalışmalarım bulunuyor. Araştırma çalışmalarımda, Osmanlı döneminde ki Türk motifi süsleme sanatına kadar uzandım. Ve, Türk Çini sanatının örneklerinden yorumlayıp, ağırlıklı olarak cami duvarları ve kubbelerinde gördüğümüz, çinilerden esinlenerek yaptığım çalışmalar da rölyeflerimde yer aldı.’

Üzerinde en uzun çalıştığınız eserleriniz?


‘ Üzerinde en uzun çalıştığım ve beni gururlandıran eserlerim var elbette. Ancak beni en fazla etkileyen Fatih Sultan Mehmet’in gemilerini Haliç’e indirişini temsil eden rölyef çalışmamdır ki, bu eserimi 4 yılda tamamladım. Çok ince ve titizlik gerektiren bir çalışma oldu. Yine Fatih Sultan Mehmet’in portresi de beni gururlandıran eserlerimden biridir. Ve 2 yılda tamamladığım bu portre, Londra’da National Gallery’de halen sergilenmektedir. Ancak burada hemen bir parantez açmak itiyorum, İslam Sanatı eserlerini yurt dışındaki müzelerde gördükçe, İslam Sanatı eserlerini benim ülkemdeki müzelerde yeterince göremediğim için üzülüyorum. Sanata ve sanatçıya yeterince önem verilmiyor mu diye düşünüyorum. Ve Ulu Önder Atatürk’ün ‘ Sanatı olmayan milletlerin hayat damarlarından biri yoktur’ sözünü sık sık hatırlıyorum’.


Malzeme olarak hangi ağaçları tercih ediyorsunuz?


‘Şöyle söyleyeyim, Ağaç Oyma Sanatına başladığım da Ihlamur ağacını tercih ettim. Zira bu ağaç yumuşak ve işlemesi kolaydır. Takdir edersiniz ki, Rölyef sanatında ağaç inceden inceye işlenir. Zaman zaman işlemesi çok güç Zeytin’i, bazen yumuşacık Ihlamur’u, bazen de Ayaus ağacına uygun objeleri biçimlendirdim. 10 yıldır da, Ihlamur’un bir üst kademesi olan Güney Afrika kökenli Ayaus ile rölyef çalışmalarımı sürdürüyorum. Ayaus ağacının özelliği, fazla budaklı ve işlemesi rahat olmasıdır. Bu ağaçların yanı sıra, Ceviz, Armut, ve Tik ağacını da rölyef çalışmalarımda kullanıyorum. Ve de çalışmalarım tamamen yekparedir. Bu da benim çalışmalarımın en önemli özelliğimdir diyebilirim.’


Bir rölyefi ne kadar sürede tamamlıyorsunuz?


Bir rölyefe başlamadan önce yaklaşık 15 gün araştırma yaparım. Yontacağım ağacı önüme koyar, her yönüyle incelerim. Ve de yapacağım rölyefi o ağacın içinde gördüğüm anda da, ağacı yontmaya başlarım. Süre derseniz, 2 ayda tamamladığım eser de olmuştur, 4 yılda tamamladığım da.’


Kaç sergi açtınız. Yurt dışı sergileriniz oldu mu?


‘Önceki yıllarda 6 kişisel sergi açtım. Birkaç tane de karma sergiye katıldım. Eserlerimde, yüzey indirme, kabartma yontu gibi rölyef tekniklerinin tümüne önek çalışmalar yer almıştır. 2013 yılında da Berlin Kültür ve Turizm Fuarında eserlerimi sergiledim. Ayrıca biraz önce söz ettiğim gibi üzerinde en uzun çalıştığım eserim olan Fatih Sultan Mehmet’in portesi de Londra’da National Gallery’de sergileniyor.’

Ağaç Oyma Sanatı ve sanatçısına ilgi dersem?


‘Şimdi benim kanayan yarama parmak bastınız. Maalesef, Ağaç Oyma Sanatı son demlerini yaşıyor. Bırakınız Antalya’yı, Türkiye’de bir elin parmak sayısını geçmeyecek kadar az rölyef sanatçısı var. Osmanlı Döneminden bu yana süre gelen Ağaç Oyma Sanatı, ne üzücüdür ki; ömrünü tüketmek üzere. Antalya’da ne yazık ki, Ağaç Oyma Sanatı ile ilgilenen sanatçı yok gibi. Açtığım rölyef sergilerine ilgi yoğun olsa da, bu sanat dalıyla ilgilenen sanatçı yok. Ve ben bu kaygıyı sürekli ellerimde hissediyorum. Yarının insanlarının eserlerime bakarak beni, iç dünyamı düşündüklerimi okuyabilme ve rölyefi tanıtma anlama isteği bu. Size ve Ekspres’e teşekkür ederim.’