Turizm krizinden önemli dersler çıkaran Turizmci özeleştiri yapıyor. Konuyla ilgili Ekspres Gazetesine çarpıcı açıklamalarda bulunan ATSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yusuf Hacısüleyman, diyor ki ‘Turizmin Devlet Politikası olarak ele alınmalıdır’.

2017 Kayıp yıl olmayacak
2016 Turizminde derin kriz yaşayan Sektör temsilcileri, söylemleri bir tarafa bırakıp, 2017’yi kurtarmaya çalışıyor. 2017’nin de kayıp yıl olmaması için krize karşı atağa geçen turizmcilerin yeni sezondan bekledikleri turist potansiyeli ise, 8 buçuk ila 9 milyon arası. Sezona umutla bakan Antalyalı sektör temsilcileri, Nevroz Bayramı nedeniyle Mart ayında İran’dan gelecek turist sayısını da 25 bin gibi telaffuz ediyor.
Turizmci ter döküyor Geçtiğimiz sezon, en çok Antalya’yı etkileyen ve ülke ekonomisinde de büyük sıkıntı yaratan turizm krizinin ardından Sektör temsilcileri 2017’yi kurtarmak için atağa kalktı. Krizden çok şeyler öğrendiklerini söyleyen Antalya Ticaret ve Sanayi Odası ATSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yusuf Hacısüleyman, yaptığımız sohbette açık seçik 2017’nin kayıp yıl olmayacağını anlattı. Ve Turizmin bir devlet politikası olması gerektiğinin altını çizdi. İşte Hacısüleyman’nın Ekspres’e verdiği çarpıcı yanıtlar.
2017 Turizmi de zorlu mu geçecek. Sezon nasıl kurtarılacak?
‘Öncelikle, 2017’nin 2016’dan daha iyi olabileceğini söyleyebilirim. Beklentimiz bu yönde. Bunun ana sebebi, 2016’daki Rus ambargosunun kalkmış olması. 2016’yı 6 milyon 200 bin dolayında misafirle kapatmıştık. 2017’de ise 8 buçuk ila 9 milyon arasında turist potansiyeli bekliyoruz. Bu rakamları yakalayabilmek için tanıtıma aralıksız devam etmemiz gerekiyor. Zaman zaman yaşanan terör olayları buna engel olmamalı. Ve istikrarlı bir şekilde tanıtım aktivitelerine devam edilmeli. Antalya olarak en önemli görevimiz, gelen turistlerin güler yüzle karşılanmaları ve ülkelerine memnun olarak dönmelerini sağlamaktır. Zira, döndüklerinde onların anlatacakları, her türlü reklam harcamalarından daha önemli.’ ‘Bölgesel tanıtım önemli’
‘Ayrıca dünyadaki rakiplerimiz, uzun bir süredir bölgesel tanıtım politikası izliyor. Biz de bu trende ayak uydurmalıyız. Hatta bu konuda geç bile kaldık. Genelde turistik bölgelerin Marka Algısı, bulundukları ülkelerin marka algısından yüksektir. Bu nedenle, turizm kentlerinin isimleri dünyada her zaman daha fazla ön plana çıkarılır.’ Sizce turizm bir devlet politikası mı olmalı? ‘Turizm sektörü bugüne kadar hep kendi başına bir sektörmüş gibi değerlendirildi. Oysaki, 2016 bize turizm sektörünün diğer tüm üretim sektörlerini nasıl olumlu veya olumsuz etkileyebileceğini gösterdi. Bu yıl gerçekleşmesini beklediğimiz 8 buçuk veya 9 milyon turistin Türkiye’nin tüm üretim sektörüne büyük katkısı olacaktır. İhracat ürünlerinde yaşanabilecek daralmaların neticesinde ki ürünler, iç tüketimde değerlendirilebilecektir.’

Turizmde yeni bir senaryo mu hazırlanmalı? ‘Türkiye Turizminin bugüne kadar ki gelişimi bir başarı hikayesidir. Bu başarı hikayesinde, Antalya öncü rol oynamıştır. Ancak bu gün artık, yeni bir senaryoya ihtiyaç olduğunu görmekteyiz. Bu senaryo içerisinde, ‘Destinasyon Kalitesi’ kavramının yeniden ele alınıp, turizmi meydana getiren tüm mozaik parçalarının farklı bir şekilde yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Burada, tesislerin her şey dahil yapısından, şehirdeki yaşam kalitesine kadar tüm hizmet zinciri gözden geçirilmelidir.’ Rus pazarı hareketlenirse açıklar telafi edilebilir mi? ‘Rusya pazarındaki beklentimiz, 2017’de 3 milyon misafirin Antalya’da tatil yapacağı yönünde. Bu sayının daha da yükselmesi, şu anda Rusya tarafından Mısır’a uygulanan tatil ambargosunun 2017 de kalkıp kalkmamasına bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Rusya pazarının tekrar olacak olması, Antalya için büyük bir kazançtır.’ Batı Avrupa pazarında sıkıntı devam ediyor mu? ‘Batı Avrupa’da yaşanan siyasi soğukluk ve terör olaylarından dolayı, 2016’ya göre bir artış beklememekteyiz. 2017’nin Batı Avrupa açısından sağlıklı değerlendirilebilmesi için, Mart ayının sonunu görmek gerekiyor. Mart sonu verileri 2017’ye ışık tutabilecek. Yıllardır Antalya’ya gelen Batı Avrupalı turistlerin yine Antalya’yı tercih edeceğini ancak, 2016’da kaybettiklerimizin şu an için geri kazanılamayacağını düşünüyorum. Her ne kadar 2017 yılı 2016 dan daha iyi olacaksa da 8 buçuk 9 milyon turistin, Antalya’nın ağırlayabileceği kapasitenin çok altında kaldığını bilmekteyiz. Bu nedenle oluşabilecek fiyatsal kayıpların önüne geçebilmek amacıyla ve kapasitemizi tam kullanabilmek üzere yeni pazarlar bulmalıyız. Bu konuda nüfus yoğunluğu ve yakınlığı açısından Hindistan düşünülebilir diyebiliriz.’

21 Mart Nevroz Bayramı için rezervasyon yapılıyor mu? ‘Şu anda rezervasyon için erken. Ancak beklentimiz, 25 bin İranlı turistin geleceği yönünde. Yani hareket, iki ülke arasındaki siyasi diyaloglardan olumlu veya olumsuz etkilenebilir. Suriye konusunda siyasi atmosfere bakıldığında Türkiye, İran ve Rusya’nın ayni masada oturması olumlu gelişmenin işareti. Türkiye’nin Avrupa’da bozulan imajı ne olacak?
‘Batı Avrupa ile olan turizm ilişkilerimiz, iki eksene dayanıyor. Birisi turistik, diğeri siyasi imaj. Bugün itibariyle turistik imajımızda çok büyük sorunlar görünmemektedir. Dünyadaki tatil destinasyonları arasında yerimizin iyi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Biz turistik imajımızı daha da iyileştirmek için Antalya olarak çalışmalıyız. Siyasi imajın daha iyi hale getirilmesi için ise, siyasi kurumların çalışması gerekiyor. Bu çalışmaları iki ayrı kulvarda ne kadar iyi yapabilirsek, turist sayımızı o kadar arttırabiliriz. Ve de dünya turizm gelirlerinden o kadar çok pay alabiliriz.’ Peki, turizmci 2016 krizinden ne ders çıkardı?


‘2016’nın bize çok şeyler öğrettiğini söyleyebiliriz. Bakınız üç temel ders. Yaşanan olumsuzluklardan fırsatların da çıkabileceği söylemi, aslında kendi kendini avutmanın başka bir yolu. Fırsat değil ama, fırsatçılığın yüz bulduğu bir yıl olduğunu söylemek ise hiç de yanlış bir tespit değil. Ekonomik zorluklar içine giren bir sektörün ayakta kalabilme mücadelesi verdiği bir dönemde hangi fırsattan bahsedilebilir ki. 2016 dersek bu noktada 3 temel yaşanmışlıktan ders çıkarabiliriz.’

Nedir bu dersler?


‘Birincisi; Her şey fiyat demek değildir. Eğer fiyat her şey demektir fikri gerçek olsaydı, bu kadar kişi eksi yapmazdı. Bundan sonra fiyat düşürmenin ne denli etkili olacağı veya olmayacağını herkes kendi ölçmeli. Gelenler fiyat için mi geliyor yoksa fiyat düşmese de zaten gelecekler miydi. Ve de fiyat boşuna mı düşürüldü.Bu soru bundan sonrası için çok yönlü incelenmeli ve tartışmaya açılmalıdır. İkincisi; Turizmin 50’nin üzerindeki sektörü doğrudan etkilediği artık kitabi bir söylem olmaktan çıktı. Gelir ve istihdam kaybı yaşayan bir sektörün, diğer sektörlerin ekonomilerini ne denli sarsabileceğini görmüş olduk.
Üçüncüsü; Turizmin bir devlet politikası olarak ele alınmasını gerektiğini öğrendik. Politik arenadaki söylem ve uygulamaların imajı ne denli etkileyebildiğini görmüş olduk. Bunun yanı sıra, hızlı bir şekilde bir araya gelip, çözüm arayabilme özelliğimizi iyi yönde test etmiş olduk. Yasal düzenlemelerin örneğin BDDK yönetmeliğindeki gibi değişiklik istenildiğinde hızlı bir karar alma süreci ile hayata geçirileceğini gördük. Turizm sektörünün sorunlarının çözülmemesinden diğer sektörlerin olumsuz etkileneceğini de öğrenmiş olduk. Teşekkür ederim.’