ROPÖRTAJ/ TÜLİN KORKUTELMALIOĞLU
TÜRKİYE GERÇEKLERİ

Rekor kabul edilen oylarla iki defa Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Üyeliğine seçildi. Seyfi Oktay’ın Adalet Bakanı olduğu dönemde yapılan atama ve seçimleri içine sindiremedi ve görevinden istifa etti. Merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından, parmakla gösterildi ve 5 aday arasından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı görevine getirildi. Kendi isteği ile emekliye ayrıldı ve kendini memleketi Antalya’daki evinde yazdığı kitaplara adadı. Çağımızın Deneyimi Euro, CHP Neden İktidar Olamaz, Ulusalcı mı Milliyetçi mi Olmalıyız, Kim Bu Hainler, Yüce Divan Dosyası ve adını sayamadığımız bir birinden değerli eserler…

‘KİTAPLARIMA ÖVGÜLER YAĞIYOR’

Siyaset sorusu yok, güncel olaylarla ilgili soru yok, bana yazdığım kitapları sorun’ diyerek söze başlıyor Vural Savaş… “Hukukçu olarak, hukuki konularda sempozyumlara katılıyordum ve bundan dolayı hukuk la ilgili dev eserler yazmaya başladım. ‘Türk Ceza Kanunu Yorumu’ kitabım 7 bin sayfa ve 4 cilttir. Şimdiye kadar en çok satan hukuki açıklama kitabı oldu. Sami Selçuk yazdığı makalesinde ‘Bu kitap her hukukçunun vazgeçilmez kitabı olma ayrıcalığını kazandıracak” diyerek, bana övgüler yağdırdı.

‘PARTİ KAPATMA DAVASINDA ÇOK ELEŞTİRİLDİM’
Başsavcı olduktan ve parti kapatma davası açtıktan sonra epeyce eleştirildim. ‘Böyle bir parti dünyanın her yerinde kapatılır. İnsan hakları mahkemesi bunu oy birliği ile onar. Anayasa mahkemesi kapatma kararı verir’ dedim. Hayatta bir tek onda yanılmışım. Bir kişi muhalif kaldı. Demokrasi vs. konularında üretilen fikirler hiçbir zaman siyaset bilimi kitaplarında bize öğretilenleri karşılayacak ve aydınlatacak nitelikte değildi. En çok parti kapatma konusunda eleştiri aldığım için, baktım bu yaptığım iş doğru dürüst savunulamıyor, bende “Militan Demokrasi” kitabını yazdım.

‘POLİTİKA EKONOMİYİ BATMA NOKTASINA GETİRİYOR’
Sonra baktım Türk ekonomisi, küresel politikalar yüzünden batma noktasına gelecek “Satılmışların Ekonomisi” kitabımı yazdım. Bu kitabımın çok eleştirileceğini tahmin ederken, en büyük övgüleri o kitap dolayısıyla aldım. Hürriyet’ten Şükrü Kızılot, “Bu kitap okullarda ders kitabı olarak okutulmalı, Oğlum Londra’da Acele Et, Bir Tanede Ona Gönder” dedi. Bana göre; Türkiye gerçekleri doğru, dürüst anlatılamadığı için onları karşılayacak kitapları ardı ardına yazdım. O kadar çok yazdım ki…

‘ATATÜRK MİLLİYETÇİLERİNE SALDIRILINCA’

Baktım CHP’de bile… Altı oktan bir tanesi milliyetçiliktir. Atatürk’te kendini biz milliyetperver insanlarız diye tanımlıyor. Baktım Milliyetçiyim diyenler bile ulusalcı falan diye gerçek Atatürk Milliyetçilerine saldırılıyor, “Ulusalcı mı, Milliyetçi mi olmalıyız” kitabımı yazdım.

‘KÜLTÜRÜMÜZ DÜZGÜN ANLATILMADI’
Kültür konularına çok meraklıyım. Kültür devrimimiz topluma doğru dürüst hiçbir zaman anlatılmadı. “Aşk Şiir ve Müziğin Coşkusuyla” kitabımı yazdım. Çok ilginçtir ki, hiç beklemediğim övgüler aldım. Bir gün yolda yürürken bir hanım efendi yanıma geldi. “25 yıldır edebiyat öğretiyorum, Yahya Kemal’i ilk sizin yazdıklarınızdan öğrendim” dedi. Okuyucudan bunları duymak onur verici benim için…

ÜNİVERSİTELERDE SORU YAĞMURU

CHP Türk devrimini gerçekleştirmek ve korumak için ortaya çıktı. Bir siyasi parti devrimlerimize sahip çıkmazsa hiç bir zaman, o devrimler yaşamaz. CHP bunun için kurulmuştur. Yıllar önce ‘Atatürk’ün Kemiklerini Sızlatan Parti CHP’ diye bir kitap daha yazdım. Ve üniversite konferanslarında öğrencilerin soru yağmuruna tutuldum. CHP eskiden neden en çok oy aldığı ekseriye sistemine rağmen, milletvekili çıkaramadığı yerlerden şimdi hiç oy alamıyor? AKP, bir Menderes’ten, Özal’dan, Demirel’den daha mı çok halka inmeyi başarıyor? Recep Tayyip Erdoğan’ın partisi nasıl bu kadar oy alabiliyor? gibi daha bir çok soru… Bende bu sorulardan yola çıkarak CHP hakkında ikinci kitabımı yazdım. ‘CHP Neden İktidar Olamaz?’ Bu kitabımı CHP’ye yön veren bütün kişilere gönderdim. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’da dahil buna…

‘CHP, VAROŞLARIN PARTİSİ’

CHP varoşların az gelişmiş yerlerin partisiydi. Ekseriyet sistemi ile 3 dönem milletvekili çıkarttı. Milletvekili çıkarttığı yerler Hatay, Gaziantep, Urfa, Hakkari, Van, Kars, Artvin, Edirne, Malatya, Sivas… İnönü dahi İzmir’den, Antalya’dan seçilemem diyerek, Malatya’dan adaylık koymuş. İkinci cihan harbinin yokluk yılları, bir yığın isyanlar olmuş, ezan Türkçe yapılmış… Bu olumsuzluklara rağmen 1950’de İnönü %30 oy almış, 1957’de de bunu %41’e çıkartmıştır.

‘ECEVİT, İŞÇİYİ KİŞİLİKLİ HALE GETİRDİ’

Ecevit ‘Toprak işleyenin, su kullananın’ dediği için değil, işçiyi kişilikli hale getirdiği için Ecevit olmuştur. O dönemde işçilerin yarısının evinde Ecevit’in posterleri asılırdı. CHP neden az gelişmiş yerlerden çok oylar alırdı? Cumhuriyet tarihinde az imkanlara rağmen, çocuklar okusun diye parasız-yatılı okullar icat edildi. Demirel ne diyor. ‘Afyon’da ben parasız okulda okumasaydım, ben köyümden dışarı çıkamazdım’.

‘TÜRKİYE’Yİ KAYNAKLARI UÇURDU’

Türkiye’nin 100 büyük zenginini bir araya getirin, Atatürk Barajını yapamazsınız. Türkiye’de bu sermaye birikimi yok. Planlı kalkınma, Türkiye’nin kaynakları bu ülkeyi daima uçurmuştur. Dış yardım yok, sermaye birikimi yok, sanayi hızımız % 19’dur. Dışarıdan neden yardım yok. Türkiye kalkınmasın diye… Bunu tarih boyunca başarabilen 4 ülke oldu.

BOĞAZI, FINDIK, FISTIK SATARAK ÖDEDİK

İstanbul 1. Boğaz köprüsü Rus yardımıyla yapılmıştır. Borcumuzu ruble ile dolarla ödemeyeceğiz. Fındık, fıstık, karpuz satarak ödeyeceğiz. Ne olmuş biliyor musunuz? 10 yıllık süreçte Japonya’dan sonra % 7 enflasyonla en hızlı kalkınan ülke Türkiye olmuştur. ‘Kalpaklı Kalkınma’ kitabımda bunları ayrıntıları ile açıkladım.

‘AB’YE GİREMEYİZ’

Ben Avrupa Birliğine gireceğimize inanmıyordum. Bu konuda epeyce yazılar yazdım. Fikrimi açıklıyorum. “AB’ye giremeyiz”. Bernard Lewis Amerikalılara şöyle demiş; Türkiye’nin Avrupa Birliğine giriş beklentisi saçmadır. Türkiye’nin AB’ye girmesi için tek bir olasılık görüyorum. Oda AB’nin bir gün Müslüman olması…” AB eninde, sonunda çöküşe geçecektir. Tabii birden bire olmaz bu işler. İflas eden bir şirkete ortak olmaya çalışıyoruz.
‘BİLGİ BİRİKİMİ TÜRKİYE’DE YOK’
Şimdiye kadar kitaplarım hakkında yazılanları eşim toplamış… Türkiye’nin en önemli yazarları, beni bile utandıracak kadar, 276 tane kitaplarımı met eden makaleler yazdılar. Fakat yazdığım kitaplarımın bir cümlesini eleştiren bir yazı dahi çıkmadı. Hukuk dışında “Militan Demokrasi” adı altında ilk kitabımı yazdığımda bana dediler ki“ Aman Vural Bey, bu askeri çağrışım yapıyor. Olmazsa kitabınızın ismini değiştirin.” Ben şu cevabı verdim. “Bu kitabı eleştirecek bilgi birikimi Türkiye’de yok, merak etmeyin”…

‘ELEŞTİRİLERE AÇIĞIM’

Ben eleştiriye açık bir insanım, keşke beni eleştirseler, aksine de eleştirilmiyorum. Yazdıklarımın hepsi de isimlerinden de belli. “Militan Demokrasi”yi yazıyorum. Refah Partisi kapatılma davası açılmış. Türkiye’de konuşulan bu… Ben bekliyorum. Beni topa tutacaklar, topa tutarlar. Nasip olmadı. Hukukçu olmamdan dolayı değil, bilgi birikimi yok. Benim yazdığım kitap konusunda bir ana fikrim vardır. Kendi fikrimi ifade ettikten sonra, o fikri doğrulayacak, dünyanın en önemli insanlarının o konuda dediklerini yazarım.

‘ATATÜRK ÇOK KİTAP OKURDU’

Şu an kültürel bakımdan son derece kötü durumdayız. Abdülhamit döneminde en son modern okullar açıldıktan sonra, Osmanlıların yetiştirdiklerine bakıyorum. Ziya Gökalp, Nazım Hikmet, Halide Edipler… Cumhuriyet dönemindeki okullarımız, insan yetiştiremiyordu. Kültürel seviyelerimiz son derece düşüktü. Atatürk Cumhurbaşkanıyken, elinde kitabı, yaveri geliyor. “Aman Paşam bu kadar işin arasında bunları mı okuyorsunuz? “Bana bak! Ben fakir bir ailede büyüdüm. Yinede harçlıklarımın yarısı ile kitap alırdım. O kitapları okumasaydım, bugün yaptıklarımın hiç birini yapamazdım” diyor, Atatürk…

‘AZ KİTAP OKUYORUZ’

Az okuyan bir toplumuz, hayretler içerisinde kalıyorum. Çok okuyan bir insanım. Eski Yunan’dan gelen her eseri günümüze kadar okumuşumdur. Haftada en az 2 kitap okurum. Kitap okumak çok önemli… Nobel ödülü kazanmış kitapların satış miktarını yayın evine soruyorum. ‘Maalesef 200 adet ancak sattık’ diyorlar. Bu ülkede, iktisat, idari bilimler gibi üniversitelerin bölümleri var. Sadece üniversitelerin öğretim görevlileri bu kitapları alsa 2-3 baskı yapılması lazım. Esas okunması gereken kitapları, doğru dürüst okuyan, kendi konusu olsa dahi pek az kişiye rastladım hayatımda…

‘KİTAP FUARLARININ FAYDASI’


Antalya kitap fuarına gelişimde en az 500 kitap imzalıyorum. Ben biliyorum ki, buraya gelip oturmasam, vatandaşla yüz yüze gelmesem, bu kitapların belki 10 tanesi Antalya’da satılacak. Çok önemli kitaplar okuyucuya böyle ulaşıyor. Yayın evlerinin yaşaması için kitapların satılması lazım… Benim yazdığım kitaplarda kar amacı yok. Ben kitaplarımın çoğunu üniversitelerdeki konferanslarımda öğrencilere hediye ediyorum. Kitap fuarları çok önemli… Zevkle katılıyorum.

‘SEKRETERİM FALAN YOK’

Ben kitaplarımı yazarken ne daktilo, ne bilgisayar hiç birini kullanmam. Küçük küçük notlar alırım. Yazmaya oturduğum zaman çok kolay yazarım. İlgimi çeken notları keser, kartona yapıştırırım. Evde 1000’e yakın notum vardır. Eserlerim kalın olduğu için bana, “Ne başarılı sekreterin var” diyorlar. Sekreterim falan yok. Toplum olarak çok kitap okumalıyız. Doğru dürüst eserler okumadığınız sürece ancak papağan gibi onun bunun şeyleriyle uğraşırsınız.