Fatih Yüzügüler, Zeyid Üstün, Özkan Yeter ve Mustafa Beden… Yavuz Tufan Koçak'ın 3 yıl önce kurduğu ve sayısız insanı bağımlılıktan kurtararak dünya okyanusunda özgürlüğe kavuşturduğu Ayık Yaşamda Buluşalım Derneği (AYBUDER)'in şu anki misafirleri. Kimi 3 yıldır, kimi 1 yıldır kimi ise henüz 3 aydır Koçak'ın yanında, kendi deyimleriyle yeniden 'ayık' olabilmek için uğraş veriyorlar. Madde bağımlılıkları sonucu hayatlarında dibi görmüş bu 4 kişi, gerçeklerle yüzleşmek adına hayat hikayelerini en ince ayrıntısına kadar anlatmaktan çekinmiyorlar. Pişmanlıklarla dolu öykülerinden bugün önemli dersler çıkarmayı başaran ve AYBUDER ile yeni bir hayata merhaba diyen Yüzügüler, Üstün, Yeter ve Beden ile geçmişlerini ve gelecek planlarını konuştuk.

HASTANEDE UYUŞTURUCU PAZARLIĞI

Fatih Yüzügüler 26 yaşında. 8 yıldır madde bağımlısı olan Yüzügüler, AYBUDER öncesinde bu pislikten kurtulmak adına yoğun çaba sarf ettiğini ancak başarılı olamadığını söylüyor. İlk adımının Adana'daki amatem olduğunu anlatan Yüzügüler, 'Eroin kullanıyordum. Bundan ailemin de haberi vardı. Beni bu illetten kurtarmak için yoğun çaba harcadılar. En son ısrarlarına dayanamayıp amateme yatmaya karar verdim. Sırf gönülleri olsun diye. Tedavi için giderken yanımda gizliden eroin götürdüm. İlk zamanlar tahlillerim temiz çıksın diye içmedim ama son tahlile yakın dayanamadım ve sakladığım yerden çıkarıp içtim. Hastane içerisinde deuyuşturucu pazarlığı dönüyordu. Hatta kokaine başladım. Temin edip kullandım. Aslında babam beni alkoliklerin arasına yatırmıştı kurtulmam için. Ama bende bir değişiklik olmadı. Dışarda nasılsam orada da öyle olmaya devam ettim. Hatta benimle birlikte kullanan 10 kişinin daha hastaneden atılmasına neden oldum. Sadece kendime değil başkalarına da zarar verdim o süreçte' diyor.

'EŞİMDE BENİMLE KULLANIYORDU'

Amatemden atıldıktan sonra daha kötü olduğunu ifade eden Yüzügüler, bu süreçte kokainle birlikte metamfetamin kullanmaya başladığını da belirtiyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: 'Ailemle iletişimimiz kötüydü. 'Sen bağımlısın, çözüm bulalım' dediklerinde onlara kızıyordum. Bağımlı olduğumu kabul etmiyordum. Babam o günlerde bana AYBUDER'den bahsetmişti. İlaç kullanmadan tedavi edildiğini söylemişti. Etkilendim ama ciddiye almadım. İyileşemeyeceğimi düşünüyordum. O süreçte Anne akrabalarından birine aşık oldum. Durumum nedeniyle kızı vermek istemediler. Kaçırdım ve evlendik. Sonra o da benle kullanmaya başladı. Evlendikten sonra ev aldım sattım, iş kurmuştum, batırdım. Durum kötüye gittikçe aileler arasındaki kavgalar da arttı. Hayatımda iyi giden hiçbir şey yoktu.'

'SENİN GİBİ BİRİNE RASTLAMADIM'

Parasız kaldığı için uyuşturucu kullanabilmek adına torbacılık yaptığını belirten Yüzügüler, bu süreçte akrabaları ve yakın arkadaşları olmak üzere herkesi dolandırdığı söylüyor. O süreçte yapmam dediği her şeyi yaptığını anlatan Yüzügüler, 'Makine mühendisliği öğrencisiydim. Ama okula devam edemedim. Hiç tanımadığım insanların evlerinde kalmaya başladım. İran'a gidip gelmeye başladım. Oradan kaçakçılık yapıyorduk. Sokaklarda yatmaya başladım. Hastane içerisinde yatıp kalkıyorduk. Orada satıyorduk eşimle birlikte. Birgün başka bir şehre uyuşturucu almaya giderken polis etrafımızı çevirdi. Bizi gözaltına alan polis memuru hayatımı değiştirdi açıkçası. Daha önce de beni yakalamıştı aynı polis. Biraz gaddar bir insandı madde bağımlılarına karşı. Beni dövecek diye diye beklerken benimle konuşmaya başladı. Ailemi tanıyan bir kişiydi. 'Bunca yıldır bu mesleğin içerisindeyim. Senin gibi birine rastlamadım. Eşinle birlikte bu işi yapıyorsun yazık değil mi?' dedikten sonra bazı şeylerin farkına vardım. O an babamın bahsettiği AYBUDER aklıma geldi. Ertesi gün çıktım buraya geldim' diyor.

'İÇMEDEN BİR DAYANABİLİR MİSİN?'

AYBUDER'in kapısından girdiği anda çok sıcak karşılandığını söyleyen Yüzügüler, 'Adımı bile bilmeyen insanlar gelip bana halimi hatırımı sordular. Ara ara yataktan kalkıyordum uyumuyordum. Benim başımda nöbet tutanlar oldu. Kıymetli olduğumu hissettirdiler. Rol model arıyordum aslında. Buradaki arkadaşları görünce eksikliğin bende olduğunu anladım. Herşeyden şikayet ederdim.Buraya gelince ettiğim dualar bile değişti. 1 senedir buradayım. Kimse beni zorla durmuyor. Ben sadece bugünü düşünüyorum. Buraya geldiğim gün 'İçmeden bir dayanabilir misin?' dediler. Ben bırakmayı düşünürken böyle bir soruyla karşılaşınca şaşırdım. Ama burada herşey günlük yaşanıyor. Bir nevi felsefemiz o' diyerek AYBUDER günlerini anlatıyor.

TORBACILIKTAN YAZARLIĞA

Geçmişten çok önemli dersler çıkardığını söyleyen Yüzügüler, sözlerine şöyle son veriyor: 'Geçmiş hayatımla alakalı şu an kitap yazıyorum. Bir deniz yıldızı sloganına hizmet edecek bir kitap olacak. Eşimle hemen hemen 1 senedir görüşmüyordum. Geçen gün görüştük. O da arınmak üzere. Ben varken kullanıyordu zaten. Onunda buraya gelme gibi bir fikri var. Burada saz çalmayı öğrendim. Kursuna gidiyorum. Aslında bu işin gerçeği şudur. Vatandaşlar talep eder torbacılar bulur. Biz, yaşadığımız sistem kulluk ediyoruz. Bu bir kısır döngü ve önlem alınmazsa bu böyle devam edip gidecek. Önlem alınması şart.'

'ASKERDE DAHA ÇOK İÇTİM'

Zeyid Üstün, şu anki deniz yıldızları arasında AYBUDER'in en eski üyesi. 3 yıldır dernekte kalan Üstün, 26 yaşında. 12 yıllık bir madde geçmişi olduğunu söyleyen Üstün, 'Abimde madde bağımlısıydı. Onu buraya bırakmaya geldiğimizde Yavuz Hoca, benimde kullanıp kullanmadığımı sordu. Bende birkaç defa kullandığımı söyledim. Hayatım boyunca hep bırakacağımı söyledim kendime. Ama bir türlü bırakamadım. Ve kullanım miktarım her geçen gün arttı. Çocuk yaşta uğradığım tacizler, aile içinde gördüğüm şiddet hep bunları tetikledi. Ciddi bir özgüven eksikliği vardı. O özgüveni yakalamak için arkadaşlarım ne yapıyorsa bende yaptım. Alkole başladım, bonzai içtim. Askere gidene kadar sadece hafta sonu içiyordum. Askerde her gün içmeye başladım. Antalyalı bir arkadaşım vardı. Bize kuryeyle getirtiyordu' diyor.

'KIZ ARKADAŞIMI TORBACIYA GÖNDERDİM'

Askerden döndükten sonra eroine başladığını anlatan Üstün, sözlerine şöyle devam ediyor: 'Kullanım miktarım artmıştı ama bağımlı olduğumu kabul etmiyordu. Biz bağımlıların en büyük özelliği bu zaten. Eroin farklıydı. O madde bana belli bir süre olsa da yaşatıyordu. Ancak her şey kötüye gitmeye başladı. Zamanla hareket alanım daraldı,insanların güveni azaldı. Öyle olunca bende kendimi eroinin kucağına bıraktım. Nasıl mücadele edeceğimi bilmiyordum çünkü. Kız arkadaşımı torbacıya gönderdim. Ailemden para çaldım. Küçükken ben cami tuvaletine abdestsiz top oynamaya gitmezdim Bu illet yüzünden cami tuvaletinde eroin içer oldum. Abimle birlikte kullanıyorduk. O, yan tuvalette içiyordu. Birgün kötü oldum. Torbacı beni kendime getirdi. Gözlerimi açar açmaz yine kullanmaya devam ettim. İlk kez ölümle o gün yüz yüze geldim.'

'BURADA YENİDEN DOĞUYORUZ'

AYBUDER'in adını daha önce duyduğunu anlatan Üstün, cami tuvaletindeki son deneyimin ardından bağımlılıktan kurtulmak için adım atmaya karar verdiğini söylüyor. Bırakamam önyargısıyla AYBUDER'e giriş yaptığını belirten Üstün, 'Etrafımdakimseyi görmedim ben başarılı olan. Rol modelim yoktu. Acımı dindiren tek şey içmekti. Hayatı kurban rolüyle yaşamaktan sıkılmıştım. Bunun üstesinden gelebileceğime inandım. Buranın en güzel özelliği de kendinize rol model bulabiliyorsunuz. Tamamen yaşamış insanlar burada bir arada. Bir rehberlik sözkonusu. Buradaki insanlar çoğu zaman birbirinin gözüne bakarak ne durumda olduğunu anlar. Bizi ayık tutan şeyler bunlar. Burada yaptığımız hobiler var. Sorumluluklarımız var. Burada yeniden doğuyoruz. Bizim ayıklığa geçtiğimiz süre içerisinde çok az madde bağımlılığını konuştuk. Çünküartık hayat gayemiz var. İlk olarak buranın babamızın çiftliği olmadığını kabul ediyoruz. Benim her konuda güçlü olmam gerekmiyor. Bunları kabul ettiğimizde gerisi geliyor. Liseyi yarıda bırakmıştım. Şimdi okuluma devam ediyorum. Benim hiçbir amacım olmamıştı. İlk kez yapmaktan keyif aldığım bir şey var. O da benim gibi olan insanlara yardım etmek' diyerek sözlerine son veriyor. (Abdullah ÖZKAN)