Ebru Nalan Sülün’ü birçoğumuz Antalya Kültür Sanat’da onun küratörlüğünde hazırlanan“Karşılaşmalar” sergisi ile tanıdık. Oysa o yıllardır, ulusal gazete ve dergilerde sanat üzerine kaleme aldığı eleştiri yazıları ve akademik yayınları ile yakından takip edilen başarılı bir isim.



Hacettepe Üniversitesi sanat tarihi mezunu ve yüksek lisansını resim alanında tamamlamış olan Ebru Nalan Sülün, şu an Türkiye’de 1970-90 arasında Koleksiyonerlik Algısı üzerine doktorasını hazırlıyor. Aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olduğu AICA Türkiye’de (Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği) ülkemiz adına katkı sağlayan aktif faaliyetlerde bulunuyor. Biz de sizler için onunla, hayatın her döneminde iyileştirici etkileri olan sanatı ve özellikle Antalya’da sanatı konuştuk.


Antalya Kültür Sanat, Antalya’da nasıl bir boşluğu doldurdu sizce?
Aslında büyük bir boşluğu doldurdu. Dünyada galerilerle başlayan süreç sonrasında açılan bu tür kurumlar kenti dönüştürme gücüne sahip. Antalya Kültür Sanat’a baktığımızda öncelikle dünya standartlarında sunulan sergilerle Antalya'ya, hatta Antalya'nın çevresine de etkileri olabilecek bir yapı. Türkiye'de bu şekilde sanat kurumu olsun diye üretilmiş, özel bir tasarımla yapılmış başka bir bina yok. Burası hem mimarisiyle hem de içinde barındırdığı kültürel etkinlikler ve sanatsal yapıyla da aslında büyük bir artıya sahip. Burada hem yetişkinlere hem de çocuklara eğitimler veriliyor. Picasso, CecilBeaton gibi dünyaca ünlü sanatçıların eserleri geliyor. Burası Antalya’ya iyi sergi görme hali ve büyük sanatçıları izleyebilme olanağı sağlıyor. Daha önce Altın Portakal ile sınırlı olan film gösterimleri burada yapılacak. Antalya Kültür Sanat’ da çok daha büyük ve çeşitli etkinliklerde olacak.Kent kendini Eğer bir boşlukta hissediyorsa burası o boşluğu zaten dolduruyor, daha da fazla dolduracak, yeter ki kent bunu istesin.
Karşılaşmalar sergisi beklediğiniz ilgiyi gördü mü?
Karşılaşmalar sergisi, bir yıla yakın, kademe kademe ilerleyen bir hazırlık sürecine sahip ve olumlu izlenimlerle dönüş yaptı izleyenler. Olumsuz eleştirel bir yazı görmedim.İstanbul'daAica’da ve internette pek çok eleştirmen arkadaşım, gerçekten iyi yazarlar beğendiler ve tebrik ettiler.Sergi ilk önce 8 Eylül-16 Ekim tarihleri arasında İstanbul Pera Müzesi'ndeki izlendi. İstanbul boyutunda serginin izlenme oranı beni çok mutlu etti. Bana gelen resmi rapora göre, sadece 35 günde 12 bin kişi sergiyi izledi. Bu bir günde 355 kişi izledi demektir. İki ay daha kalsa daha çok kişi izleyebilirdi. Pera’ da serginin izleyici kitlesinden çok memnun. Antalya kısmına baktığımızda, burada daha çok insan gelsin, sergimizi izlesin diye çağırıyoruz. Akdeniz Üniversitesi tüm öğrencilerine ücretsiz.


Dünyada süren sanat eğitimiyle bizde verilen eğitim arasında fark var mı?
Dünya sanatının daha sağlam temelleri olduğu için dünyada öğrenciler sanatı daha yakından takip ediyorlar. O günün trendleri ne ise, hocalar yönlendirmeden de onu yakalayabiliyorlar. Elbette onların da dersleri var, geleneksel ve klasik eğitimleri var ama baktığımızda dünyaya daha duyarlı bir öğrenci kitlesi var. Klişelerden uzak, daha çok derin okumalarla elde edilmiş çalışmalar yapılıyor Avrupa'da. Öğrencilerin sanatta başarılı olması için, kendilerine sunulan imkanlar ya da nerede yaşadığı değil, kendini geliştirmesi ve merak duyması önemli.




Antalya'nın kent dokusunun, Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'ne katkısı nelerdir?
Şu an Türkiye’nin pek çok yerinde ışıksız ve soğuk bir ortam varken Antalya gerçekten çok farklı. Antalya'nın ışığı, tarihi kodları, iklimi ile burada üretilen sanatta daha fazla ilham var.Antalya’nınvar olan coğrafi ve tarihi konumu üretim sürecine gerçekten olumlu etki ediyor. Öğrenciler açık havada atölye çalışması yaparak dört mevsim sanat üretebiliyor. Akdeniz Üniversitesi öğrencileri aslında çok şanslılar. Üniversitemizin kampüsü Türkiye'nin en iyi kampüslerinden biri.





“Yeni nesil öğrenciler biraz dijital mağduru”


Öğrencilerinizin başarıya ulaşması onlara neler önerirsiniz?
Bizim öğrencilerimiz içinde hala İstanbul'a gitmeyen öğrencilerimiz var. Eğer Türkiye'de İstanbul bir metropol ise orayı görmeden sanat yapmak mümkün değildir. Gezmeden, sanat tarihini bilmeden sanat üretilemez. Güzel Sanatlar öğrencilerinin sergilere gitmesi ve okumalarıçok önemli. Kitap okumadan, gezmeden atölyenin küçücük ortamında hiçbir şey elde edilemez. Öğrencilerimizin elbette sanata yatkınlığı ve sanat adına içlerinde tutku var. Öğrenci tutkuyla Sanat Akademisi'ne girebilir ama o tutkunun sağlam olmasını ve yeteneğini gerçekten yükseltmesini istiyorsa, sergileri takip etmeli. Global sanat dünyasını takip etmeli, Türkiye tarihini, Avrupa tarihi aynı zamanda Dünya tarihini ve çağdaş sanat akımlarını bilmeli.Okumayan, merak duymayan bir nesil oluştuğu için rahatsızım.Sanat tarihi ve Çağdaş Türk Sanatları derslerinde Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencilerine bukonuların önemini hep anlatıyorum. Onların da farkına varması lazım, bu zorla olabilecek bir şey değil. Eğitimin kolektif bir yapısının olmasını ve piramit şeklinde oluşması gerektiğini düşünüyorum.Sadece atölyede uygulama yaparak yükselemez öğrenciler. Onu da yapacaklar ama felsefeyi de tarihi de bilmeliler. Kendi sanat tarihini bilmeden, ileriye bakamaz ve geleceği göremezler.Çocuklar şunu sanıyorlar, onu da çok önemsiyorum ama internetten bakıp ilham kaynağı alıp üretiyorlar. Göz görüyor, bu kolaya kaçmaktır. Yapısal eğitim biçimini piramit olarak düşünmek lazım. Ülkemizde çok fazla Güzel Sanatlar Fakültesi ve çok fazla mezun öğrenci var. Bunların içinde öğrenciler kendilerini fark ettirebilmek için biraz umutsuzlar. Daha çok rekabet halinde olmaları gerekirken, biraz daha fazla tükenmişlik sendromu içindeler. Eğer fark yaratmak istiyorlarsa, iyi eser üretmeleri gerekiyor. Gerçek yetenekler ve pırıltısı olan öğrenciler zaten fark ediliyor. Yeni nesil öğrenciler biraz dijital mağduru gibiler.


Antalya Kültür Sanat’ta gerçekleştirdiğiniz "Sanatı Öğreniyorum" eğitimlerine ilgi nasıl?
Önce bilgi sonra ilgi olacağı düşüncesiyle yola çıktım. İnsanları bilgilendirelim, ondan sonra ilgi zaten büyüyecektir. Türkiye'de sanat, Türkiye'de modern sanat, Avrupa Sanatı gibi derslerimiz var. Şu anda eğitime gelen beş kişi var ve gelenler çok memnun, inanılmaz alakalı ve çok mutlular. Benim için nicelik değil nitelik önemli.




Antalya için yeni projeleriniz var mı?
Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa ÜNAL hocamız, benim de görevlendirildiğim “Kültür Sanat Komitesi”nioluşturdu. Arkeoloji Bölümü’nden Prof.Dr.Havva İŞKAN, Mimarlık Bölümü’nden Doç. Dr. Kemal Reha KAVASve benimle birlikte üç kişiyiz. ATSO ve üniversite arasında bir protokol hazırlıyoruz.İki kurum sanat adına çözümler üreten ortak projeler hazırlayan kardeş kurumlar olacaklar. ATSO Kültür Sanat Vakfı üzerinden bu projelerde yer alacak. Üniversitede olan kültür sanat faaliyetleri ile Antalya içindeki kültür sanat faaliyetleri bir araya getirilecek, felsefe ve sanat söyleşileri yapılacak.Böylece halk kültür sanat faaliyetlerinden daha çok haberdar olacak.
Antalyalılar kültür sanat faaliyetlerini takip etsinler. Çünkü bu iki kurum da gerçekten bunun için çabalıyor. Eğer kitle yoksa, izleyen yoksa, çabaların hiçbir anlamı kalmıyor.





Karşılaşmalar
Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi mezun ve öğrencilerinin eserlerinden oluşan Karşılaşmalar sergisini 26.02.2017 tarihine kadar gezebilirsiniz. Kim bilir belki sergilenen eserlerden birini duvarınızda görmek isteyebilir, genç bir sanatçının ilk heyecanının sahibi olabilirsiniz.


Ebru Nalan Sülün’ün kitapları:


Ebru Nalan Sülün
Akdeniz Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Temel Eğitim Bölümü Öğretim Görevlisi, Sanat Tarihçisi, Sanat Eleştirmeni ve Küratör