Prof. Dr. Gültekin Süleymanlar, kronik böbrek hastalığının salgın halini almış önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu söyledi. Tüm dünyada erişkinlerin yaklaşık yüzde 10'unda böbrek hastalığı bulunduğunun tahmin edildiğini belirten Prof. Dr. Süleymanlar, 'Türk Nefroloji Derneği tarafından ülke çapında yapılan CREDIT çalışması, Türkiye'de erişkinlerin yüzde 15.7'sinde çeşitli evrelerde kronik böbrek hastalığı varlığını göstermiştir. Bu oran, basit bir hesapla ülkemizde 7.5 milyona yakın kronik böbrek hastası bulunduğu, yani her 6-7 erişkinden birinin böbrek hastası olduğu anlamına geliyor' dedi.

ERKEN SAPTANDIĞINDA ÖNLENEBİLİR

Erken saptandığında kronik böbrek hastalığının önlenebileceğini veya ilerlemesinin geciktirilebileceğini söyleyen Prof. Dr. Süleymanlar, 'Ülkemiz de dahil dünyanın çeşitli bölgelerinde yapılan çalışmalar, hastalığın farkındalığının yüzde 10'un altında olduğunu göstermiştir. Bu nedenle hastalık sıklıkla son dönem böbrek yetmezliği evresine ilerlemekte, yüksek sakatlık ve ölüm oranları ve kötü yaşam kalitesi ile hasta sağlığını, uygulanması gereken yüksek maliyetli diyaliz ve böbrek nakli tedavileri ile sağlık bütçesini ciddi şekilde tehdit etmektedir' diye konuştu.

2 MİLYON DİYALİZ VE BÖBREK HASTASI

Halen dünyada 2 milyonu aşkın kişinin diyaliz ve böbrek nakli tedavileri ile yaşamını sürdürdüğünü, yıllık yüzde 6-8'lik artış oranı ile gelecekteki 10 yıl içinde bu sayının iki katına çıkması ve toplam tedavi maliyetinin 1.5 trilyon doları aşmasının beklendiğini söyleyen Prof. Dr. Süleymanlar, sözlerine şöyle devam etti: 'Bu şekilde, yakın gelecekte gelişmiş ülkelerin sağlık bütçelerini ciddi olarak zorlayan, daha düşük gelir düzeyine sahip ülkelerde ise altından kalkılması mümkün olmayan bir ekonomik yük ortaya çıkacaktır. Türk Nefroloji Derneği Kayıt Sistemi son verilerine göre ülkemizde diyaliz uygulanan veya böbrek nakli yapılmış 74 binin üzerinde hasta var.'

EN UYGUN TEDAVİ BÖBREK NAKLİ

Günümüzde böbrek naklinin, son dönem böbrek yetmezliğinin tedavisindeki en etkin tedavi yöntemi olduğunu aktaran Prof. Dr. Süleymanlar, hasta yaşam süresini uzatan, yaşam kalitesini en üst düzeyde tutan, işgücü kaybını azaltan ve uzun vadede maliyeti daha düşük olan bir replasman (yerine koyma) tedavisi olduğunu kaydetti.Ülkemizdeki son verilere göre 74 bini aşan böbrek yetmezlikli hastanın yüzde 19'unun böbrek nakilli, yüzde 81'lik büyük grubun ise diyaliz altında yaşamını sürdürdüğünü söyleyen Prof. Dr. Süleymanlar, şöyle konuştu:'İstatistiklere göre son yıllarda her yıl yaklaşık 10 bin hasta diyaliz havuzuna eklenmektedir. Sağlık Bakanlığı'nın büyük çabaları ve teşviki ile günümüzde 72 nakil merkezinde yıllık böbrek nakli sayısı 3 bin 400'ü geçmiştir. Her yıl diyaliz havuzuna eklenen 10 bin hasta nedeniyle yıllık böbrek nakli sayısı, ihtiyacı karşılamaktan çok uzaktır. Bir sorunumuz da kadavradan organ bağışının yetersizliği. Önemli çabalara rağmen kadavradan organ bağışında maalesef Avrupa ülkeleri arasında gerilerde bulunmaktayız. Bunun doğal sonucu olarak ülkemizdeki böbrek nakillerinin yaklaşık yüzde 80'i canlı kaynaklardan yapılmaktadır. Örneğin günümüzde SB Ulusal Böbrek Bekleme Listesi'ne kayıtlı 22 bin 300'ü aşkın hasta böbrek beklemesine karşın, son yılda ancak yaklaşık 784 hastaya kadavradan böbrek nakli yapılabilmiştir. Sonuç olarak, artan hasta sayısı, nakil sayısının yetersizliği, özellikle kadavradan böbrek bağışının azlığı, insanlarımızı etik olmayan yollardan organ temini arayışına itmektedir. Sorunun sağlıklı çözümünde en önemli yaklaşım kadavradan organ bağışının artırılmasıdır.'(DHA)