Üç yıl önce Antalya Ekspres Gazetesi’ne yazmaya başlarken, ‘Fırtınaya sadece uçurtmalar direnir. Çünkü uçurtmayı uçuran rüzgâr değildir. Onu uçuran rüzgâra karşı durma direncidir. O nedenle uçurtma direncin; Uçurtma ayakta kalmanın, Uçurtma hayatta kalmanın sembolüdür’ diye söze girmiştim.
Bu üç yıl içinde gördüm ve yaşadım ki;
Antalya Ekspres Gazetesi rüzgâra karşı duran,
Rüzgâra karşı yürüyen,
Dik duran ve baş eğmeyen kimliği ile Antalya’nın Amiral gazetesidir.
Gazetenin Uğur Keskin’den önceki sahibi sevgili dostum Haşmet Öyken; üç yıl önce bana “Yaz” dediğinde bilgisayar başına oturdum.
Bu artık bir emirdi. Yazmak boynumuzun borcu olmuştu.
Yazı sofram ne günler, nereye kurulacak bilmiyordum.
Ama usulca iliştiğim sofrada sizlere şiir tadında kitap, sanat, kültür, sevgi konularında yazma sözü verdim.
Kırmadan, incitmeden, yormadan!
Bu sözümü tuttum zannediyorum.
Üç yıl boyunca, dostların arasında,
Güneşin sofrasındaydım.
Yeniden Merhaba Antalya Ekspres.
Yeniden Merhaba Antalya.
Yeniden Merhaba dostlar.
***
Bende iktidar, muhalefet yandaşlığı aramayın. Bu işi yapan bolca meslektaşımız var! Ki onları bizim meslek şöyle tarif eder; ‘Palto tutan gazeteciler!’ Biz çok şükür rüzgâra karşı direnen, bir avuç ‘Kafa Tutan’ gazetecilerdeniz.
Ziya Paşa’nın 140-150 yıl önce yazdığı gibi sürüyor her şey, değişen bir şey yok.
Benim kavgam 45 yıl önce olduğu gibi bugün de, gazetecilikle alakası olmayan muhteremlerin paltolarını tutan gazetecilerle olabilir. Ne demişti Ziya Paşa?
"Onlar ki verir laf ile dünyaya nizamat
Bin türlü teseyyüp bulunur hanelerinde"
Yani; 'onlar ki dünyayı laf ile düzene sokarlar; oysa evlerine bakın, hanelerinde bin türlü pislik var'
Üç yıl önceki gibi sonlandırıyorum yazımı;
“Sen ayağa kalkmazsan, karşındaki büyük görünür.”
Öyle değil mi?
Daha güzel bir Antalya ve Türkiye için ayağa kalkacağız.
Sözümüz var çünkü.
Mustafa Kemal Atatürk’e...