Trabzonspor maçından sonra Antalyaspor’u yere göğe sığdıramamıştık.
Gerek sahaya yayılışı, gerek oyun planı, gerek savunma gerekse hücum oyunu ile tam bir Avrupa takımı gibiydik.
O haftadan sonra ise kırmızı beyazlılarda inanılmaz bir düşüş başladı.
Gerek oyun anlamında gerekse bireysel performans anlamında vasatın üzerine çıkamayan bir Antalyaspor izler olduk.
Ligde son dakika yenilen goller, puan kayıpları derken Süper Kupa hayali de sona ermişti.
İşte o maçın ardından ‘Artık rüyadan uyanalım, önümüze bakalım’ demiştim.
Çünkü ligin ikinci yarısı itibariyle önümüzde çok ama çok zor bir 5 hafta bulunuyordu.
Ben de Süper Kupa maçının ardından, artık o maçın unutulmaması gerektiğini; önümüzdeki Göztepe, Fenerbahçe, Rize, Antep ve Beşiktaş maçlarına odaklanılması konusunda uyarıda bulunmuştum.
Ligin ikinci yarısı her takım için, yeni bir çıkışın başlangıç noktasıdır.
Takımlar çok daha motive olarak ligin ikinci yarısına başlar.
Aynı Göztepe gibi, Kasımpaşa gibi…
İşte dün de koktuğum başıma geldi.
Trabzonspor galibiyeti ardından zafer sarhoşluğunu üzerinden bir türlü atamayan Antalyaspor, Göztepe karşında adeta çarpıldı.
Nuri Şahin, Göztepe karşısında maça çift forvet başladı. 1-0 biten ilk yarının ardından gole ihtiyacı olduğu dakikalarda ise forvetsiz oyuna devam etti.
Neyi amaçladı, nasıl bir plan yaptı anlayamadım.
Antalyaspor’da çok ciddi bir form düşüklüğü var.
Sadece futbolcularda da değil, Nuri hoca ve teknik heyette de var.
Bu form düşüklüğünün cezasını da dün İzmir’de net olarak bize kestiler.
Hem de çok ağır bir şekilde.
Belki de dün İzmir’de yediğimiz bu ağır tokat, bizi kendimize getirmeye yeter.
Yetmeli de.
Önümüzde zorlu maçlar ve kritik bir süreç bulunuyor.
Toparlanmak zorundayız.
Toparlanamazsak, Antalyaspor’da valizler üzgünüm ki toplanmaya başlayacak…