10 Ocak'ın ardından

Bilindik hikaye, deveye sormuşlar; Boynun neden eğri?Deve yıllardır o ağzımıza doladığımız cevabından önce 'Sen Türkmüsün?' diye sormuş, çünkü deveyle konuşan yeryüzünde başka bir millet yok.

Sunay Akın'ın her anlattığında bizi acı gülümseten bu hikayesinden hiç ders çıkartmadık. Devenin o 'nerem doğru ki' diye verdiği cevabın altında yatan geniş bakış açısı ve entelektüel yaklaşımını biz hiçbir işimizde gösteremedik.

Hafta sonu 10 Ocak etkinliklerinden dolayı Burdur Gazeteciler Cemiyeti ve Burdur Belediye Başkanlığı'nın davetlisiydim. Orada da anlattım devenin filozofluğunu. Çünkü her yıl konu dönüp dolaşıp gazeteciliğin sorunlarına geliyor ama biz sorunlarımızı deve gibi geniş bir perspektiften anlatamıyoruz.

Ekonomik özgürlümüz olmazsa 'özgür basın' diye ancak açıklamalarımızı süsleriz.

Meslekte 45. yılımı dolduruyorum sorunlar hep aynı. Dünya basın özgürlüğü listelerinde yine 150. sıralardayız. Biz hiçbir zaman Norveç, Finlandiya, İsveç gibi ilk sıraları paylaşmadık. Ancak arkalarından gelen Hollanda'da, Rusya'da, Amerika'da da bağımsız medya yasal baskılar ve sansürün kıskacında.

Biz hiçbir zaman gazete okuyan bir millet de olmadık.

Tehditler, hakaretler ve saldırılar bi çok ülkede gazeteciler için mesleki yaşamlarının bir parçası. Ne var ki siyasi tartışmalar gazetecileri günah keçisi olarak kabul eder ve böyle bir atmosfere doğru kaydırılırsa demokrasi tehdit altında demektir. Bu dünyada da böyledir bizde de.

Böyle bir korku ve sindirme döngüsünün durdurulması tarih boyunca elde edilen özgürlüklere değer veren tüm iyi niyetli insanlar için büyük bir aciliyet meselesi haline gelir, bunu unutmamamız gerekir.

Peki her şeyimizi kaybettik mi?

Hayır...

Ülkemizde kartlar yeniden dağıtılsa da, gazetelerin patronları değişip, kendilerini yazan köşe yazarları köşelere oturtulsa da, gerçek gazeteciler köşelerine çekilmeye zorlanıp birileri güneşe bakan ayçiçekleri gibi yüzlerini iktidarlara çevirseler de, Anadolu basını onurlu mücadelesine devam ediyor, sonuna kadar da devam edecek.