KRİZ vurdukça vurdu bu yıl.
Önce uçak krizi, ardından havalimanında gerçekleştirilen terörist eylem, onun ardından darbe girişimi ardından büyükelçiye suikast derken belki de gördüğümüz göreceğimiz en kötü yılı geride bırakıyoruz.
Ne 2016’ymış..
Bitmedi bir türlü bitmeye de niyeti yok.
Her gün yüreğimiz ağzımızda uyanıyoruz yeni güne.
Yıllardır ülkemize musallat olan örgüte bir de FETÖ belası eklendi.
At izi it izine karıştı.
Kim ne ayak anlamak güç.
İki gün önce sohbet ettiğin, dertlerini paylaştığın ülke meselelerini hasbihal ettiğin adam örgüt üyesi çıkıyor.
Öyle günleri yaşıyoruz ki kiminle oturup kalkacağımızı şaşırdık.
Önceki yıllarda da krizler yaşadık ancak 2016 bir başka özel, Türkiye için
Terör örgütleri önceden sivil halka yönelik eylemler konusunda acımasız değilken, içinde bulunduğumuz yıl içinde “çoluk çocuk, genç, ihtiyar”, demeden bombaları patlattı tetikleri çekti.
Bu iş en çok ihracat yapan, turizm sektöründen gelir sağlayanları etkiledi gibi görünse de toplumun her kesimi krizi içinde derinden yaşıyor.
Turizmden ve tarımdan beslenen Antalya, ”Para yok” edebiyatını abarttıkça abarttı.
Tıraş olmak için gittiğim berber kuyumculuk işiyle uğraşan müşterisinin veresiye tıraşa başladığını söylerken kulaklarıma inanamadım.
Gerçekten bu kadar zor durumda mıyız? Bazıları abartıyor gibi geliyor bana. Eskiden de torbayla kazananlar “İşler bozuk” derdi. Şimdi onların bahanesi de KRİZ
Bakkallar AVM’lerden AVM’ler alışveriş kısırlığından şikayetçi.
Hafta sonu çıkın dışarı bir AVM’ye girin millet ne bulursa alıyor.
Paranın olmadığı yerde alışverişte olmaz. Kemerler sıkılır tasarruf cetvelleri hazırlanır. Çocukların harçlıkları gıda üzerine alımlar gözden geçirilir.
Durum böyle değil gibi sanki. Güçlü ve yeni bir bahane mi bulduk acaba?