​5. Limanda 12 Eylül 1980


Milliyetçi cephe hükümetleri süresince, Denizcilik Bankası TOA bünyesinde, büyük kaos yaşandı. Nice kıymetli arkadaşlarımız “sol” fikirli diye, muhtelif limanlara sürgüne gönderildiler. Birçok kabiliyetsiz ve ehliyetsiz kişilerde, sırf “milliyetçi” görüş sergiliyor diye, ehil olmadıkları görevlere getirildiler. Bu karışıklıkta Merkez Limanlar Dairesinde yalnızları oynuyordum. Ne yanımda bana yardım edecek müdür muavini, ne de başımda müdür vardı. Üstelik bağlı olduğum Genel Müdür Muavini resmen eblehti. İki liman işletmesinin (Antalya ve Trabzon) ek işçi alım talebi bulunuyordu. Her iki işletmenin sözde yetenekli idarecileri, yana yakıla, ne kadar çok işçiye ihtiyaç olduğunu bildirmişlerdi. Hatırladığım kadarıyla Trabzon 40 ek işçi, Antalya 30ek işçi talebinde bulunuyordu. Onların bu taleplerini, o zamanki ‘Liman Sendikası’ destekleyip, yazışmaları elden takip ediyordu.
Limanları tek başıma temsil ettiğimden, her iki limana gönderdiğim yazıda “1978 yılında yükleme-boşaltma tonajlarındaki artışı” sordum. Üstelik gönderdiğim o yazıları, çok uyanık Genel Müdür Muavinine imzalatmıştım. Sonuç benim düşündüğüm gibiydi. Her iki limanın, o yılki yükleme- boşaltma işlerindeki tonajları, bir önceki yıla göre düşmüştü.
Buna rağmen Genel Müdür yardımcısı kendi inisiyatifini kullanarak “işçi alımı talebini” yönetim kuruluna yazarak bildirdi. O sırada dönemin yönetim kurulu başkanı, geçmiş dönemde Süleyman Demirel hükümetlerinde bakanlık yapmış Sayın Hüsamettin Atabeyli idi. O bu işçi alımı teklif yazısında Limanlar Dairesinin görüşünün olmadığını fark edince, beni toplantıya çağırmış. Bende aynı görüşte olmadığımı “yeni işçi alımının büyük savurganlık olacağını” belirtince, kıyamet koptu.
Akşamüzeri yönetim kurulu toplantısı bitmiş, ben masamı toplamıştım. Çünkü çok sayın genel müdür yardımcısı “benle çalışmak istemediğini” toplantıda beyan etmişti. Hemen kullanmadığım yıllık izinlerimi alarak, hanımı çoluk çocuk birlikte, baldızımın çalıştığı Başak Sigortanın Tekirdağ’daki yazlık tesislerine gittim.
Orada iki aya yakın tatil yaparken, gerçekten devlet adamı ağırlığı olan Genel Müdür benim yokluğumu fark ederek, beni aratıyor. Beni bulduklarında Ağustos ayına girilmişti. Genel Müdür beni çağırtıp “Hatamı telafi ediyorum” diyerek, en netameli yerlerden biri olan, Salıpazarı limanı Operasyon Müdürlüğüne, İşletme Müdür Muavini olarak beni atadı.
Genel müdür beni atadığı Salıpazarı Limanı İşletme Müdürlüğünde, güvenilir elemanlarla karda oluştururken, 12 Eylül 1980 askeri darbesi yapıldı. Bizim kurmun başına da emekli amiraller oturdu.
Darbe öncesi iş düzeni, göreve getirilen beceriksiz yöneticiler sebebiyle o dere bozulmuştu ki örneğin; yükleme-boşaltma işçisinin ücret tahakkuku gönlük yapılıyor, bu durum, müthiş bir personel istihdamına ve kırtasiyeye yol açıyordu.

Emekli amiraller yönetimin başına geçince, derhal çalışma başlatıldı. İşçi ücretlerinin tahakkuku, gönlük olmaktan çıkarılıp, aylık hale getirildi. Gümrük ambarları ve antrepolar, gümrükten çekilemeyen veya kaçaktan yakalanmış eşyalarla doluydu. Bu eşyalar hayır kurumlarına, askeri gazinolara zabıtlar tutularak teslim edildi. Böylece boş sahalar kazanılmış oldu. Gümrüklerden dönen veya dönmesi muhtemel olan malların, teslim ediliş şekilleri değiştirildi ve güvenilir elemanların gözetimi altına alınmaya çalışıldı.
İşimiz çok ağırlaşmıştı. Bu arada askere ulaşan, olur-olmaz ihbarlar da bizleri çok oyalıyordu. Askerler limancılığın yetkilerini bilmedikleri için, gümrük, polis ve işletmeyi, çoğu kez birbirine karıştırıyorlardı. Yine de dürüst çalışıp, görevini yapan bizlerin güvencesi! Askerlerdi.
İstanbul limanında kılavuzluk hizmetleri, adeta altın yumurtlayan tavuktu. Her bir kılavuz istasyonun yaptığı, pilotaj, römorkör, yanaşıp- kaldırma türü hizmetlerin karşılığı, işletmelere büyük paralar kazandırıyordu. Hazırladığmı bir tasarı ile tüm taşımacılık hizmetlerini Amerikan Doları bazına çevirdik. Bu değişiklik, Salıpazarı Limanının kurtuluşu oldu ve ardından tüm ülke limanları bu uygulamaya geçerek, yaşadıkları ekonomik zorluklar anlamında, derin bir nefes aldılar. Artık verilen limancılık hizmetlerinde, her sene enflasyon oranında zam yapma derdi ortadan kalkmıştı.