Trabzon’un Karadeniz kıyısındaki önemli ilçelerinden biri olan Akçaabat, köklü tarihi, doğal güzellikleri ve kültürel dokusuyla dikkat çekiyor. Antik Çağlardan günümüze kadar birçok medeniyete ev sahipliği yapan ilçe, tarih boyunca önemli bir ticaret ve liman merkeziydi. M.Ö. 8. yüzyılda Miletlilerin bölgeye gelerek koloniler kurduğu bilinirken Roma ve Bizans dönemlerinde de Akçaabat’ın stratejik konumu nedeniyle değer kazandığı belirtiliyor. 1204 yılında Trabzon İmparatorluğu’nun yönetimine giren ilçe, 1461’de Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon’u fethiyle Osmanlı topraklarına katıldı. Osmanlı döneminde ekonomik olarak gelişmeye devam eden Akçaabat’ta tarım, balıkçılık ve gemicilik ön planda yer aldı. Müslüman ve Hristiyan toplulukların bir arada yaşadığı ilçede, kültürel çeşitlilik dikkat çekiciydi.
Cumhuriyet’in ilanından sonra 1923’te gerçekleşen nüfus mübadelesiyle bölgedeki Rum nüfus büyük ölçüde Yunanistan’a göç etti. Bu süreçte, farklı bölgelerden gelen Türk göçmenler ilçeye yerleştirilerek yeni bir demografik yapı oluştu. Ekonomik yapısını tarım ve hayvancılıkla sürdüren Akçaabat, zaman içinde gastronomi alanında da öne çıktı ve bugün Türkiye çapında tanınan Akçaabat köftesiyle adını duyurdu. Kendine has tarifi ve eşsiz lezzetiyle bölgeye gelen ziyaretçilerin mutlaka denediği bir tat haline gelen Akçaabat köftesi, ilçenin markalaşmış simgelerinden biri olarak kabul ediliyor.
Turizm açısından da büyük bir potansiyele sahip olan Akçaabat, doğası ve tarihi yapılarıyla her yıl binlerce turisti ağırlıyor. Özellikle Sera Gölü, Karadeniz’in doğal güzelliklerini keşfetmek isteyenler için popüler bir nokta. Osmanlı ve Rum mimarisinin izlerini taşıyan Ortamahalle ise tarihi atmosferiyle ziyaretçilerini büyülüyor. İlçede bulunan Akçakale Kalesi gibi yapılar, geçmişin izlerini günümüze taşıyarak ziyaretçilere tarihi bir yolculuk sunuyor.
PEKİ, AKÇAABAT İSMİ NEREDEN GELİYOR?
Trabzon’un gözde ilçelerinden biri olan Akçaabat’ın isminin nereden geldiği merak konusu. Tarihi kaynaklara göre ilçenin adı, ‘Akça’ ve ‘Abad’ kelimelerinin birleşiminden geliyor. Osmanlı döneminde ‘Akça’ kelimesi parlak, temiz veya değerli anlamında kullanılırken ‘Abad’ ise bayındır, gelişmiş yerleşim yeri anlamına geliyordu. Bu nedenle Akçaabat, ‘Güzel ve bayındır şehir’ anlamına gelen bir isim olarak kabul ediliyor. Bazı tarihçiler ise ismin, Osmanlı döneminde kullanılan para birimi olan akça ile bağlantılı olduğunu düşünüyor. Ticaretin gelişmiş olduğu bu bölgede, halk arasında ‘akça’ kelimesinin yaygın olarak kullanılması, ilçeye bu adın verilmesine neden olmuş olabileceği düşünülüyor.