Yaşamayan bilmez dakikaların saniyelerin ve saliselerin ne kadar kıymetli olduğunu.
Bazen göz açıp kapattığınız anda bazı yaşamlar söner bazıları yeniden döner hayata. Yaşanacak günü varsa yaşayacaktır elbette, ancak bazı şeyleri de doğru yapmamız gerekiyor.
Hayatın akışı içinde öncelikler meselesini irdelemek lazım.
Saniyeler içinde binlerce insan doğarken binlercesi de ölüyor bu hayatta. Sağlık ordusunun neferleri de doğuma da ölüme de tanık olan ender insanlar.
Çelik gibi sinirleriyle hizmet etmeye çalışıyorlar insanoğluna.
İnsanoğlu diyorum çünkü genel adımız bu aramızda o kadar çok insan kılığına girmiş hayvan var ki bunları insan sınıfına sokmak insan ırkı için en büyük haksızlık.
Çok dolaştırmadan konuya gireyim.
Hayatımızı emanet ettiğimiz doktorlar hemşireler genel olarak sağlık ordusu çok zor şartlarda görevlerini yapıyorlar. 112 Acil’i konu aldım bu gün.
Hep merak ettim ambulansın içindekileri.
Birazda sohbet etme şansım oldu onlarla.
“Ambulansa yol ve” diyor sağlık Bakanlığı…
Yol ver ki taşıdıkları hayata tutunabilsin. Sen gideceğin noktaya 5 dakika sonra ulasan da olur. Ancak ambulansın içindekinin senin kadar zamanı yok.
Gereksiz aramalar yapmayın 112 ye.
Dişiniz ağrıdığı için, sondanızı değiştirmek için, İğne yaptırmak için meşgul etmeyin bu insanları.
Sizin egoistliğiniz birilerinin hayata tutunmasına engel.
Siren sesini duyunca çek arabanı kenara bekle ambulansın geçmesini. Belki içindeki hasta senin çok sevdiğin biridir.
Nasrettin hoca “ Bana eşekten düşeni getirin” demiş ya.
Anlamak için yaşamak lazım. Ben babamda yaşadım Allah kimseye yaşatmasın. Sirene rağmen yoldan çekilmeyen arabalar ve içindekiler ne kadar öfkelendirir hasta yakınını.
Zaman her insan için değerli. Ambulansın içinde yatan için daha da değerli.