Antalya, TÜİK verilerine göre, Türkiye’de boşanma oranlarının en yüksek olduğu il olarak öne çıkıyor. Binde 3,29’luk oranla bu alanda birinci sırada yer alan Antalya’daki yüksek boşanma oranları, uzmanlar tarafından sosyolojik açıdan ele alınıyor. Uzman Sosyolog Funda Alpaslan Talay, şehrin göç, kentleşme, turizm sektörü ve ekonomik belirsizlikler gibi faktörlerin etkisiyle boşanma oranlarındaki artışı farklı açılardan değerlendiriyor.
GÖÇ VE KENTLEŞMENİN BOŞANMA ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Talay, “Antalya’nın boşanma hızında Türkiye birincisi olması, çok yönlü değerlendirilmesi gereken önemli bir sosyolojik veridir. Antalya, göç alan, kozmopolit yapıya sahip ve yoğun kentleşmiş bir şehir olarak, aynı zamanda turizm sektörünün getirdiği mevsimsel ve güvencesiz istihdam koşullarıyla ekonomik belirsizliklerin arttığı, ekonomik açıdan daha kırılgan bir merkezdir. Bu, şehirdeki bireylerin günlük yaşamlarında, psikolojik ve sosyo-ekonomik açıdan çeşitli zorluklarla karşı karşıya kalmalarına neden olmakta ve bunun da toplumsal yapıyı etkileyen bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır” dedi.
Antalya’nın, bireysel yaşam tarzlarının daha görünür ve geleneksel aile yapısının daha esnek olduğu bir şehir olduğunu belirten Talay, “Antalya gibi kentlerde, bireysel mutluluğun ve tatminin ön planda olduğu ilişkiler daha yaygındır. İnsanlar, ilişkilerinde kendi benliklerini bulma ve kişisel özgürlüklerine saygı duyulmasını daha fazla talep etmektedirler. Bu tür bir ortamda, bireylerin kendi değerlerine ve yaşam beklentilerine uygun olmayan evliliklerin sona ermesi daha kolay hale gelmektedir. Yani, evliliklerin bitiş süreci çok daha hızlı ve kolay bir şekilde yaşanabilmektedir” şeklinde konuştu.
KADINLARIN EKONOMİK BAĞIMSIZLIKLARI
Kadınların ekonomik bağımsızlık kazandıkça boşanma oranlarının arttığını belirten Talay şu ifadelere yer verdi; “Kadınlar artık sağlıksız evliliklere mahkum kalmadan özgür iradeleriyle kendi hayatlarına yön verebilme imkanına sahipler. Eskiden, maddi bağımsızlıkları olmayan kadınlar evliliklerinde zorluklar karşısında sessiz kalmaya mecbur kalırken, günümüzde kadınlar daha fazla güçlenmekte ve istedikleri zaman bu ilişkilerden çıkabilme cesaretine sahip olmaktadırlar. Kadınların güçlenmesi, bireysel tercihlerinde özgürleşmeleri, şiddet ve baskı içeren ilişkilerden çıkma cesaretini gösterebilmeleri, toplumun daha çağdaş ve adil bir yapıya evrilmesi açısından son derece önemli ve olumlu bir gelişmedir.”
‘BİR SON DEĞİL, YENİ BİR BAŞLANGIÇ’
“Boşanmayı sadece aile birliğinin sona ermesi olarak görmek yerine, bu süreci, bireysel özgürleşme ve yeni başlangıçların kapısını açan bir süreç olarak görmek gerekir” diyen Talay, “Boşanma, sadece bir ilişkinin sonlanması değil, aynı zamanda kişinin kendi hayatını yeniden şekillendirme, özgürleşme ve gelecekte daha sağlıklı bir yaşam sürme şansıdır. İnsanlar, bu dönemde kendilerini yeniden keşfederek, daha dengeli ve tatmin edici ilişkiler kurma imkanına sahip olabilirler” ifadelerini kullandı.
Artan boşanma oranlarının aile danışmanlığı, psiko-sosyal destek ve çocuk koruma hizmetlerinin daha erişilebilir ve etkili olmasını zorunlu kıldığını vurgulayan Talay “Bu durum, toplumun daha sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için, ilgili hizmetlerin sistemli ve bütüncül bir şekilde güçlendirilmesini gerekli kılmaktadır” dedi.