ANTALYA Tabip Odası üyeleri, 19 Kasım 2015 tarihinde görev başında hayatını kaybeden Dr. Aynur Dağdemir’i anmak için bir araya geldi. Antalya Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Birsel Özkaynak tarafından basın açıklaması okundu. Dr. Özkaynak, Dr. Aynur Dağdemir'in ölüm yıldönümünde duydukları acıyı ve öfkeyi dile getirerek sağlık kuruluşlarının giderek daha güvensiz hale geldiğini belirtti. Özkaynak, “Bugüne kadar hastalarına şifa vermek için gece gündüz demeden çalışan tüm meslektaşlarımız adına, Dr. Aynur Dağdemir’in anısına saygı duruşunda bulunuyoruz” dedi.
SAĞLIKTA ŞİDDET VE GÜVENLİK SORUNLARI GİDEREK ARTIYOR
Dr. Aynur Dağdemir, 19 Kasım 2015’te Samsun’da görev yaptığı özel bir hastanede, mesai arkadaşı olan bir kişinin eşinin bıçaklı saldırısına uğrayarak hayatını kaybetmişti. Dr. Özkaynak, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin artan bir şekilde devam ettiğini ve hastanelerin güvenliğinin giderek azaldığını ifade etti.
Son yıllarda sağlık çalışanlarına yönelik saldırıların haber değeri taşımadığına dikkat çeken Özkaynak, “Samsun’da özel bir hastanede görev yaparken 19 Kasım 2015 tarihinde beraber çalıştığı mesai arkadaşının eşinin bıçaklı saldırısı sonucu hayattan kopartılan Kadın Doğum Uzmanı meslektaşımız Dr. Aynur Dağdemir’in şehadet yıldönümündeyiz. Acımız, öfkemiz, isyanımız artarak devam ediyor. Ne yazık ki insanlara sağlık dağıtmak, şifa vermek için kurulan sağlık kuruluşları artık çok güvensiz ve güvenliksiz yerler haline gelmiştir. Son yıllarda, sağlık çalışanlarına yönelik saldırılar çok kolayca gerçekleştirilebilmektedir. Yaralamalar medya için artık haber değeri dahi taşımamaktadır. Ne yazık ki sağlık ortamı can güvenliğinin olmadığı karanlık izbe sokaklardan farksız hale gelmiş bulunmaktadır.
Hastalıkların yüzde 80’inin tedavisi için sosyo-ekonomik şartların düzeltilmesi, çevre kirliliğinin önlenmesi ve sağlıklı gıdaya ulaşımın sağlanması gerekmektedir. Bunlar daha çok koruyucu toplum hekimlik tedbirleri ile mümkündür. Ülkemiz sağlık sisteminin mevcut durumda öncelik haline getirdiği tedavi edici hekimlik ancak geri kalan yüzde 20 hastalık için gereklidir” dedi.
SAĞLIKTA TİCARİLEŞME VE ŞİDDET
Açıklamada, sağlık sistemindeki mevcut sorunlara da değinildi. Sağlıkta şiddet artışının sebepleri arasında, koruyucu sağlık hizmetlerinin ihmal edilmesi, çevre kirliliği, sağlığın ticarileştirilmesi ve sağlık çalışanlarının sürekli hedef gösterilmesi gibi unsurlar sıralandı. Ayrıca, sağlık sisteminin giderek daha çok kazanca dayalı bir yapıya bürünmesinin, hem hastalar hem de sağlık çalışanları için olumsuz sonuçlar doğurduğu vurgulandı.
Şiddetin artma sebeplerinden bahseden Özkaynak şu ifadelere yer verdi: “Son yıllarda, sağlık alanında önemli sorunlar ve aksaklıklar gündeme gelmiştir. Bunlar arasında, koruyucu sağlık hizmetlerinin tümüyle ihmal edilmesi ve son düzenlemelerle aile sağlığı merkezlerinin koruyucu hekimlik yapması gereken yerler olmaktan çıkarılarak tedavi edici kurumlara dönüştürülmesi öne çıkmaktadır. Bu durum, toplum sağlığını koruma amacına hizmet etmemekte, aksine tedaviye yönelik, daha pahalı ve kısa vadeli çözümler ön plana çıkmaktadır.
Ayrıca çevre kirliliği, zorunlu aşı uygulamaları ve sağlıklı gıda denetimleri gibi önemli alanlarda kamusal denetimlerin giderek azalması, sağlık sisteminin ticarileştirilmesine yol açmaktadır. Bu süreç, sağlığın bir ticaret aracı haline gelmesini ve bireysel sağlığa aşırı vurgu yaparak bencilliği ve bireyselliği körüklemektedir.
Sağlıkta özelleştirme uygulamaları da pek çok olumsuz sonuca yol açmıştır. Sağlık çalışanlarının üzerine yıkılan bu olumsuzluklar, hastaların ve sağlık çalışanlarının birbirine karşı düşman hâline gelmesine neden olmaktadır. Özellikle, ‘müşteri’ olarak görülen hasta sayısının artması ve sağlık hizmetlerinin sömürülmesi amacıyla geliştirilen MHRS ve e-sağlık uygulamalarının uygulanması, sağlık sisteminde daha fazla ticarileşmeye yol açmaktadır.”
‘FAİLLER CEZASIZ KALIYOR’
Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin daha da arttığına dikkat çeken Özkaynak, “Sağlık çalışanlarına şiddet uygulayan failler çoğu zaman cezasız kalmakta, bu durum hukukun yetersizliğini ve adaletin sağlanamamasını gözler önüne sermektedir. Hekimlere mesleklerinin gerçeğiyle bağdaşmayan mesleki sorumluluk tazminatı cezaları verilmesi de, sağlık çalışanlarının işlerini zorlaştıran bir diğer sorundur” dedi
“Sağlık alanındaki bu olumsuzluklar, tıp sisteminin sadece kazanca dayalı bir ‘girişimci hekimlik’ anlayışına dönüşmesine neden olmaktadır” diyen Özkaynak, “Tıbbi olmayan pek çok konu, sağlık alanına dahil edilerek hayatın medikalize edilmesi süreci hızlanmıştır. Ayrıca, hekimlerin meslek değerlerine ve Hipokrat Yeminine aykırı bir performans sistemiyle çalışmaya zorlanması, sağlık hizmetlerinin kalitesizleşmesine ve çalışanların motivasyonunun düşmesine yol açmaktadır. Son olarak, sağlık çalışanlarının emek gücü sömürülmekte, sağlık hizmetleri adeta ticarethane gibi işletilmektedir. Bu sistemin tüm sorumluluğu ise yasal olarak hekimlere yüklenmektedir. Sağlıkta dönüşüm süreci, bu sorunların kaynağını oluşturmakta ve sağlık çalışanları için giderek daha sürdürülemez bir ortam yaratmaktadır. Tüm bu gelişmeler, sağlık sisteminin daha adil ve güvenli bir hale getirilmesi gerektiğini bir kez daha gözler önüne sermektedir” ifadelerini kullandı.
SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM PROGRAMI ELEŞTİRİLDİ
Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın sorumlularına yönelik eleştirilerde bulunan Dr. Özkaynak, “1980’den bu tarafa Sağlıkta Dönüşüm Programı’nı yürürlüğe sokan ve uygulayan, üst düzey ve alt düzey bütün yöneticilerin gerçekleşen her saldırıda, her can kaybında sorumluluğu olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Kendilerini kınıyoruz. Bugüne kadar hastalarına şifa veren, iyileşmeleri için gecesini gündüzüne katıp çalışan bütün meslektaşlarımız adına, meslektaşımız Dr. Aynur Dağdemir’in anısı önünde saygıyla eğiliyor, sevenlerine, yakınlarına ve sağlık camiamıza başsağlığı diliyoruz” diye konuştu.
Antalya Tabip Odası, Dr. Aynur Dağdemir'in anısına sağlık camiasına başsağlığı diledi ve kadına yönelik şiddetin sona erdirilmesi için çağrıda bulundu.