Gündoğmuş'un büyülü coğrafyasında, tarih kokan kalıntılar, yemyeşil bitki örtüsü, gizemli şelaleler ve zengin florasıyla ünlü yaylalar, adeta zamanın içinde bir yolculuğa çıkarıyor. Bu doğal güzellikler arasında, Osmanlı'nın izlerini taşıyan ve zamanın sınavını başarıyla vermiş eşsiz bir yapı var: Cem Sultan Camii.

OSMANLI MİRASI

Osmanlı şehzadesi Cem Sultan'ın Silifke Valisi olduğu dönemde, kendi ismiyle anılan bu cami, Gündoğmuş'un sınırları içinde dimdik ayakta duran tek Osmanlı eseridir. Tarihî zenginliği ve mimari zarafetiyle öne çıkan bu yapı, ilk olarak 1954 yılında olmak üzere zaman içinde üç kez restore edilmiştir ancak her restorasyon, geçmişin izlerini koruma hassasiyetiyle gerçekleştirilmiştir.

Cem-Sultan-Camii-1024x699

ZARİF YAPI

Caminin minaresi, yöreye özgü kesme taştan ustaca inşa edilmiş ve tek şerefeli bir zarafetle gökyüzüne yükselmektedir. Cami, kare planlı bir yapıya sahiptir ve giriş ile asma kat olmak üzere iki ayrı bölümden oluşur. Merkezi kubbe, dört yarım kubbe üzerinde huzurla oturmakta ve bu yarım kubbeleri, dört büyük sütun gurubu taşımaktadır. Caminin girişi her iki yanındaki bölümler ve minare yanındaki şadırvan, zamanla eklenmiş detaylardır ve mimari bütünlüğü tamamlar niteliktedir.

Özellikle sahil bölgelerinden düzenlenen köy turlarında sıklıkla ziyaret edilen Cem Sultan Camii, sadece bir yapıdan çok daha fazlasını ifade eder. Burada hissedilen atmosfer, geçmişin derin izleriyle dolu bir hikayenin parçası olmaktan kaynaklanır. Cami, taşıdığı tarihî yüküyle ziyaretçilerini zaman tünelinde unutulmaz bir yolculuğa çıkarır ve Gündoğmuş'un tarihî zenginliklerini yaşatmaya devam eder. Haber/Erendiz ÖZKURT

Editör: Uğur Keskin