MMO Antalya Şubesi ve ANTGİAD işbirliğinde düzenlenen, 'Binalarda Yangın Güvenliği Farkındalık Sempozyumu' Türkiye Yangından Korunma ve Eğitim Vakfı'nın da (TÜYAK) destekleri ile MMO Antalya Şube Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi. Sempozyumun açılışında konuşan MMO Antalya Şube Başkanı Prof. Dr. İbrahim Atmaca, "Geleneğimizden gelen kültürle, kentimizin sorunlarına ve oluşabilecek her türlü soruna duyarlı olmayı bir görev olarak kabul ediyor, bu kapsamda da sorunlara ya da sorun teşkil edebilecek konulara çözüm odaklı yaklaşımlar üretme ve öneriler sunma bilinciyle hareket ediyoruz" dedi. Şube Başkanı Atmaca, kentin tüm dinamikleri ile iş birliği içinde toplumsal ve kamusal fayda odaklı çalışmalar yapmayı her zaman hedeflerinde tuttuklarını, aynı vizyonda birleştikleri ANTGİAD ile Antalya'da toplumsal fayda odaklı bir çalışmayı birlikte yürütmeyi kararlaştırarak yola çıktıklarını söyledi. Atmaca, “Bugün kentte çok da konuşulmayan ama çok önemli bir konu olan binalarda yangın güvenliği konusunu masaya yatırdık ve bu farkındalık sempozyumunu hep birlikte organize ettik" dedi, ANTGİAD ve TÜYAK yöneticilerine teşekkür etti.

DENETİM MEVZUATI OLUŞTURULMALI

MMO Antalya Şube Başkanı Prof. Dr. İbrahim Atmaca, Kaleiçi örneğini işaret ederek, “Kaleiçi gibi dar sokaklar üzerine, genellikle ahşap malzemeden imal yapılaşma alanları olarak tanımlayabileceğimiz özellikli bina ve yerleşim alanlarıdır. Yakın zamanda yaşanan yangın afeti ve verilen can kayıpları bu gibi yerleşim alanları için alınacak tedbirlerin önemini gözler önüne sermektedir" dedi. Gerek konut tipi gerek konaklama amaçlı her türlü binada, yangın güvenliği tedbirlerinin sürekliliği için gerekli tedbirlerin alınıp alınmadığı ve ilgili güvenlik sistemlerinin bina ömrü boyunca çalışır vaziyette hazır olup olmadığının kontrolü için bir denetim mevzuatı oluşturulması gerektiğinin altını çizen Atmaca, şöyle konuştu;

“Mevzuat içeriğinde kusurlar kademelendirilmeli, asli ve tali kusurlar belirlenmeli, binanın iskân tarihi göz önüne alınarak risk temelli kontrol maddeleri oluşturulmalıdır. Binalar için 2007 yılından beri geçerli yönetmeliğimiz mevcut olsa da uygulanabilir olmayan birçok hükmü bulunmaktadır. Denetim mekanizmalarının başlaması öncesi bu hükümlerin düzeltilmesine ihtiyaç vardır. Yangın bir afettir ve büyüyen kentler için önemli bir problemdir. Deprem risk haritalarına benzer biçimde kentler için 'yangın risk' haritaları oluşturulmalı, öncelikli alanlar için alınacak tedbirler belirlenmeli, bir afet anında bölgenin riskine göre yapılacak eylemler baştan planlı olmalıdır. Şehirlerde yangın risk haritası oluşumu için belediyeler öncü çalışmalar yapmalıdır. Kentte bulunan bölgelerin hassasiyetine göre risk tespitleri yapılmalı, öncelikler oluşturulmalı, sınıflandırılmalı ve bu kapsamda eylemsel adımlar hızla atılmalıdır."

'BİNALARIN ESTETİĞİNE VERDİĞİMİZ ÖNEM BİZİ HAYATTA TUTMUYOR'

Atmaca'nın ardından kürsüye çıkan ANTGİAD Başkanı Osman Sert ise sempozyumun son derece önemli gördüğünü ifade ederek, "Yangın gerçeği aslında Antalya'nın gündeminden hiç çıkmayan bir konudur. Yangın denince tüm Antalyalıların aklına ilk olarak orman yangınları gelir. Orman yangınları maalesef bu coğrafyanın bir gerçeği olmuştur. Manavgat yangının acısı halen yüreklerimizdedir. Bu vesileyle o cehennemi anımsatan yangını söndürmek, yanan yerleri tekrar ağaçlandırmak, halkımızın yaralarını sarmak için verilen mücadeleyi de takdirle karşıladığımızı bilmenizi isterim. Ancak orman yangınları bizlere göstermiştir ki yangınla daha çıkmadan, ya da küçükken mücadele etmek gerekir. Kontrolü kaybettiğinizde, doğa da aleyhinizde hamleler yaptığında artık iş işten geçmiştir. Önünde dünyanın en iyi yangın söndürme teşkilatları bile çaresiz kalmaktadır" dedi.

Bina güvenliğine de bu şekilde bakmak gerektiğini düşündüğünü aktaran Sert, “Yangınla ortaya çıkmadan mücadele etmek, gerekli önlemleri almak birinci önceliğimiz olmalıdır. Yangın çıktığında da müdahaleyi kolaylaştıracak, can kaybını ortadan kaldıracak sistemlerin kurulması son derece önemlidir" dedi. ANTGİAD Başkanı Sert, binaların mimarlık ve mühendislik eğitiminden başlayan bir süreçten bahsettiğini, ülkede yaşanan deprem felaketi ve İzmir Folkart yangını örneğini de hatırlatarak sözlerini şöyle sürdürdü;

"Binaların estetiğine verdiğimiz önem bizi hayatta tutmuyor. Dışarıdan kale gibi görünen binalar hatta siteler bir depremde yerle bir olup insanlarımıza mezar olabiliyor, ya da bir yangın felaketinde küle dönebiliyor. Artık güvenli barınmanın ancak binayı her türlü afete karşı dirençli dizayn etmekten geçtiğini hepimiz biliyoruz."

Son dönemde yangının Antalya gündemine çok daha yoğun olarak girdiğini dile getiren Başkan Sert, “İlimizin tarihi dokusunu oluşturan Kaleiçi'nde ve Haşim İşcan Bölgesi'nde yaşanan yangınlar, Organize Sanayi Bölgesi'nde ve son olarak da Eski Sanayide içimizi de yakan yangınlar yaşadık. Can kayıplarımız oldu, maddi hasarlar yaşadık. Diğer taraftan itfaiye teşkilatımızın bu yangınlarda kahramanca mücadele sergilediğini de belirtmem gerekir. Verilere baktığımızda Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Teşkilatımız, 2022 yılında 7.237 adet yangın müdahalesi gerçekleştirmiş. Bu sayı 2021'de 7.847, 2020'de 8.418 adetmiş. Yani müdahale edilen yangın sayısında bir azalma görüyoruz. Bu azalmanın bilinçlenmeden ve yangın vakasındaki azalmadan kaynaklı olduğuna inanıyorum" dedi. Sert, itfaiye ekiplerine teşekkür ederken, denetim sisteminin daha güçlü olması gerektiğinin altını çizdi.

'ÖNCE İNSAN HAYATI, SIFIR KAZA'

Son olarak söz alan Makina Mühendisleri Odası Başkanı Yunus Yener ise yangınlara karşı teknik önlemlerin, yangın durumunda söndürülmesini sağlamak ve o esnada insanların güvenli bir şekilde tahliyesi için gerekli önlemleri almanın, itfaiyecilikle birlikte uzmanlık alanları olan mekanik tesisat kapsamına da giren bir konu olduğunun altını çizdi. Yangınlar sonrasında yapılan çalışmaların sadece kaynak ve nedenleri bulmaktan öteye gitmediğini, kaynak ve neden bulunduktan sonra çözüm konusunda yeterli çalışma yapılmadığını ve yangın güvenliği ile ilgili sorunların sonraki yangınlara kadar unutulduğunu dile getiren Yener, “Yangınların ve endüstriyel yangınların özellikle son yıllarda sıklıkla olması konuya ciddiyetle eğilmeyi gerektirmekte. Bu noktada 4857 sayılı İş Kanunu, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu gibi düzenlemelerle getirilen sistemin yangın, patlama, iş kazaları vakalarını önlemek üzerine kurgulanmadığı, yönetmelikte belirlenen kurallar da denetlenmediği için kağıt üzerinde kaldığını söylemek mümkündür. Bu nedenle her tür yangın, patlama, kaza ve ölümleri engellemek için mevzuatın 'önce insan, önce insan hayatı, sıfır kaza' yaklaşımı ile yeniden düzenlenmesi gerekiyor" diye konuştu. Öncelikle 2012 öncesinde olduğu gibi, bina inşaat ruhsatlarının alınması konusunda itfaiye ve meslek odalarının onaylarının geri getirilmesi gerektiğini önemle vurgulayan Yener, “Bu onay işlemlerine inceleme onayları da eklenmeli, binalara ait bütün riskler pasif ve aktif önlemlerle inşaata başlanmadan test edilmeli, yönetmelik ve standartlar ile gerekli sistemler projelere yansıtılmalıdır. Özellikle endüstriyel tesislerin kabul komisyonlarında itfaiye ve ilgili meslek odalarından ilgili teknik uzmanlar ile işçi sağlığı ve iş güvenliği uzmanlarının bulundurulması zorunlu olmalıdır" ifadelerini kullandı.

Konuşmaların ardından başlayan sempozyum 2 oturumdan oluşurken, ilk oturumda Dr. Gökhan Balık 'Yangın Güvenliğinin Önemi ve Mevcut Yangın Yönetmeliği' ve 'Mesken Tipi Mevcut Binalarda Alınması Gereken Önlemler' konularında sunumlarını gerçekleştirdi. Sempozyumun panelistleri arasında yer alan TÜYAK Başkanvekili Taner Kaboğlu da, 'Turizm Tesisleri ve Konaklama Amaçlı Binalarda Alınması Gereken Önlemler' konularında sunumunu gerçekleştirdi. İkinci oturum ise panel şeklinde gerçekleştirilirken, 'Öncelikli Bina ve Yerleşim Alanlarında Yangın Yönetmeliği Uygulamaları' konusu ele alındı.

Sempozyumun sona ermesinin ardından hazırlanan Sonuç Bildirgesi yayınlandı.

Kaynak: İHA