Antalya’da bir soygun hikayesi

Kültür Bakanlığı, yurtdışına kaçırılmış tarihi eserleri geri getirme konusunda sistematik bir çalışma yürütüyor. Bu çalışmanın önemli bir bölümünü de hukuk mücadelesi oluşturuyor. Devlet, haberdar olabildiği kadarıyla müdahale ediyor, talepte bulunuyor, dava açıyor, o eserin bu topraklardan kaçırıldığını kanıtlamaya çalışıyor. ‘Haberdar olabildiği kadarıyla’ ifadesini de özellikle kullandım çünkü yürütülen sıkı bir takibe değil, biraz tesadüflere, biraz kişisel dikkate, tarih meraklılarının bir müzede ya da müzayede kataloğunda görmesine, biraz da yurtdışında yakalanmış bir eserin kökeni için yapılan yabancı kaynaklı araştırmalara dayanıyor bizim başvurularımız. Antalya Müzesi’ndeki Herakles Lahdi’nden bu şekilde haberdar olduk mesela. Lahdin bulunması ve Türkiye’ye iadesi değme dizilere, filmlere taş çıkartacak cinsten. İsviçre hükümeti, bizim Kültür Bakanlığı’yla temasa geçerek Antalya’dan kaçırıldığı tahmin edilen hayli iyi korunmuş bir Roma dönemi lahdinin Cenevre’de bulunduğunu haber verdi. İşin arka planı oldukça karışık... Herakles Lahdi, Cenevre Serbest Bölgesi’ne getirildiğinde Lübnan kökenli bir ailenin antika şirketi Phoenix Ancient Art’a kayıtlı görünüyordu. Lahit, Inanna Art Services adlı nakliye şirketinin depolarından birinde tutuluyordu.

SATILAMAYINCA ELDE KALDI
Phoenix Art, lahdi 2010 yılının bahar aylarında, Gandur Foundation’a satmak istedi. Ciddi bir tarihi eser koleksiyonu olduğu bilinen İsviçreli milyarder Jean Claude Gandur, aynı zamanda Cenevre Sanat ve Tarih Müzesi’nin de önemli destekçilerindendir. Gandur, müzenin arkeoloji bölümü direktörü Marc-André Haldimann ile müze müdürü Jean-Yves Marin’ı lahdi incelemeleri için serbest bölgeye gönderdi. İkili, lahdin geçmişine dair belgelerde eksik olduğunu fark etti. Eser hakkında şirketin elindeki tek belge, 2002 yılında Phoenix Ancient Art’ın sahibi Lübnanlı Aboutaam ailesinin koleksiyonuna girdiğine dair bir sertifikaydı. Müze yetkilileri Herakles Lahdi’nin kaçakçılık yoluyla ele geçirildiğinden şüphelenince satış gerçekleşmedi.

BATTANİYE ALTINDA LAHİT
Bunun üzerine İsviçre Federal Gümrük Kurumu yetkilileri Phoenix Ancient Art’ın envanterini inceleme talebinde bulundu. Herakles Lahdi, şirketin serbest bölgedeki antreposunda bir battaniyenin altında bulundu. Şaşırtıcı keşfin yanında eserin kaydı da şüphe çekiciydi. Ne Phoenix Art’tan önceki sahibi biliniyordu, ne de hakkında bir yayın vardı. Bu durum, İsviçreli yetkililerin soruşturma açması ve lahde el koymasıyla sonuçlandı. Cenevre Başsavcılığı’nca başlatılan soruşturmaya, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturması da eklendi. İsviçre Federal Kültür Ofisi, lahdin Afyon İscehisar’daki (Dokimeion) bir mermer atölyesinde üretilmiş olduğunu tespit etti. Lahdin gerçek kökenine ilişkin İsviçre ve Türkiye’deki savcılıklar işbirliği yaptı. 2013 yılında Cenevreli savcı Claudio Mascotto, Perge antik kentine, lahdin çıkarıldığı yere gelip incelemelerde bulundu. Başka bir kaçakçılık suçundan cezaevinde bulunan bir tanık, Cenevreli savcıya, lahdin Perge’den kaçırıldığını doğruladı.

TARİH YAĞMASININ ÖTE YÜZÜ
Soruşturma boyunca arkeologlardan da uzman görüşü alındı. Bölgedeki kazı çalışmalarını yürüten Haluk Abbasoğlu ve İnci Delemen, lahdin kaçak kazıyla elde edildiğini teyit etti. Sagalassos kazı başkanlığını yürüten Mark Waelkeen, 70 sayfalık raporunda, lahdin Anadolu ve özellikle de Perge’de bulunan, Dokimeion üretimi Herakles konulu bir lahit olduğunu belgeledi. Cenevre Başsavcılığı 2015’te Herakles Lahdi’nin Türkiye’ye iade edilmesi yönünde karar verdi. Lahdi İsviçre’ye getiren şirket Phoenix Ancient Art’a ise bir ceza verilmedi. Şirketin sahibi kardeşler Ali ve Hicham Aboutaam’a göre, babaları ve şirketin kurucusu Sleiman Aboutaam, ‘o dönemin kanunlarına uygun biçimde’ lahdi 1990’lı yıllarda satın almış, 1998’de de bir uçak kazasında hayatını kaybetmişti. Lahdin kaçak kazıyla nasıl çıkarıldığı ve Aboutaam ailesine nasıl geçtiği belirlenemedi. İade kararı 2016’da Cenevre Adalet Mahkemesi tarafından da onaylandı. Ancak Phoenix, bu kararı temyize götürdü. Türkiye devreye girince de temyiz başvurusunu geri çekmek zorunda kaldı. Lahit, 14 Eylül 2017’de Antalya’ya ulaştı. Kaçırılan tarihi eserlerin geri gelmesi için yürütülen mücadelenin görünen kısmı böyle. Fakat bir de bu eserlerin yağmalanması, çalınması boyutu, yani diğer yüzü var ki onu da yarın anlatacağız.