​Antalya’da “Felsefe Konuşmaları”


Çetin Türkyılmaz’ın açılış konuşmasından sonra, “Alfred Hitchcock”un 1948 yapımı “İp” filmini izledik. Filmi izlemeyenler için kısacık özetlemem gerekirse; aslında olan biten her şey bir dairenin içinde geçiyor. İlk sahne, iki adamın başka bir adamı boynuna geçirdikleri iple boğmaları ile başlıyor. Onu bir sandığın içine koyduktan sonra, baş döndüren hızda, zeki ve düşündüren diyaloglar başlıyor. Katil olan iki adamın da ruh halini, karakterlerini ve sebeplerini anlamaya başlıyoruz yavaş yavaş. O sandığın üzerinde sundukları yemeklerle, üstelik öldürdükleri adamın ailesi ve nişanlısını da çağırdıkları bir davet veriyorlar. Bu davet süresince, tek ortamda çekilen filmde gerilim unsurları kendini hissettirse de, daha çok akıp giden bir kasvet ve her an bir şeyler ortaya çıkacak hissi ağır basıyor.


Filmin senaryosu, Patrick Hamilton'ın Rope's End adlı tiyatro eserinden adapte edilerek yazılmış. Hume Cronyn ve Arthur Laurents’in yazdıkları filmin yapımcısı ve yönetmeni Alfred Hitchcock. Oyuncular ise; James Stewart, John Dall, Farley Granger ve Cedric Hardwicke. 1924 yılında gerçekten de bu filmde anlatıldığı gibi bir olay yaşanmış. İki genç, Nietzsche’nin düşüncelerinden etkilenerek, arkadaşlarını boğup sakladıkları odanın içinde böyle bir davet vermişler. Onların da amacı, üniversite hocalarını etkilemekmiş. Patrick Hamilton bu gerçek olay üzerine, tiyatro eserini yazmış.


Film süresince geçen konuşmalar içinde, Nietzsche'nin üst insan görüşü üzerine yorumlar var. Katillerden biri, sıradan insanların yaşamayı hak etmediği görüşünü savunurken, kurbanın babası ise; oğlunun katili olduğunu bilmediği o adama, bir insanın sıradan olup olmadığına kimin karar vereceğini soruyor. Son sahnelerde, özellikle katillerden biri olan Brandon’ın etkilemeye çalıştığı akıl hocası, Rupert sandığın kapağını açıp cesedi bulduğunda, kendi düşüncelerine istinaden işlenen bu cinayet nedeniyle utanç duyuyor, “Düşüncelerimden utanıyorum” diyor ve Brandon’ın cinayet işlemeye doğuştan yatkın olduğunu da ima ediyor.


Film sonrası, Doç. Dr. Çetin Türkyılmaz, Hitchcock sinemasından hareketle Nietzsche’nin Üst İnsan kavramı üzerine konuşma yaptı ve izleyicilerden gelen soruları cevapladı. 2 saatlik, gündemden uzak, zihni çalıştıran keyifli bir etkinlikti. Antalya Kültür Sanat’ın bir sonraki “Felsefe Konuşmaları” nı merakla bekliyorum. Siz de kaçırmayın, tavsiye ederim, iyi geliyor.