Antalya, sahip olduğu tarihi ve kültürel zenginliklerin yanı sıra turizm açısından da büyük öneme sahip bir şehir olarak dikkat çekiyor. Ancak son yıllarda artan su kullanımı ve iklim değişikliğinin etkileri, çevresel anlamda önemli sorunları da beraberinde getiriyor. Jeofizik Mühendisleri Odası Antalya Şubesi Başkanı Yüksel Karaman, özellikle obruk riski ve su kullanımına dair önemli açıklamalarda bulundu

Antalya'nın, iklim yapısı açısından obruk oluşumu için risk taşımadığını vurgulayan Karaman, “Antalya, Akdeniz ikliminin etkilerini sahil kesiminde, karasal iklimi ise iç bölgelerde hissediyor. Bu, obruk oluşumunu engelleyen bir durum. Akdeniz iklimi yazları sıcak ve kurak, kışları ise yağışlı, nemli ve ılıman geçiyor; karasal iklimde ise yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise sert, soğuk ve karlı oluyor” dedi.

0A91Df24 8B78 490E Aae7 66Cc7E845Bf9

‘ANTALYA'DA OBRUK RİSKİ DÜŞÜK’
Antalya'da obruk oluşumu riskinin düşük olduğunu belirten Karaman, şunları söyledi: “Antalya, jeolojik olarak karstik yapıya sahip bir bölge olup, yer altı suyu genellikle tabanda yer alır. Bu durum, obruk oluşumunu engelleyen bir faktördür. Ancak, iç kesimlerde bazı alanlarda kireçtaşı ve alüvyon birimlerinin bulunduğu yerlerde zaman zaman küçük çaplı yarıklar ve boşluklar görülebilir. Obruklar, özellikle Konya çevresinde daha yaygın olarak gözlemlenmektedir.”

Obrukların oluşumunun temel nedenlerinden birinin, aşırı su çekimi ve havzalardan düzensiz su kullanımı olduğuna dikkat çeken Karaman, “Yer altı sularının azalması nedeniyle, özellikle tarımda kullanılan suyun hızla tükenmesi, bu durumu daha da tetikliyor. Su arama etütlerinin düzenli yapılmaması ve kaçak sondaj kuyularının kullanımı da obrukların oluşumunu artıran etkenler arasında yer alıyor. Bu durum, gelecekte daha büyük çevresel problemlere yol açabilir” dedi.

‘KURAKLIK SORUNU ARTIYOR’
Karaman, “Antalya'nın özellikle iç kesimlerinde iklim değişikliğinin etkisiyle kuraklık sorunu giderek büyüyor. Tarım, turizm ve sanayinin etkisiyle su talebi arttıkça yer altı su seviyeleri düşüş göstermekte. Antalya'nın merkezi bu durumdan çok etkilenmemekle birlikte, iç bölgelerde tarımsal faaliyetlerin aşırı su tüketimine yol açtığı gözlemleniyor. Bazı bölgelerde mısır ve yonca gibi yüksek su tüketen bitkiler yetiştirilmektedir. Bu da yer altı sularının hızla tükenmesine neden oluyor. Bu nedenle suyu daha az tüketen kuru tarım bitkilerine yönelmek, bölge için daha faydalı olacaktır” diye konuştu.

3C675666 790D 4A53 B1E8 31Ef10B8E3A5

‘SU KAYNAKLARININ KORUNMASI GEREKİYOR’
Suyun doğanın bize sunduğu en değerli nimetlerden biri olduğunu vurgulayarak, su kaynaklarının korunması ve tasarruflu kullanılması gerektiğini söyleyen Karaman, “Su, yaşamın temel kaynağıdır. Gelecek nesillere temiz su bırakmak, bugünden alacağımız önlemlerle mümkün olacaktır. Bu nedenle, suyun kirletilmemesi ve verimli kullanılması, hem çevresel sürdürülebilirlik hem de toplumsal sağlık için büyük önem taşımaktadır” diye konuştu.

Karaman sözlerini şu ifadelerle sonlandırdı: “Antalya’daki obruk riski genel olarak düşük olsa da, aşırı su tüketimi ve kuraklık gibi çevresel sorunlar giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Antalya'da su kullanımına yönelik bilinçli bir yaklaşım ve doğru tarım yöntemlerinin benimsenmesi, bölgenin geleceği açısından kritik bir öneme sahip.”

Muhabir: AYŞE OKAN SARICA/ÖZEL HABER