Konyaaltı ile Beldibi arasında bulunan benzersiz Sıçan Adası’nın sıra dışı adını, kuzey kıyısının sıçan figürüne benzemesinden almış olması, adanın kendine özgü bir karaktere sahip olduğunu gösteriyor.

Sıçan Adası'nın batı yakasındaki sığ derinlikler ve kumlu dip yapısı, su altı dünyasının keşfini sevenler için mükemmel bir başlangıç noktası sunuyor. Bu alan, dalış tutkunları için eşsiz deneyimler sunarken güneye doğru incelen ada, doğa ile iç içe geçmiş bir tatil arayanlar için sakin koyları ve temiz plajlarıyla dikkat çekiyor. Ayrıca adanın kuzeydoğu yakasında yer alan kayalık dip yapısı, su altı keşiflerini daha da heyecanlı hale getiriyor. 22 metreye kadar inen bu alan, deneyimli dalgıçlar için unutulmaz anılar biriktirmelerine olanak tanıyor.

sican_adasi_dalgic

TARİHE YOLCULUK

Tarihsel olarak bakıldığında, Sıçan Adası'nın M.Ö. 500 yılına kadar uzanan bir geçmişi bulunuyor. Adanın, korsan saldırılarına karşı bir savunma amacıyla kullanıldığı bilinir; antik döneme ait surlar, kapılar ve gözetleme kulesi, bu dönemi yansıtan önemli kalıntılardır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde ise adanın gözetleme adası olarak kullanıldığı biliniyor. Bu dönemde, deniz trafiğini gözlemlemek amacıyla stratejik bir konuma sahip olan ada, Osmanlı İmparatorluğu'nun denizcilik güvenliğine katkıda bulunmuştur.

1444501_cover

ORUÇ REİS’İN KAÇIŞ ADASI

Sıçan Adası aynı zamanda denizciliğin ünlü isimlerinden biri olan Oruç Reis'in kaçış yerlerinden biri olarak da biliniyor. Barbaros Kardeşler'in ağabeyi olan Oruç Reis, Venediklilerin elinden kaçarak bu adaya sığınmış ve buradan deniz macerasına başlamıştır. Bu nedenle, ada aynı zamanda tarih boyunca önemli denizcilerin hikayelerine de tanıklık etmiştir.

Bugün, Sıçan Adası su altı zenginlikleri ve dalış noktalarıyla da bilinir. Antalya'nın turistik cazibe merkezlerinden biri haline gelen bu ada, ziyaretçilerine hem tarihi bir yolculuk hem de doğanın huzurlu kollarında dinlendirici bir mola imkanı sunuyor. Haber/Erendiz ÖZKURT

Editör: Uğur Keskin