İlyas Ali Daştan, kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği savunuculuğuyla dikkat çekerken, ‘Pehlivan Emine’ adlı romanında, Anadolu'nun unutulmuş kadın kahramanı Pehlivan Emine'yi bizlere hatırlattı. İlyas Ali Daştan, hayatı ve kadın hakları ile eşitlik konularına dair merak edilenleri açıkladı.
İlyas Ali Daştan kimdir?
1977 yılında Yozgat Çekerek Kamışcık Köyü'nde doğdum. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Bölümü'nden mezun oldum. 25 yıldır çocuk, genç, kadın, yaşlılık ve engellilik alanlarında uygulayıcı, idareci ve proje geliştirici olarak çalıştım ve çalışmaya devam ediyorum.
Mesleğimin felsefi değerleri ve yaşama bakış açım, insan odaklı ve Hümanizm anlayışıyla şekillendiği için insanla çalışmayı seviyorum. Sosyal hizmet üretiminin yanı sıra, bireylerin sosyal, ekonomik ve psikolojik durumlarına dair edebi yönümle de insan yaşamına kalemimle ışık tutmaya çalışıyorum.
Eşitlik size göre nedir? Eşitlik savunucusu bir yazar olarak neler yapıyorsunuz?
Eşitlikten kastım, kadın ve erkeğin yaşamın her alanında eşit haklara sahip olmasıdır. Bu, eğitimde, kültürde, sanatta, siyasette ve iş yaşamında eşit hak ve değerlere sahip olmak demektir. Son 10 yıl içinde özellikle kadın hakları, kadına yönelik şiddet ve toplumsal cinsiyet eşitliği konularında yoğun bir şekilde çalıştım ve bu süreçte şunu gözlemledim: Eşitsizliğe dayalı bir yaşam sonucunda, cinsiyetlerden biri kendisini iktidar ve güç odağı haline getirerek karşı cinse eziyet ve işkence etmekte, hatta onun yaşamına kastetmektedir. Günümüzde, her üç kadından birinin şiddet görmesi ve öldürülmesi, bu tespitimin en açık göstergesidir.
Eşitlik savunucusu bir yazar olarak inisiyatif alarak, kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda çalışan bir sivil toplum örgütü kurduk. Bu dernek aracılığıyla örnek çalışmalar gerçekleştirdik. İsviçre Büyükelçiliği ile birlikte kırsal alanlarda kadın ve erkek hakları konusunda bilgilendirme çalışmaları yaptık. ‘Paylaştıkça’ adlı kısa filmi yaparak, eşitlik çalışmalarımızı başka bir platforma taşıdık. Ben ‘profeministim’ diyerek, kadın çalışmalarında aktif rol aldım. Feminizm, en anlaşılır şekilde ifade etmek gerekirse, kadın ve erkek arasındaki hakların eşitliği anlamına gelir. Türkiye'de ben ‘profeministim’ dedim ve ‘Ben Profeministim’ adlı kitabımı yazdım. Kitap aracılığıyla, hem cinslerime ulaşarak kadın hakları, kadının toplumda yaşadığı sorunlar ve cinsiyet eşitsizliği konularında farkındalık yaratmayı amaçladım. Bu şekilde yazılmış ilk kitaplardan biri olduğunu gördüm.
Hak savunuculuğu kimliğiniz başka hangi alanları kapsamaktadır?
İnsan yaşamında en değerli olgunun emek ve çalışma gücü olduğuna inandığım için, sendikalı çalışmalar içinde yer alarak, çalışma hayatında emekçilerin hak ettiği sosyal ve ekonomik hakları elde etmeleri için mücadele etmeye devam ediyorum. Tüm Bel Sen yönetim kurulu üyesi olarak bu mücadelenin bir parçasıyım.
Geleceğimizin teminatı ve ülkemizin en değerli varlıkları olan çocuklar alanında, çocuk hakları savunucusu olarak özellikle SMA hastası çocuklarımıza aktif destek veriyorum. Bu alanda, "Hayata Can Suyu" adlı kitabımın gelirini hasta çocuklara bağışladım ve onlar için defalarca imza günleri düzenleyerek hem toplumsal farkındalık yaratmaya hem de bağış toplamaya çalıştım.
Pehlivan Emine adlı romanınızla ilgili neler söylemek istersiniz?
Hiç tartışma götürmez ki, kadın hakları konusunda sadece Türkiye'de değil, dünyada öncü çalışmalar yapan kurucu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yeri doldurulamaz. Atatürk'ün bize emanet ettiği Cumhuriyet ve onun aziz hatırasına bir katkı olarak, Pehlivan Emine adlı romanımı yayınladım. Bu kitabımı Türk kadınlarına hitaben yazdım.
Pehlivan Emine, Cumhuriyet kurulmadan önce Anamur'da erkeklerle güreş tutarak ve hayatı boyunca asla sırtı yere gelmeyen bir kadın güreşçidir. Hayatın birçok alanında erkek egemenliği devam etmektedir, bunlardan biri de spor ve güreş alanıdır. Dünyanın ilk kadın güreşçilerinden biri olan Pehlivan Emine, Anadolu topraklarında ne yazık ki yeterince değer görmemiş ve tanıtılmamıştır. Bunun tek bir gerekçesi vardır: Pehlivanın kadın olmasıdır. Kadın hakları bakış açısı ve eşitlik savunucusu kimliğinden hareketle, tarihin tozlu sayfalarında unutulan ve Anadolu'nun kadın imgelerine örnek teşkil edecek Pehlivan Emine, artık günümüzde bütün dünya ile tekrar tanışmıştır.
Şu anda neler yapıyorsunuz? Geleceğe dair yeni kitap çalışmalarınız var mı?
Oyunculuk çalışmalarına bir aktivist olarak katılmaya devam ediyorum; çocuk, kadın, doğa ve hayvan hakları söz konusu olduğunda mücadelenin içinde yer alıyorum.
Şu anda bir göç hikayesi üzerine çalışıyorum. Ahıska Türklerinin, hayvan vagonlarına doldurulup Orta Asya'ya sürgüne gönderildikleri dönemi anlatan bir roman üzerinde çalışıyorum.
Ve son olarak, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi: “Hiç şüphesiz ki Antalya dünyanın en güzel kentidir.” Bu şiarla, yaşadığım kente, kentin değerlerine ve sorunlarına ortak olarak kentlilik bilinciyle yaşamaya ve yazmaya devam ediyorum.