Aksaray'ın tozlu sokakları, 1926 yılında Fikret Otyam'ın ilk nefesini aldığı yerdi. Babası Vasıf Efendi, asker ve eczacıydı. Annesi Naciye Hanım ise, o güzel şehirde Fikret'in ilk öğretmeniydi. İlk sesiyle birlikte, Otyam ailesinin bir parçası olmuş, ardında bıraktığı izlerin ilk çizgilerini atmıştı.

BİR AİLE PORTRESİ

Fikret'in dünya macerasına eşlik eden ailesi, ona sevginin yanında sorumluluk ve dürüstlük kavramlarını da aşılamıştı. Babası Vasıf Efendi, İsmet İnönü'nün silah arkadaşı olarak görev yapmış, emekli olduktan sonra Aksaray'da eczacılık serüvenine atılmıştı. Fikret'in hayatına dokunan ilk izler, babasının ordudan emekli olduktan sonraki günlerdeki eczanesinin kokusuydu.

55Eb106Cf018Fbb8F8A8B50F

Nedim ve Nusret Kemal adında iki ağabeyi, Neşecan adında bir kız kardeşi ile birlikte Otyam ailesi sıcacık bir yuvanın temsilcisiydi. Onların gölgesinde büyüyen Fikret, ailesinin değerlerini içselleştirerek, hayatının ilerleyen sayfalarında bu izleri sanatla buluşturacaktı.

EĞİTİM VE SANATIN BULUŞMASI

Aksaray'dan İstanbul'a uzanan bir hayal yolculuğu, genç Fikret'i Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ne götürdü. Yüksek Orta Resim Bölümü'nde öğrenim gören Otyam, resim dünyasına adım attı. Ünlü ressam Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun atölyesinde geçen yıllar, Otyam'ın sanatının temellerini oluşturdu. 1953 yılında akademiyi başarıyla tamamlayan Otyam, aynı yıl evlendi ve kızı Elvan dünyaya geldi. Bu dönem, Otyam'ın sanat ve aile arasında denge kurma mücadelesini başlattı.

8Db0109F5B35416D8603611B41E302E3

GAZETECİLİĞİN ÇAĞRISI

Fikret Otyam'ın kalem tutma serüveni, henüz sanat eğitimini alırken başladı. Son Saat gazetesinde gazetecilik dünyasına ilk adımını atan Otyam, Dünya gazetesinde yazı işleri müdür yardımcılığı gibi sorumluluklar üstlendi. Gazeteciliğin heyecanı ve sorumluluğu, onun kağıt üzerindeki sanatına yepyeni bir boyut kattı.

ANADOLU'YA YOLCULUK

1953 yılı, Fikret Otyam için Anadolu'nun tozlu yollarında bir keşif yılıydı. Güneydoğu ve Doğu Anadolu'nun sıcak topraklarına ayak basan Otyam, gazetecilik kariyerini Anadolu'nun derinliklerine taşıdı. Bu topraklardan doğan renkler, Otyam'ın paletine ilham verdi ve o, bu coğrafyanın öykülerini yazıya ve tuvale dökmeye başladı.

Indir-42

BİR RESSAMIN GÖZÜYLE ANADOLU

Fikret Otyam'ın yazıları, Anadolu'nun ruhunu yansıtırken, resimleri de bu toprakların insanlarını ve yaşamlarını anlattı. 1964 yılında William Saroyan ile birlikte Bitlis'i gezen Otyam, bu seyahatin izlerini birçok eserine nakşetti. Anadolu'nun kalbinde, insan hikayelerini resimlerinde ve yazılarında buluşturan Otyam, sanatının derinliklerinde gezmeye devam etti.

SANATIN SIĞINAKLARI

Oytam, uzun yıllar Cumhuriyet Gazetesi’nde de yazdı. Abdi İpekçi cinayetinin yarattığı gölgede, kendi güvenliğini düşünerek emekli olma kararı aldı. Antalya'nın Gazipaşa ilçesinde Deliçay'ın yanında inşa ettiği ev, Otyam için bir sığınak haline geldi. Bu evde, resim yapmak ve kitaplarını yazmak için geçirdiği yıllar, Otyam'ın sanatının olgunlaştığı ve derinleştiği bir dönem oldu.

BİR YAŞAMIN SONU VE KALICI İZLER

Antalya'da geçirdiği yıllarda, Fikret Otyam, resim yapma ve kitap yazma konusundaki tutkusunu daha da derinleştirdi. Bu Akdeniz kenti, onun için bir ilham kaynağı haline geldi. Gazetecilik kariyerine son verip sanata odaklanan Otyam, Antalya'nın sakin atmosferinde, resimlerine ve yazılarına yoğunlaştı.

55C6F61B6Ce4361Ba4Ef50C9

Antalya'nın güzellikleri, Fikret Otyam'ın yaşamının son anlarına kadar ona eşlik etti. Böbrek yetmezliğiyle mücadele ederken, Antalya'nın sıcak topraklarından aldığı güçle 9 Ağustos 2015 tarihinde Antalya'da hayata veda etti. Antalya, onun için bir sanat ve yaşam limanıydı. Otyam'ın cenazesi, ‘İz Bırakan Aydınlar Gömütlüğü’ne defnedilerek, Antalya'nın topraklarına sonsuz bir vefa ve minnetle emanet edildi.

Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nin girişindeki fuaye alanı, Otyam'ın adını taşıyarak, onun sanata katkılarına kalıcı bir saygı duruşu oldu. Fikret Otyam, Türkiye'nin sanat alanında bıraktığı izlerle, Anadolu'nun renklerini ve insanlarını ölümsüzleştirdi. O, kendi yaşamını bir sanat eseri gibi dokuyarak, Türkiye'nin kültürel mirasına katkıda bulunan unutulmaz bir ressam, gazeteci ve yazardı.

Muhabir: ERENDİZ ÖZKURT/ÖZEL HABER