İki dünyanın kucaklaştığı bir hikayenin başlangıcı, Anadolu'nun kudretli Sultanı II. Kılıçarslan'ın on bir oğlundan en genç olanı, Giyaseddin Keyhüsrev'in öyküsüdür.
1186'da, Anadolu Selçuklu Sultanı II. Kılıçarslan, krallığı oğulları arasında paylaştırdı. Melik sıfatıyla taç giyen Gıyaseddin Keyhüsrev'e, Borgulu ve Kütahya yörelerinin yönetimi emanet edildi. Bu genç melik, atalarının mirasıyla yükümlüydü; Anadolu'nun kudretini sürdürmek ve büyütmek…
BİZANS'IN KAPILARI
Meliklik döneminde, Türkmen kabileleri ve ağabeyleri Muhyiddin Mesud ve Kutbüddin Melikşah ile bir araya gelerek, Bizans İmparatorluğu'na karşı seferlere çıktı. Alman İmparatoru Friedrich Barbarossa komutasındaki Haçlı ordularına karşı kazandığı zaferler, Anadolu'nun sınırlarını genişletti.
Gıyaseddin Keyhüsrev, Menderes Nehri’ne kadar uzanan Bizans topraklarını fethederek, Anadolu'nun zenginliklerini kendi halkına kazandırdı. Anadolu, Türk milletinin iradesiyle şekillenirken, Gıyaseddin Keyhüsrev adını tarih sayfalarına altın harflerle yazdı.
ANTALYA'NIN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN SAVAŞ
Ancak kahramanlık öyküsü burada bitmiyordu. Antalya, Latinlerin İstanbul'u işgalinin ardından Aldo Brandini adlı bir İtalyan'ın eline geçmişti. Bu liman şehri, ticaretin kalbiydi ve kontrolü, zenginlik demekti. Gıyaseddin Keyhüsrev, Anadolu'nun ötesinde, Akdeniz'in dalgalarına hükmetmek istedi.
Antalya'nın hürriyeti için yola çıkan Gıyaseddin Keyhüsrev, Konya'dan batıya doğru sefere çıktı. 1207 yazında, Antalya'nın surları ardına giren ordusu, şehri 5 Mart 1207'de fethetti. Bu zafer, iktisadi ve ticari gelişim için dönüm noktasıydı.
ALTIN ÇAĞ
Antalya'nın fethi, sadece askeri bir zafer değildi. Gıyaseddin Keyhüsrev, Venediklilerle Selçuklular arasında Antalya'nın ticaretini düzenleyen ilk antlaşmayı yaptı. Liman, Akdeniz'in incisi haline geldi ve Selçuklular, deniz kuvvetleri için stratejik bir üs oluşturdu.
GIYASEDDİN KEYHÜSREV'İN İNSANLIK HİZMETİ
Gıyaseddin Keyhüsrev, yalnızca bir savaş lideri değil, Anadolu'nun gelişimi için çaba sarf eden bir önderdi. Kız kardeşi adına Kayseri'de yaptırdığı Gevher Nesibe Dârüşşifâsı ve Tıp Medresesi, Anadolu'nun en eski hastanesi ve dünyanın ilk tıp fakültelerindendi. Bu eser, bilgi ve sağlık alanında Anadolu'nun ne denli ileri bir medeniyet olduğunu gösteriyordu.
GIYASEDDİN KEYHÜSREV'İN ANITI: ANTALYA'DA BİR HEYKEL
Türkmenistanlı heykeltıraş Meret Öwezov tarafından 2003 yılında Antalya'da yapılan Gıyaseddin Keyhüsrev heykeli, Yavuz Özcan Parkı'nda hala tarihle baş başa kalmış bir şehrin kalbinde yükseliyor. Bu anıt, geçmişin büyük liderini selamlarken, Antalya'nın altın çağına bir kapı aralamaktadır.
Gıyaseddin Keyhüsrev'in hikayesi, bir fetih öyküsü olmanın yanında Anadolu'nun kültürel, ekonomik ve tıbbi gelişimine olan katkısıyla da doludur. Bu destan, tarih sayfalarında hak ettiği yere, bir kahramanın ve liderin hikayesi olarak yazılmıştır. Haber/Erendiz ÖZKURT