GÜNDEM

Orman yangını, atom bombası gibi

Yangın ekolojisi uzmanı Prof. Dr. Tuncay Neyişçi, "Her geçen 5 saat ya da yanan 400 hektar orman için 1945'te Hiroşima'ya atılan atom bombasına eş değer enerji açığa çıkar. Yangını söndürmek için çalışan herkese Allah kolaylık versin. Bu kadar büyük bir enerjiyle uğraşabilmek kolay değil" dedi

Aslı DURAN/ANTALYA, (DHA)-

Antalya'nın Kemer ilçesi Değirmendere Mahallesi'nde Kemer- Antalya kara yolu kenarındaki ormanda 4 gün önce başlayan yangını söndürmek için ekipler, karadan ve havadan çalışma yürütüyor. Emekli öğretim üyesi, yangın ekolojisi uzmanı ve çevre bilimci Prof. Dr. Tuncay Neyişçi, Kemer'de halen devam eden yangına ilişkin konuştu. Antalya ile Kemer'in tek bağlantı yolunun orman içerisinden olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Neyişçi, yangının daha da büyümesi halinde bölgeden tahliye işlemlerinin yapılması için çağrıda bulundu. Prof. Dr. Neyişçi, "Eğer rüzgar yön değiştirir poyraz eserse, yangının ilerlemesi durumunda Antalya ile ulaşım kesilebilir. Bu nedenle o bölgede tahliye konusu önemli. Kemer'de tek bir ana yol var. Özellikle Phaselis'e kadar ormanlık alan içerisinden gidiliyor. Yolun her iki tarafı ormanla kaplı. Bu ormanların her iki tarafının yanmaya başlaması nedeniyle kara ulaşım yolu kesilebilir. Otellerin uzun süre duman altında kalması durumunda oraların tahliye edilmesi gerekir. Yol kapanması durumunda denizden tahliyenin yapılması için gerekli hazırlıkların tamamlanması önemli" dedi.

'KENDİ KENDİNİ YÖNETEN YANGIN'

Karşı ateş tekniğinin, aktif yangınlarla mücadelede kullanılan kontrollü yangın yöntemi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Neyişçi, "Her geçen 5 saat ya da yanan 400 hektar orman için 1945'te Hiroşima'ya atılan atom bombasına eş değer enerji açığa çıkar. Onun için yangınlarla mücadele etmenin çok zor olduğunu biliyoruz. Yangını söndürmek için çalışan herkese Allah kolaylık versin. Bu kadar büyük bir enerjiyle uğraşabilmek kolay değil. Bir yangın eğer bu kadar büyük enerji açığa çıkarır hale gelmişse, buna kendi kendini yöneten yangınlar diyoruz. Bu yangınları helikopterlerle uçaklarla 2 ton ya da 40 ton su atarak söndürmek mümkün değil. 2 sene önce Manavgat'ta çıkan yangında da 20 helikopter, şu kadar uçak 13 gün boyunca alanı suyla bombaladı. Yine rüzgar yön değiştirince alevlendi. Kara ekiplerimizin çok yeterli olması lazım" diye konuştu.

Kemer yangınında şanslı bir durum olduğunu aktaran Prof. Dr. Neyişçi, "Topografyaya baktığınızda, yangının yayılma yönünden baktığınızda burası karşı ateşle söndürülebilmeye en uygun yangınlardan biri. Teknik eleman bunun kaçmasına izin vermez. Karşı ateş, emniyet şeridi alarak güvenlik altında yangının ulaşmasının zaman alabileceği bir noktadan başlayarak yanabilecek yanıcıları kontrol altında yakarak yangının oraya ulaştığında yanacak bir şey kalmadığında yangının sönmesi demek. Bu son derece ucuz, son derecede başarılı bir uygulamadır. Helikopterler başta karşı ateşi başlatacağınız yerde yangının başka yerlere kaçmamasını sağlamak için destek amacıyla kullanılabilir" dedi.

'ŞANSLIYIZ KUZEY RÜZGARI ÇIKMADI'

Prof. Dr. Neyişçi, "Şanslı olduğumuz bir durum ise rüzgar yönü. O bölgede rüzgar ya kuzeye ya da batıya doğru ilerliyor. Eğer burada büyük yangınların çıktığı bir poyraz söz konusu olmuş olsaydı; yangının büyüklüğü ne olursa olsun sadece çıkan duman denize doğru geleceği için oraya ulaşımı sağlayan tek kara yolu, önce duman tarafından kullanılamaz hale getirilecekti. Yolun arkasındaki deniz kıyısındaki oteller dumandan tahliye edilmek zorunda kalacaktı. Çünkü duman ateşin kendisinden çok daha önce orada insanları rahatsız eder, hatta hayatlarını alır. Yangın her şey bittikten sonra gelir, son darbeyi vurur. O nedenle şanslıyız, kuzey rüzgarı çıkmadı. Yoksa çok büyük bir facia yaşanabilirdi" diye konuştu.

'OTELLERDE ÇOK FAZLA YANICI MADDE VE BOYA KULLANILIYOR'

Ormana yakın alanda yapılan otellerin ya da tatil köylerinin orman yangınlarına karşı yeteri kadar tedbir almadığını belirten Prof. Dr. Neyişçi, "Bunu Marmaris yangınında gördük. Onun için hiç gecikmeden özellikle orman içi ve bitişiğindeki alanlarda tahliye planlarının mutlaka yapılması ve her sene tatbikatların yapılması gerekir" dedi.

Prof. Dr. Neyişçi, sözlerine şöyle devam etti:

"Bir başka önemli nokta ise orman içi ve bitişiğindeki oteller, ikinci konutlar hatta elektrik santrallerimiz dahil hiçbirisi orman yangınlarına karşı güvenli hale getirilmemiştir. Özellikle turistik tesislerde kullanılan o kadar yanıcı malzeme var ki. Otelden çıkacak bir yangının ormana sıçraması ya da ormandan gelecek bir yangının otelleri dinamit gibi anında yakması söz konusu. Çünkü çok sayıda ahşap, boya gibi kolay yanıcı maddeler kullanılıyor. Burada havuzu nereye yapacağınız önemli. Gerektiğinde su kaynağı olarak kullanabilirsiniz. Binanızı korumak için yangın pompaları olması gerekiyor fakat bu konuda eğitim yapmadıklarını ve pompaları olmadığını tahmin ediyorum. Park yerleriniz nerede olacak, pencereleriniz nereye yapılacak. İşte bütün bunların hepsi yangına göre planlanmalı ve kullanılacak malzeme yangın standartlarına dayanıklı malzemeler olmalıdır."