Aydın, iklimi sayesinde her dönemde insanlar tarafından iskan edildi ve sayısız kültüre ev sahipliği yaptı. Tarihin derinliklerinde, Beşparmak Dağları’ndaki gizemli kaya resimleri, geçmişin izlerini taşıyordu. Arkeolog Peschlow, bu resimlerin günümüzden on bin yıl geriye gittiğini keşfettiğinde, Aydın tarihi bir hazine gibi açığa çıktı. Aydın'da prehistorik devirlere ait birçok höyük ve yerleşim yeri bulundu. En dikkat çekeni, bugün Belediye sınırları içinde kalan Deştepe, diğer adıyla Dedekuyusu höyüğü oldu. Burada bulunan seramikler, insanların bu topraklarda M.Ö. 4500'lerde bile yaşam sürdüğünü gösterdi. Aydın, Hitit dönemine ait kaynaklarda da anılıyor. Batıda ‘Seha’ adındaki ırmak ve suladığı vadinin, hiç şüphesiz ki Büyük Menderes olduğu düşünülüyor.
Zamanla Trakyalı ve Argoslu kavimler, M.Ö. 8’inci ve 7’nci yüzyıllarda bu bereketli topraklara göç etti. Nysa ve Magnesia gibi kentler, bu kavimler tarafından kuruldu. M.Ö. 400’de Spartalılar, bu bölgeyi Perslerden almak için mücadele etti ama başarılı olamadı. M.Ö. 344’te Büyük İskender, kenti Persler’in elinden aldı. Helenistik dönemde Aydın birçok kez el değiştirdi. M.Ö. 129’da Roma İmparatorluğu’nun Asya eyaletine bağlandığında Aydın, artık bir kültürel merkez haline gelmişti ama tarihin dalgaları hiç durmadı, M.Ö. 88'de Pontusluların yönetimi altına girdi. M.Ö. 84’te tekrar Roma’ya bağlandığında, kent büyük bir depremle sarsıldı. İmparator Augustus, bu yıkımı onararak şehri yeniden inşa ettirdi ve ismini Caesarea olarak değiştirdi. İlerleyen zamanlarda Aydın, önemli antik kentlerin yanı başında parlayan bir yıldız oldu. 12. yüzyılda Türkler bu topraklara ayak bastı. 1282’de Menteşe Bey, Aydın’ı fethetti. Türkler, Aydın’ın o dönemdeki yerleşim alanı olan Tralleis kentine yerleşmedi ve kentin güneyindeki Nekropol üzerine yeni bir şehir kurmayı tercih etti. Menteşe Bey bu yeni şehre Güzelhisar adını verdi.
Güzelhisar daha sonra Aydınoğulları Beyliği hakimiyetine girdi. 1426’da II. Murat tarafından Osmanlı topraklarına katılan kent Anadolu eyaletine bağlı bir sancak oldu. O dönemde bölgede Güzelhisar adıyla bilinen birden çok kent olduğu için ‘Aydın Güzelhisarı’ ya da ‘Güzelhisar Aydın’ isimleri kullanıldı ancak zaman içinde yalnızca Aydın olarak kaldı. Aydınlılar, geçmişlerine olan bağlılıklarını yaşatmak için ‘Güzelhisar’ adını bir mahallenin ismine taşıdı. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Aydın, 1919 yılında Yunanlılar tarafından işgal edildi. 7 Eylül 1922’de işgalden kurtarılan şehir, Cumhuriyet’in ilanından sonra il statüsü kazandı. Böylece, tarihin derinliklerinden günümüze kadar uzanan bu hikaye Aydın'ın kültürel ve tarihi zenginliğini gözler önüne seriyor.
PEKİ, AYDIN İSMİ NEREDEN GELİYOR?
İlk olarak Tralleis ve Güzelhisar olarak anılan bu şehir, 14. yüzyılda Anadolu Beylikleri döneminde Aydınoğulları beyliğinin kurulmasıyla birlikte Aydın adını aldı ve günümüze kadar bu ismi korumaya devam etti. Antik çağların bilgesi Herodot, bu toprakları anlatırken “Bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzünün altı ve en güzel iklimin bulunduğu yer” demişti. Onun sözleri, Aydın’ın büyüsünü ve güzelliğini özetliyor. Bir başka yüzyılın seyyahı Evliya Çelebi ise Aydın ile ilgili “Dağlarından yağ, ovalarından bal akar” diyerek bu toprakların cömertliğini ve zenginliğini dile getirdi. Her iki söz, Aydın’ın doğasının ne denli özel olduğunu vurguluyor.