HAZİNE Maliye Bakanlığı’nın açıklamasına göre en düşük emekli maaşı 12.500 TL olarak belirlendi. Konuya ilişkin muhalefet cephesinden de tepkiler gecikmedi. Katıldığı bir televizyon programında açıklanan rakam üzerine konuşan İYİ Parti Genel Sekreteri ve Antalya Milletvekili Uğur Poyraz, “İktidar her seferinde gözleri kör, kulakları tıkalı bir şekilde bu süreci sektirmeye çalışıyor” dedi.

BUNLAR İKTİDARA DÖNÜK ÇIĞLIKLARIMIZ

Verdikleri örneklerle vatandaşın durumunu iktidara açıklamak istediklerini söyleyen Poyraz, “Ben tabi bir ekonomist değilim. Benim branşım hukuk ve devlet teorisi. Dolayısıyla akademik kariyerimde anayasa hukuku olduğu için partimdeki katkı sağladığım alan aslında hukuk alanı anayasa ve devlet teorisi ile ilgili ama aynı zamanda bu ülkenin yurttaşıyım. Maalesef bugün Sayın Erdoğan'ın bir açıklaması var. ‘Sokağa, çarşıya, pazara kulak tıkayan bir hükümet olmadık, bugün de değiliz’ şeklinde bir açıklama. Dün, daha önceki günlerde geçtiğimiz senelerde defaatle dile getirdiğimiz bir tamlamamız var; 'Biz AK Parti ile aynı ülkede yaşıyoruz ancak aynı ülkeyi yaşamıyoruz’. Benim de genel başkanımız Sayın Dervişoğlu’nun da sık sık vermiş olduğumuz örnekler var. Kıyma, çeyrek altın, ekmek, yumurta, simit gibi ürünlerin fiyatları üzerinden hesap örnekleri veriyoruz. Bu hesaplamalarımız vatandaşa, emekliye, asgari ücretliye dönük değil. Bunlar aslında iktidara dönük çığlıklarımız. Yani milletin sesi olma amacı ve kararlılığıyla ortaya koyduğumuz onların dertlerini en azından bu hesaplama modülleri ile iktidara duyurmakla alakalı. Ancak iktidar her seferinde gözleri kör, kulakları tıkalı bir şekilde bu süreci sektirmeye çalışıyor. Emekli maaşıyla ya da asgari ücretle kaç tane yumurta alabildiğini kuruşu kuruşuna zaten asgari ücretli ve emekli biliyor” dedi.

MAAŞ DEĞİL HARÇLIK

Gelinen noktada emekli aylığının neredeyse harçlık maiyetinde olduğunu belirten Poyraz, “Şimdi emekliliğin ne olduğunu doğru bir şekilde tanımlamamız gerekiyor. Bir kişi çalışırken belli bir rakam sosyal güvenlik olarak kesintiye uğruyor ve devlete aktarılıyor. Bu bir sözleşme aslında, bu bir akit. Bu akidin karşılığında da diyor ki ben çalışırken benim maaşımdan kestiğinde sen devletimizi, milletimizi fonla, ben emekli olduktan sonra da beni muhannete muhtaç etme. Emekliliğin tanımı bu. Bu insanlar çalıştılar. Ama erken ama zamanında emekli oldular. Bu noktadan sonra görev devletin görevi. Yani bu insanları muhtaç etmemek. Ancak günümüzde buna maaş demek mümkün değil. Buna anca sosyal yardım ya da harçlık diyebiliriz” şeklinde konuştu.

DEPREM VERGİLERİ NEREDE?

AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler’in depremin bütçeye etkisi ile ilgili sözlerine de tepki gösteren Uğur Poyraz, “Şimdi orada depremden bahsediyorlar. Topluma demeç veren, kamuoyuna açıklama yapan siyasetçilerin bir arazı oluşmaya başladı. 99 yılında konulan deprem vergisini hatırlıyor muyuz? 17 Ağustos depreminden sonra yürürlüğe girdi. Hala da kaldırılmadı, hala da yürürlükte. Bu deprem vergisinin amacı ne? Bir gün memlekette deprem olursa bu deprem fonunda biriken parayla ülkenin yaralarını sarmak. Peki, 6 Şubat depremine geldiğimizde deprem fonunda ne vardı? Koskoca bir hiç. Peki deprem fonundaki bu para ne olmuştu? Şu anki Sayın Maliye Bakanı Bu deprem fonundaki paraya ilişkin Daha önceki Maliye Bakanlığı döneminde bir açıklama yapıyor, bu otoyollar, duble yollar neyle yapıldı zannediyorsunuz minvalinde. 99 yılından itibaren toplanan vergileri Otoyola ve diğer alanlara harcamışlar. Bu Maliye Bakanı'nın ifadesi. O zaman siz bize bugün ne emeklilerle ilgili ne asgari ücretle ilgili ne de herhangi bir alanda kalkıp depremi bahane edemezsiniz. Bu haltı siz yediniz. Bunu temizlemek mecburiyetinde olan da sizsiniz. Bununla ilgili fonu korumakla görevli olmanıza rağmen bunu çarçur edip bu plansızlığınızı ve programsızlığınızı gayet kendinden emin bir şekilde utanmadan ifade ediyorsunuz” dedi.

BİR ÜLKENİN İTİBARI KARNIDIR

Apartman ekonomisi yürütür gibi ülke ekonomisi yürütüldüğünü ifade eden Poyraz sözlerini, “Emekli maaşının 12.500 TL, asgari ücretin 17.002 TL olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Bir ülkenin itibarı karnıdır. Karnının doyduğu kadardır itibarı. Yani bundan asırlar önce Taş devrinde iki tane temel ihtiyaç vardı biri barınma biri beslenme. Yıl 2024 Türkiye'deki temel ihtiyaçlarımız barınma ve beslenme. Yani akademisyenlerin akademik derinlik diye bir ihtiyacı kalmadı, gençlerin ülkede huzur, mutluluk, eğlence gibi tanımlamaları kalmadı. Bu ülkenin çocuklarının daha 6-7-8 yaşındayken Ailesinden televizyonda gördüğünü talep ettiğinde aldığı cevap aynı; ‘Alamayız’. Geçen daha 2-3 hafta önce bayramdan çıktık. Kurban bayramında insanlar dini vecibelerini yerine getiremediler. Bakın ben ekonomist değilim. Böyle iddialı cümleler ya da ekonomiye ilişkin terimleri kullanmaktan imtina ediyorum. Ancak ben Sayın Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bakan olarak ilan edildiği zaman ekonominin terimlerine, ekonominin kendi içindeki derinliklerine uygun bir yönetim anlayışı uygulayacağını düşünen çoğunluktan biriyim. Ancak geldiğimiz noktada bizim apartmanın yöneticisi Kemal abi ile Mehmet Bey'in ekonomi yönetimi aynı. Yani doğal gaza zam gelince, Kemal abi de dönüyor diyor ki aidatlara zam geldi” şeklinde noktaladı.

Muhabir: YUSUF ÖZTÜRK/HABER