“Babil” kelimesinin, bana ilk anımsattığı Dünyanın Yedi Harikası'ndan biri olan “Babil'in Asma Bahçeleri”dir. Bir de Tevrat' ta anlatılan ve İslam tarihçilerinin de anlattığı Babil Kulesi... Tevrat’ta yazan efsaneye göre, bütün insanlar aynı dili konuşurken, Tanrı’ya ulaşmak için inşa ettikleri Babil Kulesi’nde dua ederler ve insanların dua ederken, sözlerindeki kibirlerine kızan Tanrı, insanların dillerini karıştırarak birbirlerini anlamalarını engeller. İslam tarihçilerinden el-Tâberi’ de, Babil’de inşa edilen bir kuleyi, Süleyman Peygamber’in yıktığını anlatır. Ve o tarihe kadar aynı dili konuşan insanların dili 72 çeşit olarak ayrılır.
Efsaneler, hikayeler ve inandığımız dinlerde anlatılanlar, hayatı yaşanabilir kılan güzel detaylardır her zaman. Bugün, Babil ile ilgili okuduklarımı hatırlatan ise; bu yazımda gördüğünüz kapak tasarımı ile çok hoşuma giden bir kitap: 1998 yılında, Dost Kitabevi tarafından basılan, “Babil Kitaplığı” dizisinden bir eser, Jack London'ın yazdığı “Midas'ın Müritleri”. Jorge Luis Borges tarafından seçilip derlenen hikayelerle hazırlanan “Babil Kitaplığı” serisini ilk Dost Kitabevi yayımlamıştı. 22 eser şeklinde yayımlanan bu dizi, o dönem çevrilmeyen ve yeni çevrilecek olanlarla birlikte 30 eser olarak Kırmızı Kedi Yayınları tarafından, 2016 yılı Şubat ayında yeniden yayımlanmaya başladı.
Baskıları tükenen bu kitapların yeniden, okuyucularla buluşması çok güzel ve diğer öyküleri benim gibi merak edenler için de heyecan verici. Arjantinli öykü, deneme yazarı, şair ve çevirmen Jorge Luis Borges’in tüm dünya yazarlarından seçtiği bu hikayeler, gerçeküstü edebiyatın en iyi örneklerinden. Kırmızı Kedi Yayınları, 2017 yılı sonunda 30 kitaplık “Babil Kitaplığı” serisini, Borges'in daha önce Türkçe’de hiç yayımlanmamış, "Rüyalar Kitabı" isimli bir eserinin yayımlanmasıyla tamamlayacak.
Fahri Öz çevirisiyle yayımlanan Jack London’ın eseri, “Midas'ın Müritleri”ni okuduğumda, Borges tarafından derlenen bu hikayeler, zihnimi ve hayal dünyamı o an derinden sarsmıştı. Bu nedenle, yeniden okumak istediğim kitaplarımdandır.
Tanıtım Bülteninden: Jack London’ın dünyasında birbirine karşıt iki öğreti buluşmuş ve kaynaşmıştır: Yaşam mücadelesinde en güçlü olanın ayakta kalacağını savunan Darwin’in öğretisi ve sonsuz insan sevgisi. Jack London tensel ve tinsel yaşamı son damlasına kadar tüketerek kırk yaşında öldü. Bu yaşamlardan hiçbiri ona tam anlamıyla doygunluk sağlamadı ve ölümde hiç’in karanlık görkemini aradı. Bu kitap için yazarın yeteneğini ve yapıtlarındaki çeşitliliği kanıtlayan beş öykü seçtik. Okuyucu, Mapuhi’nin Evi’nin ancak sonlarına doğru gerçek kahramanın kim olduğunu fark eder. Hayatın Kanunu herkes tarafından doğallıkla ve saflıkla kabul edilen acımasız bir kaderi ortaya koyar. Yüz Karası işkence tehdidine maruz kalmış bir adamın korkunç bir oyun sonucunda kurtuluşunu anlatır. Midas’ın Müritleri anarşistlerden oluşan bir örgütün acımasız işleyişinin ayrıntılarını verir. Gölge ve Parıltı, görünmez olabilme gibi yazın sanatının eski motiflerinden birine yenilik ve zenginlik kazandırır. Jorge Luis Borges