Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, İSO’nun olağan meclis toplantısına katıldı. Şimşek, küresel ekonomi, Türkiye’de uygulamaya konan yeni ekonomi programı ve beklentilere ilişkin sunum yaptı.
Küresel büyümenin yavaş seyrettiğini belirten Mehmet Şimşek, Dünya Bankası tahminlerine göre küresel büyümenin bu sene yüzde 2,6, IMF’ye göre yüzde 3,1 civarında olacağını belirtti. Şimşek, “İçinde büyük finansal kriz ve pandeminin olduğu 2002-2020 yılı dönem ortalaması yüzde 3,6. Küresel büyümenin yavaş seyrettiği bir dönemdeyiz. Büyüme zayıf fakat 2024’te bir miktar yükselecek. Bu sene yüzde 1 yakın bir büyüme söz konusu olacak. Küresel ticarette canlanma başlaması öngörülüyor. Yüzde 2-3 arası bir büyüme değerli olacak” dedi.
Dezenflasyonun dünyada devam ettiğini aktaran Şimşek, "Küresel olarak enflasyonun yüzde 8,1’e düşmesi öngörülüyor. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında klasik fark var. Bizim için önemli olan gelişmiş ülkelerdeki enflasyon trendidir. Burada enflasyonun yüzde 2.6’ya düşmesi öngörülüyor bu da finansal koşullarda iyileşmeyi içeriyor” dedi.
Fed ve ECB için faiz indirim beklentileri
Küresel enflasyonun iniyor olmasıyla 2024 ve 2025’te Fed ve Avrupa Merkez Bankası’nın faiz indirimi yapacağı beklentisini arttığını ifade den Şimşek, “2024 yılında Fed için 140 baz puan, Avrupa Merkez Bankası için 130 baz puan faiz indirimi bekleniyor” diye belirtti.
Küresel ticarette korumacı politikaların yoğunlaştığını anlatan Şimşek, “Artık korumacılık yeni normale döndü. Dost ülkelerden tedarik önemli bir trende dönüşmüş durumda. Jeopolitik olarak uzak olan ülkelerden tedarik azalıyor. Yakın ülkelerden tedarik güçlü bir şekilde artıyor. Türkiye’nin bu konularda avantajları var” şeklinde konuştu.
"Kalıcı ve yüksek büyümenin tek koşulu; fiyat istikrarıdır"
Orta Vadeli Programla ilgili değerlendirmede bulunan Şimşek, “Programı oluştururken hedeflerimizi belirledik. Biz tekerleği yeniden keşfetmeyeceğiz. Kurala dayalı olacak ve şeffaf olacak. Bu programın temel hedefleri var. Ana hedef fiyat istikrarıdır. Fiyat istikrarının olmadığı bir yerde öngörülebilirlikten bahsedemezsiniz. Bunu sağlayamazsanız arzuladığınız tarzda nitelikli sürdürülebilir ve rekabetçi bir sanayi asla olmaz, sadece geçici ve dönemsel kazanımlar olur. Kalıcı ve yüksek büyümenin tek koşulu; fiyat istikrarıdır. Enflasyonun kalıcı bir şekilde düşük tek haneye indirilmesini başardığında Türkiye, hiçbir müdahale gerektirmeden çözülmüş olacak. Makul maliyetler nitelik değiştirmenize sürdürülebilir bir çerçevede yolunuza devam etmenize zemin hazırlayacak ekosistem oluşmuş olacak” dedi.
“Tüketerek büyümeyi sürdürmek mümkün değil”
Sadece içeride dış kaynakla tüketerek büyümenin mümkün olmadığını belirten Şimşek, “Sürdürülebilir bir cari açık hedefliyoruz, dış borcun milli gelire oranını artırmayacak bir düzeyde tutmak önemli. Büyümede bir dengelenme ihtiyacı var. Sadece içeride ve dış kaynakla tüketerek büyümeyi sürdürmek mümkün değildir. Yapısal reformlar bu programın olmazsa olmazıdır. Programımızın temel çerçevesi budur” diye konuştu.
“Tekerleği yeniden keşfetmeyeceğiz”
“Daha adil gelir dağılımı açısından da fiyat istikrarı olmazsa olmazdır” diyen Şimşek, “Dezenflasyon programının çerçevesi basittir. Tekerleği yeniden keşfetme çabası yoktur. Uluslararası normlar nasılsa odur. Fed ve AB enflasyonu nasıl indirdiyse biz de öyle yapıyoruz. Enflasyonun yerçekim gücüne karşı mücadele edeceğine inanmıyorum, düşecektirç Bu program sabırla ve kararlılıkla uygulanacaktır. Siyasi sahipliği olan bir programdır, geçici bir heves değildir. Önümüzdeki dönemde dezenflasyonu sınırlamaya devam edeceğiz. (Aralık ayındaki harcama), harcamalar peyderpey oluyor biz o kaynağı ilgili kuruluşa aktarmaya devam ettik. Biz o kaynağı geri almadık. Dolayısıyla deprem hariç geçen sene bütçe açığı yüzde 1,7’dir. Deprem geçici bir şoktur bizimle beraber bir süreliğine harcamaları yapacağız. Ama kalıcı değildir. Maliye politikası ayağında bir kaygıya gerek yoktur” ifadelerini kullandı.
Mehmet Şimşek, Türkiye’nin geçici bir deprem şokuyla karşı karşıya kaldığını, bunun getirdiği borç yüküne katlanabileceğini söyleyerek "Türkiye’nin bütün borçluluğunun milli gelire oranı bize benzer ülkelerdekinin yarısının altındadır" dedi.
Cari açık konusuna değinen Şimşek, "Makro finansal istikrarın önemli bir bileşimi dünyayla olan dengemizin sürdürülebilir bir patikada olması gerekir. Dış borcun sürdürülebilir bir düzeyde şekilde olması lazım. Türkiye’nin kırılganlığı azaltmak için rezerv biriktirmesini önceliklendirdiğini belirten Şimşek, “Sıkı para ve maliye politikası, altın ithalatının normalleşmesi, enerjide dışa bağımlılığının azaltılması, sanayide dönüşümün artırılmasıyla bunu sağlayacağız. Buna ilişkin programlar var, ilave çalışmalar da yapılacak. İdeal olarak cari açığı milli gelirin yüzde 2,5 ve altına çekeceğiz” ifadelerini kullandı.
“Yatırım ortamının iyileştirilmesinde hukuk devleti olmak kritik öneme sahiptir”
Türkiye’nin temelde büyüme sorununun bulunmadığını belirten Şimşek, “Son 20 yılda yüzde 5,4 büyüme olmuştur. Çin hariç uzun soluklu makul düzeyde büyüyen nadir ülkelerdeniz. Kalıcı bir patikaya oturmayı hedefliyoruz. Yapısal reformlar; beşeri sermayenin güçlendirilmesi, nüfusu bir bütün olarak eğitimde kaliteden sanayi-üniversite işbirliğinden tutun ihtiyaç duyulan alanlardaki nitelikli insan kaynağına kadar tamamını beşeri sermayenin güçlendirmesi başlığında kapsıyoruz. Yatırımın ortamının iyileştirilmesi de önemli. Doğru uygulamalarla yapılır, keyfi değil. O nedenle hukuk devleti burada kritik öneme sahiptir” dedi.
“Aylık sonuçları almaya başladık”
Türkiye sorun yaşamadan yüksek büyüme patikasında devam edeceğini söyleyen Şimşek, “Programlar bir süreçtir. Aylık bazda sonuçları almaya başladık. İlk yıl geçiş dönemidir. Şu anda geçiş dönemindeyiz. Ülkenin risk primi düştü. Ortalama 600-700 aralığından 300 civarına indi. Getiri farkları azaldı. Kur oynaklığı azalıyor. TL’de opsiyonların ima ettiği kur oynaklığı şu anda nispeten istikrarlı ülkelere benzer şekilde gidiyor. KKM’den çıkışı hedefliyor. Dezenflasyonla mücadeleyi zorlaştırıyor, parasal aktarım mekanizmasını bozuyor, kamunun üzerinde bir yük, piyasaları bozmadan çıkacağız. Sabırla ve zamanla bundan çıkacağız. Ekonomide dengelenme başladı. Dış talebin negatif etkisi yavaşlıyor. Cari açık mayıs ayında ayında 60 milyar dolarla zirveye çıkmıştı. Önce 40 sonra 30 milyar dolara doğru inecek. Dış ticaret açığı aşağı yönlü trendle devam edecek. Enflasyon beklentilerinde iyileşme var. Ekim 2023’e göre enflasyon beklentilerinde 6 puanlık iyileşme var. Piyasalarda 12 ay sonrası enflasyon beklentisi yüzde 39. Hedefimize yakınsamaya başladı. Merkez Bankamızın brüt rezerv birikimi Mayısa göre ciddi bir düzeyde. Rezerv birikimi önemli hedeflerimizden bir tanesi. Not görünümünde iyileşme var. Not artışları peyderpey gelecek” şeklinde konuştu.
“Eximbank 50 milyar dolarlık destek verecek, yetmez”
Sanayide nihai hedefin nitelikli yatırım, istihdam, üretim ve en önemlisi daha çok ihracat olduğunu vurgulayan Şimşek, “Dolayısıyla ihracat bizim bu zincirde en temel önceliğimizdir. İhracat desteklerinin yetersiz olduğu husus gündeme geldi. Bu sene Eximbank 50 milyar dolarlık destek verecek, yetmez bizim bunu daha da artırmamız lazım. Reeskont kredileri 10’a katlandı. Gerekiyorsa daha da katlayacağız. Sanayi sektöründe bütçeden çok ciddi destekler veriyoruz. Ar-Ge, prim ve benzeri teşvikler 299 milyar lira olacak. Yatırım teşvikleri 530 milyar topladığınızda milli gelirin yüzde 2’si kadar sanayiye destek vereceğiz” ifadelerini kullandı.
İstihdama ve üretime bütçeden 2 trilyon lira destek verileceğini belirten Şimşek, “Milli gelirin yüzde 4,9’una denk geliyor. Biz üreticinin yanındayız. Yüksek teknoloji yatırımlarını önceliklendireceğiz. Merkez Bankamız YTAK, ileride bütçede imkan oluşturup bütçenin içine alacağız. Belirlediğimiz alanlarda şeffaf bir şekilde dağıtacağız” diye konuştu.
“Türkiye yapay zekaya hazırlık noktasında gelişmiş ülkelere yakın durumda” diyen Şimşek, “Sanayimizin bu huşulara dikkat etmesi lazım. Yapay zekaya hazırlık endeksinde Türkiye gelişmekte olan ülkelerden daha iyi durumda. Gelişmiş ülkelere yakınız. Uluslararası çalışmalara göre yeşil ürünlerde rekabet potansiyelimiz çok yüksek. En rekabetçi gelişmekte olan ülkelerdeniz. Ekiplerinizle çalışmalara bakacaksınız” ifadelerini kullandı.
OSB’leri demiryoluyla limanlara bağlanması
Şimşek, “Demiryoluna önümüzdeki 30 yılda 70-80 milyar dolar yatırım yapacağız. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığından ‘OSB’leri demir yoluyla limana bağlayalım’ talebinde bulundum. Konteynerleri trene yükleyip limana göndereceksiniz. Türkiye’nin fiziki altyapısı güçlü. Bu dönüşümü sağlayamazsak Afrika dönemi geliyor. O ülkeler rekabete soyunacak. Dönüşüm için her türlü desteğe hazırız” şeklinde konuştu.
Şimşek son olarak "Bazı sektörlerde sıkıntılar her zaman olur önemli olan kalıcı çözümler peşinde koşmaktır. Geçici çözümler pansuman çözümlerden sonuç alınamıyor. Size tamamen köklü bir şekilde dönüşüm nasıl olur makro finansman istikrar nasıl kalıcı hale getirilir bu hususları konuşma fırsatı bulduk" ifadelerini kullandı.İHA