Eceliyle ölen 12 Eylül askeri darbesinin lideri Kenan Evren'le tek ortak noktamız (!)onun da padişah Vahdettin'i vatan hainibilmesiydi!1984 yılında, İzmir'de Fahrettin Altay Meydanı'ndaki kışlada asker tarafından sorguya çekilen bendenizin de imzası olan 1260 sanıklı Aydınlar Dilekçesi davası sürerken Devlet Başkanı ve Orgeneral sıfatıyla Kenan Evren Manisa Akhisar'da tütün piyasasını açıyordu! Ben de o alandayım, sanık gazeteci! Halka bizi şöyle şikayet ediyordu:
'Biz çok aydınlar gördük, vatan hainliği yaptılar. Bazı şairler vardı, yurt dışına kaçtılar. Ne yapayım ben öyle aydını? Bu millete hükmetmek için aydın olmak gerekmez ki. Son padişah Vahdettin de aydındı. Ama memleketi düşmanlara teslim etti.'
1984 yılında Aziz Nesin öncülüğünde bir grup aydın, kendi aralarında organize ettikleri çeşitli toplantılar sonucunda 'Türkiye'de Demokratik Düzene İlişkin Gözlem ve İstekler' başlıklı bir dilekçe hazırlar. Turgut Özal Başbakan, Kenan Evren de Devlet Başkanı'dır. İmzaya açılan dilekçeyi 1260 kişi imzalar. İmzacılar arasında üniversite hocaları, sanatçılar, yazarlar, gazeteciler vardır. Dilekçede yazılan taleplerin cumhurbaşkanına iletilmesi için, imzacıları temsilen bazı aydınlar dilekçeyi cumhurbaşkanlığı kapısına bırakırlar!
Dilekçede şugözlem ve talepler yer almaktadır:
'Türkiye'nin yaşadığı yoğun terör eylemlerinden demokratik sistemin kendisi sorumlu tutulamaz.Devlet olmanın temel niteliği hukuk ilkelerine bağlı kalmaktır.Terörün varlığı, hiçbir zaman, devletin de aynı yöntemlere başvurmasının gerekçesi olamaz.İşkence bir insanlık suçudur. İşkencenin tamamen ortadan kaldırılması için gerekli önlemler alınmalıdır.Çoğunluk iradesini bahane ederek temel hakları yok etmek demokrasiyle bağdaşmaz. Özgür basın, demokratik düzeni bütünleyen temel ögelerden biridir ve baskı altına alınmamalıdır.'
Sıkıyönetim Komutanlığı dilekçeye anında yayın yasağı koyar. Hatta dilekçeden yabancı basına söz etmeye kalkışandönemin başbakanı Turgut Özal'ın bu konudaki sözlerine bile yayın yasağı gelir! Dediği dediktir Kenan Evren'in. 20 Mayıs 1984 günü Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından dilekçeciler hakkında 'yasadışı bildiri hazırlayıp dağıtmaktan' dolayı soruşturma başlatılır.
Öyle az buz değildir istenilen cezalar. 59 kişi hakkında dava açılır.18 Ağustos 1984 tarihinde ilk duruşması yapılan dava, 7 Şubat 1986'da tüm sanıkların aklanmasıyla sonuçlanır.
Dilekçede istenilen tek bir şey vardı; Barış
Ve barış isteyenler aklandı.
Oysa her savaş bir barışlabitiyor.
Savaşmadan barış olmaz mı?
Sorarım.