Barışa atılan O yumruk!

Önceki gün gece spor demeyeceğim, futbol tarihinin en karanlık gecesini yaşadık.

Bir futbol kulübü başkanının maç sonrasında sahaya uçarak inmesi ve maçın hakemini yumrukladıktan sonra, yerde yatan hakemi tekmelemesi ve bu tekmelemeye yanında beslediği kişilerin de katılması bir katliamdır.

O hakem o yumruk darbesi ile ölseydi! Ya da düştüğü yerde yüzüne yediği tekmeler onu sakat bıraksaydı!

Soyunma odasını basan başkanlar gördük, hakeme saldıran futbolcular gördük.

Bir kulüp başkanının gösterdiği bu cüret bardağı taşıran son damla olmuştur.

Maçların süresiz ertelenmesi bana göre kulüpleri ve taraftarları cezalandırmaktır.

Olayın suçluları bellidir verilecek cezalar da emsal olması bakımından ağır olmalıdır.

Bizim futbol geçmişimizde isimlerini futbollarıyla olduğu kadar insan yönleriyle de altın harflerle spor tarihine yazdıranlar vardır. Mesela, para, şöhret ve popülerliğin keyfini çıkaracağına, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilmelerine karşı direnen Taçsız Kral Metin Oktay’ımız var. Futbolcuların köle gibi alınıp satılmamaları için sendika kuran bir Metin Kurt’u nasıl unutabiliriz?

Sporda erdemlik, barış ve adalet isteyen yazıları ile gazeteci yazarlar rahmetli İslam Çupi, rahmetli Abdülkadir Yücelman ve 68 kuşağının liderlerinden uzun ömür dileyeceğim ustam gazeteci/yazar Okan Yüksel benim kahramanlarımdır.

Onlar yazıları ile futbolu güzelleştirmiştir.

Onlar futbolu geniş kitlelere sevdirmişlerdir.

Onlar, sporda barış, sevgi, kardeşlik demişlerdir.

Ya diğerleri;

Tarih, Portekiz diktatörü Salazar’ın, ülkesini tam 30 yıl 3F ile ( Futbol, Fado, Fiesta) yönettiğini,  Hitler’in de Berlin Olimpiyatlarını Faşist-Nazi propagandasının aracı olarak kullandığını yazar. Simon Kuper’in 1996 yılında Türkçe’ye çevrilmiş kitabının adıdır; “Futbol Asla Sadece Futbol Değildir!”

Uruguay’lı spor tarihçisi gazeteci yazar Eduardo Galeano futbolun “Kirli bir iş dünyası” olduğunu söyler. Arjantinli futbolcu Matias Jesus Almeyda’ya göre futbol “Sahte bir dünya”dır, futbolcular ise “Kendilerini satan köleler!”

O günlerde futbol baronlarının yoğun tepkisine Almeyda haklılığını şu sözlerle ifade etmiştir: ‘Ben sadece futbolcu Almeyda değilim. Bir insanım, bir babayım ve bir çiftçiyim. Futbolun içinde kaldığım her gün gerçek Almeyda’dan uzaklaşıp, kişiliğimi yitiriyorum”

Mesela, Brezilyalı doktor futbolcu Sokrates’in devrimci kişiliğini bir yana bırakabilir miyiz?

Bir yanda sporda barış, kardeşlik diyenler, diğer yanda barışa çomak sokanlar.

Türkiye ne zaman bu karanlıktan çıkacak?