ANTALYA Ekspres Gazetesi'nden Güven Güneş'in haberine göre, '24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı' dolayısıyla gazetecilerle bir araya gelen Konyaaltı Belediye Başkanı Semih Esen, Türkiye'nin basın özgürlüğü sıralamasında yaşanan vahim duruma dikkat çekti. Esen, Türkiye'nin 180 ülke arasında 168. sırada olduğunu belirterek ülkenin durumunu 'vahim ülkeler' kategorisine soktu.
Başkan Esen, konuşmasında basın özgürlüğünün önemine vurgu yaparak, “Gazetecilik faaliyetleri nedeniyle birçok gazetecinin zor koşullarla karşı karşıya kaldığını biliyoruz. Gazetecilik faaliyetleri nedeniyle 47 gazeteci cezaevinde, 97 gazeteci ise haberleri nedeniyle saldırıya uğradı ve bir o kadarı da tehdit ediliyor. Bir ülkede kamuya karşı sorumlu olan ve kamu yararına haber yapan gazetecilerin özgür ve vatandaşların sorunlarını rahatça aktarabilecekleri meslekler olması nedeniyle demokratik toplumların olmazsa olmazı özgür basındır. İfade özgürlüğünün korunması adına basın mensuplarının üstünde oluşturulan baskı ve tehditler ortadan kaldırılmalıdır. Ülkenin basın özgürlüğü sıralamasında gerileme yaşaması ve gazetecilere yönelik baskıların artması, demokratik değerlerin zayıflamasına sebep olmaktadır” dedi.
İKTİDAR MEYDANIN YÜZDE 95’İNİ KONTROL EDİYOR
İktidarın medyanın yüzde 95’ini kontrol ettiğini belirten Konyaaltı Belediye Başkanı Semih Esen, “İktidar bugün medyanın yüzde 95’inin kontrol altında tutmaktadır. Her baskı aynı zamanda karşısında başka tepkileri de doğurur. Vatandaşlar artık bu kanallara ve gazetelerin yüzüne dahi bakmıyor. Bende dahil olmak üzere milyonlarca insan sosyal medya platformlarından bağımsız ve tarafsızlığına güvendiği gazetecileri izliyor, dinliyor ve okuyor. İzlenme ve takip edilme sayılarına baktığımızda bağımsız tek bir gazetecinin dahi bu medya kanallarından kat ve kat daha fazla izlenip halk tarafından fazlasıyla ilgi gösterildiğini görüyoruz” şeklinde konuştu.
'BENİ HERKES ELEŞTİREBİLİR, ELEŞTİRMELİDİR DE'
Siyasetçilerin eleştirilere açık olması gerektiğini belirten Başkan Esen, “Ülkenin toplumsal ve kamu işlerini yürüten siyasetçilerin eleştirilere açık olması gerekiyor. Aynı zamanda toplum için iyi hizmet vermek ve gelişmeye katkı sunmak isteyen politikacıların eleştirilere katlanabilme yeteneğine de sahip olması bu anlamda önemlidir. Eleştirileri hoşgörüyle karşılamayan siyasetçilerin kamusal işlerde görev almaması gerektiğine inanıyorum. Eleştiri demokratik bir sürecin vazgeçilmez unsurlarının başında gelmektedir. Bu nedenle insanların fikir ve düşüncelerini ifade edebileceği bir ortamın sağlanması da demokratikleşme yolunda önemli taşlardan biridir. Eleştirilerin, politikacıları daha iyi hale getirmesine ve eksikliklerini giderme konusunda yardımcı olduğunu inanıyorum. Bir siyasetçinin eleştirilere açık olması, toplumun beklentilerine daha iyi yanıt verebilmesi anlamına gelmektedir. Siyasetçilerin kamu yararını gözetme sorumluluğunu olduğunu düşünürsek, eleştiriye kapalı politikacıların bu sorumluluğu yerine getirme konusunda zorluk yaşayabileceklerini açıktır. Bu nedenlerden dolayı beni de herkes eleştirebilir, eleştirmelidir de” diye konuştu.