Belki toparlayabiliriz...

Bu aralar toplum olarak 'Nezaketimizi nasıl kaybettik' sorusunun yanıtlarını arıyoruz.

Kronikleşen bu toplumsal hastalığın pençesinden kurtulmaya çalışıyor, küçük adımlarla daha nazik ve saygılı bir hayata geçmeye çabalıyoruz.

Yeni değil bu arayış. Yıllar önce yazdığım bir yazı sonrasıAgah Oktay Güner yolladığı mektubunda şöyle demişti; 'Sevgili dostum, herkes saygı ve sevgisini kaybetti diye bizimde onların seviyesine düşmemize gerek yok. Eğer biz ısrarla saygılı ve nazik duruşumuzu korursak inanın kazanan insanlık olacaktır.'

O yıllardaki siyasi tavrı, duruşu, kendine özgü sertliği ile hep karşısında durduğum ve sürekli muhalefet ettiğim Güner'in bu mektubu benim için milat olmuştu. Eğer Güner böyle bakıyorsa meseleye ben ondan daha hümanisttim!..

Zıvanadan çıktığımız zamanlar hala olmuyor mu, oluyor ama...

* * *

Bir günaydın, bir merhaba hayatımızda birçok şeyi değiştirir. Belki de tebessümle küçücük bir özür... Terkettiğimiz erdemler bunlar. Başımıza gelen her şeyi, takındığımız kaba bir tavırla gücümüze yettiğine ödetme adetindenbir önce vazgeçmeye, iyi bir tamirci olmaya çalışmalıyız.

Tabii ki hepimizi harekete geçiren, o havalimanında yaşananlar. Havayolu şirketleri tarafından kara listeye alınan teyze (!) silkelenmemizi sağladı. Bunun tedavi şekli yok ama başarabiliriz diye düşünüyorum.

28 Nisan Pazar... Limandaki Metro alışveriş merkezinin otoparkından çıkmaya çalışıyorum.Arkama yanaşmışPorche'nin sahibi aracını yerinden kımıldatmak yerine el kol hareketleriyle beni yönlendirmeye çalışıyor. Oysa biraz öne ya da geriye gitse ben rahat çıkacağım parktan. Onun derdi benim çıkacağım yere girmek biliyorum ama bizim aracın manevra kabiliyeti dar alanda bulunduğu yerden çıkmaya elverişli değil. Tüm uyarılarıma rağmen kıpırdatmadı aracını.

El frenini çektim indim. Aslında bagajdan levyeyi alıp camını, çerçevesini, aynasını, kaputunu dağıtmam gerekiyor. Ve bunu kesinlikle hakediyor!

Biraz sert bir şekilde 'Baba niye inatla duruyorsun. Ölür müsün aracı biraz geri alsan' dedim.

Adam sakin, daha mesafem olduğunu aslında buradan çıkabileceğimi söyledi.

'Ya iyi de ötüyor işte arkası senin arabana yaklaşıyorum diye. Vuracağım seni arabana yazık olacak benim için önemli değil.'

Beyefendinin cevabı enteresan;'Üzme kendini vurursan vurursun, canın sağolsun kardeş, altı üstü araba.'

Tamam altı arabada üstü Porche. Tabii vurduktan sonra neler yaşayacağımız bilmiyorduk. Ama hoşuma gitti vatandaşın nezaketi. Ulan dedim Porche'abinenler içinden de insan çıkabiliyormuş...Yani hoşgörülü.

Keşke dokundurup canını yaktığını görseydim ne yapacağını diye düşünmedim de değil...