Televizyonların açık oturumlarında öğretim üyesi bilim adamlarının, hatta rektör kimliği ile tartışmaya girenlerin söylemleri dikkatinizi çekiyordur. Bu öğretim üyelerinin herhangi bir ülke sorununu eleştiren muhalefetin fikirlerine, bilim, sosyoloji, akıl ve mantık çerçevesi içerisinde cevap vermek yerine, adeta birer iktidar partisi üyesi gibi karşı çıktıklarını da izliyorsunuzdur. Bu durum o kişilerin temsil ettikleri eğitim kurumları için de bir çelişki değil de nedir? İktidar partisinin savunuculuğuna, sözcülüğüne soyunan bilim adamlarının düştükleri durum gerçekten trajikomiktir! Ben bu gidişten ürküyorum, sizi bilemem!
Bir bilim adamının ilim-bilim gömleğini çıkarıp, hakim-savcı cüppesi giyerek, devam eden mahkemeler konusunda ahkam kesmesi, suçu ispatlanmamış kişileri mahkûm etmesi, hem yargıya müdahaledir, hem de bir insanlık suçudur. Bilim adamları bunu bilmiyor mu?
Demokratik ülkelerde hakim ve savcılar gibi bilim adamları da ne iktidar ne de muhalefetin yandaşı değildir, olamaz da. Zira insanlık bu iki kuruma saygısını ve güvenini kaybederse o ülkede işler çığırından çıkar.
Suçsuzdan suçlu yaratılan, yargılanan ve infaz edilenlerin çok olduğu geçmişte, daha sonradan suçsuz oldukları ortaya çıkan ve itibarları iade edilenleri çok gördük, duyduk.
Dönemin nizamını sorguladığı ve eleştirdiği için baldıran zehri içtirilerek öldürülen Sokrates'in yaklaşık 2500 yıl sonra, kurulan bir mahkeme ile yeniden yargılandığı ve suçsuzluğunun ilan edildiğini hatırlatayım.
'Bir şeyleri değiştirmek isteyen insan, önce kendisinden başlamalıdır' diyen Sokrates, vicdan ve izan yoksunu bir yargılamayla öldürülmüş bir filozoftur.
Kendisini yargılayanlar için Sokrates;'Haksızlığa uğramak, haksızlık yapmaktan iyi, haksızlık yapmak, haksızlığa uğramaktan daha acıdır' demiştir.
'Sorgulanmamış hayat yaşamaya değmez've 'Tek bildiğim, hiçbir şey bilmediğimdir' gibi erdemli sözler de Sokrates'e aittir.
Tarih ve politika bilimcisiFloransalı Makyavel'indir şu sözler:
'İnsanlar akıl bakımından üç çeşittirler.Kendiliğinden anlayanlar.Kendilerine açıklanan şeyleri anlayanlar.Ne kendiliklerinden, ne de başkalarının aracılığıyla açıklananları anlayanlar.'
İçinde bulunduğumuz, geçtiğimiz dönemdir bu: Anlayamama!
Peyami Safa, 'Kişinin isteği, şahsiyetini ortaya koyar' demiş.'Nasıl?' sorusuna şu veciz sözlerle yanıt vermiş:
'Ne istediğinizi söyleyin, ne olduğunuzu haber vereyim.
Bir darı tanesi mi istiyorsunuz? Siz bir serçesiniz.
Bir kuzu mu istiyorsunuz? Siz bir kurtsunuz.
Bir zafer mi istiyorsunuz? Siz bir kahramansınız.'
Barış ve sevgi dolu bir hafta dilerim...