Aziz Nesin öldü ama toplumsal hafızamızda, aklımızda, bilincimizde hep yaşayacak. Sadece Aziz Nesin değil, onunla ilintili, ilgili kavramlar da yaşayacak. Bunlardan biri, hatta en önemlisi, garip, tuhaf, komik, trajik, trajikomik uygulamalar, icraatlar için kullanılan “tam Aziz Nesin'lik” lafıdır. Konuyla ilgili yazılacak sayfalarca yazıyı özetler bu laf. Ters Köşe’de bugün böyle bir hikayeyi aktaracağız. Tam Aziz Nesin'lik bir hikaye…
DÜNYAYA AÇILAN TEK PENCERE
Isparta’nın da Aksu diye bir ilçesi var. Küçücük bir ilçe... O kadar küçük ki araçla içinden geçmeniz 5 dakika bile sürmüyor. İlçe emniyet amirliği, mahalle karakolu kadar… Belediye binası iki katlı… Alt katında otobüs yazıhaneleri var. İki tane de benzin istasyonu gördüm. Bütün ilçeye yetiyor demek ki bu istasyonlar. İşte bu küçük ilçenin gezilecek, görülecek tek bir yeri var: Zindan Mağarası… İş icabı yolunuz düşmüyorsa eş-dost ziyareti yoksa buralara gitmek için tek gerekçe bu mağara. 4 bin nüfuslu ilçenin dünyaya açılan tek penceresi burası.
TURİSTİK TEK YER KIŞIN KAPALI
Önünde antik bir kutsal alan da bulunan bu mağarayı ziyaret için hafta sonu Aksu’ya gittik. Daha önce de gittik buraya. Etkileyici bir mağara… Antalya’dan 2,5 saatte ulaşılıyor. Zindan Mağarası’na vardığımızda kötü bir sürprizle karşılaştık. Mağara kapalı. Yazın açık, kışın kapalıymış. Kışın ziyaretçi gelmez diye kapatıyormuş kaymakam. Yem istemez, su istemez, niye kapatırsın mağarayı? Gişesine koyduğun bir çalışan zaten var. Bizim gibi sağdan, soldan gelen tek tük ziyaretçi sayesinde maaşı da çıkar o çalışanın.
HERKES GÖSTERİYOR, BULAN YOK
Sorup soruşturmasak “Mağara artık kapanmış” diye konuşacaktık çevremizde. Tamam biz öğrendik sadece kışın kapalı olduğunu ama her gelen ziyaretçiye bu bilgi veriliyor mu? Hayır. Herhangi bir bilgilendirme filan da yok. İlçe tek varlığını, turistik tek değerini resmen katletmiş. Aslında turistik tek değer değil. Ziyarete açılmış, ona göre organize edilmiş tek mekan diyelim. Çünkü başka bir yer daha var. Aksuluların büyük bir kısmı yerini biliyor ama dışarıdan gelen birilerinin bulması mümkün değil. Herkes tarif ediyor, fakat gidip de bulan hiç yok.
İLÇE MERKEZİNDE YILKI ATLARI
Timbriada antik kentinden bahsediyorum. Muhtemelen ilk kez duymuşsunuzdur. İlçe merkezinin üstünde, 3-5 dakikalık bir yolda… Zindan Mağarası’nın önündeki açık hava tapınağı bu antik kente aitti. Açık hava tapınağını görünce Timbriada denilen yeri de merak ediyorsunuz. Birkaç yıldır kazı da yapılıyormuş bu kentte. “Benzin istasyonunun yanından girin, şu görünen tepenin eteğinde” diye tarif ediyor sorduğunuz herkes. Toprak yol, her yer çal çamur, yılkı atları otluyor etrafta… Pastoral bir manzara… Bir tane bile tabela, yön levhası yok. Navigasyona dahi işlenmemiş. O yüzden geçerken uğramanız mümkün değil. Ancak arayıp bulmanız, bunun için de vaktinizin olması gerekiyor. Tabii bir de niyetiniz ve cesaretiniz…
KAYITSIZ KUYUTSUZ ANTİK KENT
Sadece 13 köyü olan ilçe o kadar küçük ki atanmış herkesin canı sıkılır. Orada doğup büyüyenler de can sıkıntısından patlıyordur muhtemelen. Zaten nüfusu da sürekli azalıyor ilçenin. Sürekli göç veriyor. Nüfus 1990’da 10 binmiş, artık 4 bin küsur. Bu kadar küçük bir memlekete atanan kaymakamın, müdürün, memurun, komiserin, emniyet amirinin filan fazla işi olmaz. Vakit nasıl geçecek? Geçmez. Madem aksiyon yok, hareket yok, yaprak oynamıyor, git şu antik kentin yoluna iki tabela çak kardeşim. Ben böyle bir yerde kaymakam olsam, kendim çakarım tabelayı. Zindan Mağarası’nı da açık tutun birader. İlçede disko mu var da burayı beğenmiyorsunuz?