Bir gün bir deliyle karşılaştım;
Yanına gittim,elimi omzuna attım, ve ona normal olanın ne olduğunu sordum ?
Yüzü bir anda bana döndü,patlak gözlerini ve uzun birbirine girmiş saçlarını görünce çok korktum ama konuşmaya başlayınca rahatladım...
Normal normaldir işte... Normal olmak..Herkes gibi olmak, herkes gibi gülmek,herkes gibi giyinmek, herkes gibi yaşamak kısacası...
Peki dedim normal sözcüğünü hiç düşündün mü ?
Normal ne demek...?
Hayır dedi deli düşünmedim.
Normal kelimesi bana iyi ve şefkat veren bir şey gibi geldi hep..Hep normal olmak istedim hiç üşümek istemedim.
Norm demek kural demektir... Normal de kurallara göre yaşamak ve bu kuralların ötesine geçmemek...
Sen simdi hem deliyim diyorsun hem de neden normal olamadım diye üzülüyorsun ?
Deli hemen sordu...
Peki bu kuralları kim koyar ?
Bizler neye göre normal ya da neye göre normal değilizdir ?
Bu kuralları insan koyar, insan insanı yönetimi altında tutmak için sürekli kurallar üretir...
Hatta insan insanı sınıflara ayırır...
Bu sınıflarda sınıflarını korumak için kurallar üretirler..Bazı insanları da,bu kuralları korumak için bir önceki kuşaktan bir sonraki kuşağa aktarılacak köprü yaparlar, bu köprüleri öyle sağlam inşa ederler ki, köprülerin malzemesi ve görünümü değişse de köprülerin ayakları o kadar derine gider ki atılan bu temellerden onları sökmek mümkün değildir...
Anlamadım dedi deli...
Köprü derken aklım çok karıştı...
Sen şimdi insanı köprüye mi benzetiyorsun...
Köprü benim için bir dereden geçerken ıslanmamak için kullandığım bir araçtır sadece.
Evet sen köprüyü ıslanmamak için kullanırsın,normlar ise insanları köprü olduklarının farkına bile varamadan bir takım anlayışların devamını sağlamak için kullanırlar.
İnsan aslında köprünün ta kendisidir.
Ama sen deli olduğun için köprü olmak zorunda değilsin ne mutlu sana !
İnan bana hiç birşey anlamadım dedi deli...
Ben sadece normal olmak istiyorum, çünkü toplumun o bahsettiğin kuralları yüzünden kendimi çok yalnız hissediyorum.
Başarmam gereken bir şeyler söyle bana,ulaşmam gereken hedefler, mesela benim de bir çocuğum olsun, sıcacık bir yuvam, bana misafirliğe gelen arkadaşlarım olsun,şuh kahkahalar atabileyim onlarla, bankada param olsun, benim de sosyal medyada takipçilerim olsun, gittiğim yerleri yediğim yemekleri kıyafetlerimi onlara gösterebileyim, hatta belirli cemiyetlerde saygı duyulsun bana, o cemiyetin en tepesine kadar çıkayım zamanla, herkes beni göstersin işaret parmağıyla,gıpta etsin yaşantıma, çesit çeşit arabalarım olsun, ben neden delirdim sanıyorsun.
Normal olmadığım icin bunların hiç birisine sahip olamadım.
Sen de gelmişsin bana yok sınıf,yok toplum diyorsun bir de tutmuş benzetmeler yapıp kafamı karıştırıyorsun.
Yok köprüymüş oymuş buymuş..Sen herşeyi çok mu iyi bildiğini zannediyorsun...
Hayır dedim tabiiki de bilmiyorum, hatta hiç birşey bilmiyorum lütfen sakin olup şimdi beni dinle;
Sen kendine deli diyorsunya,delilik aslında toplumun sana yakıştırdığı bir etikettir.
Sen toplumun dışında toplumun duymak istemediği şeyleri söylemeye başladığın zaman sana deli derler.
Çünkü alışagelenin dışında şeyler yapiyorsundur. Bilinenin arkasındaki bilinmezi arıyorsundur.
Aslında hepimiz deli doğarız.
Çocuklar hep arayış ve öğrenme peşindedir, herşeye dokunmaya çalışırlar, herseyi duyu organlarıyla öğrenmeye çabalarlar ancak bizler onları engelleriz.
Onların önlerine olması gerekenleri koyar sonrasında onları kurallar bütünümüzün devamlılığı için bambaşka insanlara dönüştürürüz...
Bak şurdan hatırla bir çocuk yanlışlıkla birşeyi kırsa çocuk işte napacaksın demezler mi aynı şeyi deliler içinde geçerlidir.
Deli işte gül geç denir mesela...
Çocukluğunu kaybetmeyen insanlar, onlar hep kendilerini ararlar,o yüzden delilik benim için çok büyük bir iltifattır.
Ben de sen deliyim deyince seninle ondan konuşmak istedim acaba senden bir şey öğrenebilir miyim dedim.
Ancak senin hayallerine bakarsam sen bir deli değilsin,çocukluğunu kaybetmişsin..
Çocukluğunun sana verdiği tüm hayalleri alıp yerine sahip olman gereken materyalleri koymuşlar.
Evet sen de hayal kuruyorsun ancak senin hayallerin artık gelip geçici hedeflere dönmüş durumda o yüzden ben gidiyorum...
Ayağa kalktım ve köşedeki sokak lambasına doğru yürümeye başladım...
Dur dedi deli nereye gidiyorsun beni bırakma...
Seni bırakmıyorum...
Kimse birilerini bırakacak ya da terkedecek kadar özel değildir...
Sen kendini terk etmediğin zaman tekrar geleceğim...
Şimdi çomağını sakla ve sıcacık evine git...
Sen deli falan değilsin...