Her yılın sonbahar mevsiminde, Antalya'nın çeşitli mekanlarında gerçekleşen bu büyülü etkinliğin temelleri, yıllar önce 1950'de atılmıştı. Aspendos Tiyatrosu'nda başlayan serüven, Roma dönemine ait bu muhteşem tiyatronun harabe olmaktan kurtarılmasıyla başladı. Gazi Mustafa Kemal, 1930'da bu antik tiyatroyu ziyareti sırasında "Bu tiyatroyu onarınız ama kapısına kilit vurmayınız. Burada temsiller veriniz, güreşler düzenleyiniz" dedi ve bu tarihi mekanın canlanmasının kapılarını araladı.

Ancak sinema ve sanat, bu kentte daha derin bir iz bırakacaktı. 1960 yılında Antalya Belediyesi, festival düzenlemesi için Film Yönetmeni ve Belediye Başkanı Ömer Eken'in yakın arkadaşı Behlül Dal'a yetki verdi. Ancak kader, 27 Mayıs'ta gerçekleşecek askeri darbe nedeniyle festivalin o yıl yapılamayacağına karar verdi. Bir başka seferde ise 20 yıl sonra 12 Eylül darbesi engel oldu.

Ancak umutsuzluk yerine, bir umut ışığı parladı. Dr. Avni Tolunay, 1963 yılında Antalya Belediye Başkanı seçildiğinde, sinemanın büyüsüne inanıyordu. Bu dönemde Türkiye'nin en popüler sanat dallarından biri olan sinema da festival bünyesine dahil edildi. İşte böylece 1964 yılında ‘Antalya Altın Portakal Film Festivali’ doğdu.

inci-antalya-altin-portakal-film-festivali-ne-basvurular-basladi

Kent için yeni bir amblem arayışı içinde olanlar, Antalya'nın simgesi olan portakalı, denizi, tarihsel ögeleri Venüs heykeliyle birleştirdi. Portakal sadece ödülde değil, festivalin adında da yer aldı. Altın Portakal Heykelciği ya da Venüs Heykeli, 2005 yılına kadar Altın Portakal Ödülü olarak verildi. 2005-2008 yıllarında ödülün şekli değiştirilse de 2009'daki festivalden itibaren yeniden Venüs heykeli ödül olarak verilmeye başlandı. Altın renginde olan bu heykelciğin tasarımı ise sol elinde bir portakal tutan bir kadının biçimini taşıyordu.

Antalya'nın sokakları artık portakal kokusu taşıyordu ve bu kokunun ardında yatan hikaye, bir kentin dönüşümüne ve sanatın zaferine dairdi. Altın Portakal Film Festivali, sadece ödüllerle değil, aynı zamanda bir şehrin ruhunu taşıyan bir öyküydü. Haber/Erendiz ÖZKURT

Editör: Uğur Keskin