1800'lerin başında Osmanlı Dönemi'nin kudretli elleri tarafından Perge Antik Kenti'nden getirilen taşlarla inşa edilen Ağalar Camii, adeta antik dönemin yaşayan bir izdüşümüydü. Bu tarihi eserin duvarları, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nun hüküm sürdüğü çağa ait yazıtlarla süslenmiş bloklardan oluşuyordu. Her bir taş, zamanın yükünü omuzlamış, geçmişin anılarını günümüze taşıyan sessiz tanıklardı.

DETAYLARDAKİ GÜZELLİKLER

Caminin içinde yükselen mihrap ve dışındaki mihrabiye, kapı girişi ve pencereler, Perge Antik Kenti'nde kiriş olarak kullanılan ve üzerinde hala Latince yazıtlar barındıran Roma İmparatorluk Çağı'na ait bloklarla örülmüştü. Her bir detay, geçmişin zenginliğini günümüzle buluşturarak, zamanın içinde bir yolculuğa davet ediyordu.

antalya_agalar_camii

Ancak zamanın hükmü her şeyi yenebilirdi. Ağalar Camii'nin minaresi ve kubbesi, zamanın yıpratıcı elleriyle zarar görmüş, sessizce çökmüş bir tarih eseriydi. Ancak unutulan bir miras değildi; aksine, yeniden hayata dönmek için bekleyen bir hazineydi.

YENİDEN DOĞUŞ

2016 yılı geldiğinde, Ağalar Camii'nin kaderi değişti. Restorasyon ustaları, geçmişin izlerini koruyarak, camiyi tekrar eski ihtişamına kavuşturmak için çalıştılar. Taş duvarlar, özenle onarıldı; minare ve kubbe, geçmişin hatıralarını canlandıran birer şahesere dönüştü.

antalya_agalar_camii_agac

Ağalar Camii, ışığını kaybetmemiş, aksine tarihle birlikte daha da parlamıştı. Şimdi, o muazzam yapı, ibadet için açılmış kapılarıyla, zamana karşı bir zaferin sembolü olarak dimdik duruyor. Ağalar Camii'nin öyküsü, geçmişin derinliklerinden günümüze ulaşan bir mirasın, sevgi ve özenle korunduğunda nasıl dirilebileceğinin destanı. 

Editör: Uğur Keskin