BİR OLMAK, BİR KALMAK
Günümüzde artık bahsettiğimiz bütün bir aile olmak, komşu olmak, mesai arkadaşı olmak vb. artık tarihin tozlu sayfalarında kaldı, kalıyor denebilecek yılların içindeyiz. Kardeş kardeşi tanımaz, evlat ebeveyn çatışmaları hız kesmez derken ortada ne aile, ne eş dost hiçbir şey kalmaz. Kusurları giderme yerine adeta kusur avcısı olunmuş, hatır gönülün anlamı sözlüklerden bile silinmiş.
Hal böyle olunca gözün üstünde kaşın var misali bir olmak yerine parçalanma ekmek, su misali yok satar olmuş. Öyle bir gün gelir ki bu ayrışmanın, uzaklaşmanın bedeli daha da ağırlaşmadan toplumun bütün katmanlarında tek vücut Elif misali BİR oluruz.
Öyle sadece olmak yetmez, bir kalabilmeliyiz de. Ülkemizde son zamanlarda yaşanan elem verici olaylara baktığımızda bir olmanın önemi daha da artmaktadır. O yüzden kardeşler, aileler, komşular, esnaflar kısacası adını sayamadığımız bütün sosyal gruplar arasında birlikte, bütün olmanın yolları aranmalıdır. Birliktelik sağlayan sosyal etkinlikler yaşam tarzı haline getirilmeli, yeni nesillere en güzel miras olarak aktarılmalıdır.
Unutulmamalıdır ki toplumun temeli bir-ey’dir. Birey her açıdan sağlıklı olursa toplumda virüsler barınamaz. Fakat sadece midesi beslenen fakat ruhu beslenmeyen toplumlarda çöküntü kaçınılmazdır. Her açıdan tatmin edilmiş, aç bırakılmamış bireylerden oluşan toplumlar ise bütün olma yolunda önemli derecede yol almıştır. Toplumsal çatışmaların olmadığı, her türlü farklılığa rağmen bütün bir toplumun inşa edildiği, bir olunan ve bir kalınan günleri miras bırakabilmek dileğiyle…