GÜNDEM

Bitmesi gerekiyordu temelini yeni attılar

30 Aralık 2022’de sözleşmesi yapılan, 9 Ocak 2023’te firmaya da yer teslimi gerçekleştirilen ve 500 günde bitmesi planlanan Konyaaltı Devlet Hastanesi inşaatının temeli yeni atılabildi

ANTALYA Ekspres Gazetesi'nden Güven Güneş'in haberine göre, Konyaaltı’nda ilk devlet hastanesi olma özelliği taşıyacak olan 150 yataklı Konyaaltı Devlet Hastanesi’nde inşaat çalışmaları soru işaretlerini de beraberinde getiriyor. Hastane inşaatı için yüklenici firmayla 30 Aralık 2022’de sözleşmesi yapılırken 9 Ocak 2023’te de firmaya da yer teslimi yapıldı. İş bitim süresi olarak belirlenen 500 günlük süreyse geçtiğimiz mayıs ayında doldu. Sağlık Bakanlığı’nın 2020’de yaptığı açıklamasında; inşaatın 2022 yılı içerisinde bitirilerek hizmete alınacağı belirtilmişti ancak şartnamede ki değişiklerle 2 yıl daha uzatılarak bu süre Mayıs 2024’te uzatılsa da bu da fayda etmedi.

SÜREÇLER UZUYOR
Konyaaltı Sarısu Mahallesi’nde inşaatına başlanan ve 833 milyon liraya ihale edilen 150 yatak kapatiseli hastanenin temel kazısı ve hafriyat işleri devam ediyor. 15 bin metrekare alan üzerinde inşa edilecek devlet hastanesi için 9 Ocak 2022’de yer teslimi yapıldı. 500 gün iş bitim süresi olan projede alanda temel çalışmaların yeni başlaması zamanında bitirilebilecek mi soru işaretlerini beraberinde getiriyor. Uzun yıllardır gündeme gelen fakat bir türlü hayata geçirilemeyen Konyaaltı Devlet Hastanesi, temel atma törenine ise dönemin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve dönemin Antalya Valisi Ersin Yazıcı yapmıştı.

TEMELİNDE HALA SU ÇIKIYOR
Geçtiğimiz mayıs ayında açılarak hizmete girmesi beklenen hastanenin çalışmalarının uzaması nedeni olarakta temelinde hala su çıkması gösteriliyor. Edilen bilgiye göre hastanenin temelleri atılsa da yeraltından çıkan sular hala büyük bir sorun ve gecikmenin ana kaynağı da bu olarak alandaki yet belirtiliyor. Dönemin Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Bayram Ali Çeltik ise Antalya Ekspres Gazetesi’ne verdiği röportaj’da (17.12.2022) Hurma Mahallesi ve çevresindeki binaların yüzde 98'inin olası bir depremden olumsuz etkileneceğini söylemişti. Çeltik buna neden olarak da Liman, Hurma ve Sarısu Mahalleleri’nin yer altı yapısını etmiş ve “Farz edelim ki Antalya'da 6 şiddetinde bir deprem oldu. Yıkım olur mu ve en çok nereleri etkiler?” sorusuna ise, “Yıkım muhakkak olur. Kent merkezinde, Hurma Mahallesi'ndeki binaların yüzde 98'ini etkiler. Şehir merkezi aslında bu konuda biraz şanslı. Çünkü biz çok büyük bir kaya bloğu üzerindeyiz. Bu yaklaşık 640 km genişliğinde 300 km kalınlığında bir kaya bloğu üzerindeyiz. Bundan dolayı kent merkezi deprem açısından şanslı. Ama doğuda Aksu için, batıda da Boğaçay'dan sonrası için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Kemer, Kumluca, Finike de aynı şekilde riskli alanlar. Batı da ise Serik Merkez, Manavgat'ın kıyıları ve Alanya'nın bazı kesimleri böyle. Onun için bu güzelliğin bir de dikeni var” ifadelerini kullanmıştı.

ÇALIŞMALAR VATANDAŞI CANINDAN BEZDİRMİŞTİ
İnşaat çalışmaları sırasında ağır tonajlı araçların kullanımına yasak olan 37. Cadde’yi kullanmaları nedeniyle yolların çöktüğünü ve hafriyat kamyonları sebebiyle arabalarının ve evlerinin çamur içinde kalmasına isyan etmişti. Hiçbir koruma ve önlem alınmadan taşınan tonlarca hafriyat atığının sokakları ve yolları adeta çamura çevirdiğini söyleyen mahalle sakinlerinden Mehmet Çalı ise, “Hurma Mahallesi 37. Cadde normal şartlarda ağır tonajlı araçların kullanıma yasak fakat 2 aydır bu yolda sabah 07.00 ve 22.00 arasında hafriyat kamyonları geçiyor. Evlerimizde oturamıyoruz. Her araç geçtiğinde adeta küçük bir deprem yaşanıyor, yollar çöktü. Çamur ve tozdan asfalt artık görünmüyor. Otobüs duraklarından, site duvarlarına ve hatta ağaçlara kadar her yer toz içinde kaldı. Yeşil olan her şey toz ve çamurdan kahverengiye döndü. Pencerelerimizi açamıyoruz. Markete maskesiz çıkmak imkânsız hale geldi. Sokakta araçlarımız 1 gün içinde tozla kaplanıyor ve adeta görünmez hale geliyor. Bu şartlar altında yaşamak mümkün değil çünkü nefes almak bile imkânsız hale geldi. Evimizde adeta hapis hayatı yaşamaya mecbur bırakılıyoruz” ifadelerini kullanmıştı.