​Biz dinlemekten usandık, onlar martaval anlatmaktan usanmadı


Biruni Üniversitesi Gerontoloji Bölümü Yard. Doç. Dr. Ayşe Yıldız’ın gerontoloji öğretimi almak isteyenlere Youtube’da verdiği bilgilere inanırsak, “gerontoloji aslında yaşlılığın bilimi anlamına geliyor.” ().
Acaba “aslı dışında” ne anlama geliyor? Anlatayım!
Sayın Yard. Doç. Dr. Ayşe Yıldız’ın gerontoloji tanımı eğreti duruyor. Gerontoloji öğretiminden gelmediği için olsa gerek, anlattıklarıyla gerontoloji hakkında öğrenmesi gereken çok şey olduğunu kendi sözleriyle ortaya koymaktadır.
Bu ise ülkemiz açısından üzücü bir durumdur. Daha önce YÖK’ün defalarca dikkatini bu konuya çektim. Fakat anlatamadım. Sadece anlatmak yetmiyor. Karşınızdakinin sizi anlama isteğine de sahip olması gerekir.
İşte sonuç ortada. Benim bir şey söylememe artık gerek yoktur. Gerontoloji öğretimi almamış, ama gerontoloji bölümünde öğretim üyesi olmuş akademisyenler, gerontolojinin tanımını bile yapamayacak durumdadır. Yazıklar olsun!
Gerontoloji yaşlanmanın bilimidir, yaşılığın bilimi değildir (Jasper 2002). Bunun basit bir açıklaması şudur: Yaşlılık bir sosyal kategoridir. Sosyal gerontologlar bunu şöyle ifade eder: “İnsan yaşlı olmaz, yaşlı yapılır.”
Ne demektir bu? Diyelim ki 65 yaşında emekli olacaksınız. 64 yıl 364 gün yaşamış olduğunuz bir yaşta iken henüz yaşlılığa adım atmadığınız kabul edilir. Buna karşın 1 gün sonra 65 yıldır hayattasınızdır ve artık yaşlılığa adım attığınız kabul edilir. Bir günde yaşlı yapılmışsınızdır.
Sizi yaşlı yapan nedir? Örnekte kalırsak, sizi yaşlı yapan emeklilik yasasıdır. Eğer emeklilik yasası değişirse ve emeklilik yaşı 70’e çıkarsa, o zaman 69 yıl 364 gün yaşadığınız günde yaşlı olarak kabul edilmeyeceksiniz. Ama bir gün sonra 70 yaşına bastığınızda birdenbire yaşlı olarak tanımlanacaksınız.
Bunda bir mantık var mıdır? Cevabı kendiniz verebilirsiniz.
Yaşlılık belirsiz bir kavramdır ve belirsizliği de git gide artmaktadır (Backes/Clemens,2013). Dolayısıyla gerontoloji “belirsizliği araştıran bilim” olamaz. Niçin araştırsın ki belirsiz olanı? Tanımı devamlı değişen bir sosyal kategoriyi araştırmaktan hiçbir şey elde edilemez.
Gerontoloji yaşlanmayı araştırır. Yaşlanma dediğimizde, ana rahminden başlayıp son nefese kadar devam eden süreçleri kastediyoruz.
Bakın “süreçleri” diyorum, “süreç” demiyorum! Hangi süreçleri kastediyorum?
En az üç süreci: Biyolojik, psikolojik ve sosyal süreçleri! Fakat gerontologlar bugün en azından 12 adet yaşlanma sürecinden söz eder (Wahl ve Heyl 2004).
Bakın “gerontologlar” diyorum! Yani gerontoloji öğretimi almış, bu alanda tez çalışması ve doktora çalışması yapmış, öğrendiklerini uygulamış ve uzmanlaşmış kişileri “gerontolog” olarak tanımlıyorum.
Damdan düşer gibi birileri tarafından gerontolog ilan edilirseniz, o zaman sadece gerontolog olmayı düşünen gençleri örnekteki gibi yanlış yollara sürüklemekle kalmazsınız, aynı zamanda gerontologların da sürekli olarak hışmına uğrarsınız. Ya gerontolojiyi gerontolog gibi öğrenecek ve öğreteceksiniz ya da eleştirilere alışacaksınız. Yani dilimi tutmamaya karar verdim.
Gençlerimizi yanlış yollara sürüklemek herhalde kaygı verici bir durum olarak görülmüyor. Tepeden inme gerontologların anlattığı martavallar bilimi de katlediyor. Git gide bizim bilim bize benziyor diye düşünebiliriz. Biz bize benzeyebiliriz, bunda bir sakınca yoktur, fakat Gerontolojiyi bu ülkede kuran ve uğraş veren, davetli olarak bir açılış konuşmasında zaman darlığı ve katılımcıların yemek saatlerinin aksadığından dolayı, konuşmanızı lütfen kısa kesin denilen, ama söylemek istediğini son cümlesine kadar söyleyen, bir başka konuşmasında hekimlerin bakış açılarını eleştirirken, yürekleri bu eleştiriye dayanamayan hekimlerin, konuştuğum mikrofonun sesini kısmalarına... velhasıl hepsine şükran borçluyum. Kendilerini gösterdiler ve görüşlerime bu şekilde tepki gösterdiler. Benim için kıymet ve zarafet arz eden öğretici bir süreçti ve ben nasıl davranmam gerektiğinin zengin tecrübesini edindim. Asıl gözden kaçırmamız gereken husus, bu zümre sessiz kalsaydı, işte o zaman GERONTOLOJİYİ bize benzetme şansları olabilirdi. Gerontolojinin bu ülkede kendisi ve özünü sarsmadan ve sarstırmadan kendisi olabilmesinin önünde artık, hiçbir engel kalmadı. Çünkü Gerontoloji bu ülkede var ve var olan bir şeyin, kendisini ispat etmesine gerek yoktur.