Doğasında sevgi, dayanışma ve dürüstlük bulunan kültürü çok renkli, çok sesli ve çok nefesli bir farklılıklar coğrafyasında yaşıyoruz. Onlar, bu toprağın rengi, bu toprağın ruhu, bu toprağın evlatları. Alevisi, Sünnisi, Ermenisi, Kürdü, Lazı, Çerkezi.
‘Farklılığımız, zenginliğimizdir’...
O nedenle seçim yaklaşırken dile dikkat.
Onların hiç biri ‘tür’ değil, bir değerdir.
**
‘Emri dağdan alanları mezara gömmeye var mısınız?’
Böyle bir siyaset dili olabilir mi?
Bir ittifaka oy vermeyi düşünenleri sözde dağdan emir alan vatan haini ilan et, diğer ittifaka oy verecek olanları bu sözde vatan hainlerinin karşısına koy.
Toplum ikiye bölünüyor, bölündü de.
Bu siyaset dili infiale götürür ülkeyi.
Bunun kıpırtılarını da Manisa’da önceki gün gördük.
*
İnsanoğlu için en büyük zenginlik doğruluk, dürüstlük, ar, namus, kul ve yetim hakkı yememektir. Alevi ozan Kul Nesimi’nin yüzlerce yıl evvel söylediği gibi;
‘Har içinde biten gonca güle minnet eylemem
Arabî, Farisî bilmem dile minnet eylemem
Sırat-ı Müstakim üzre gözetirim Rahim'i
İblisin talim ettiği yola minnet eylemem
Bir acayip derde düştüm herkes gider kârına
Bugün buldum bugün yerim, Hak kerimdir yarına
Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına
Rızkımı veren Huda'dır kula minnet eylemem
Ey Nesimi can Nesimi ol gani mihman iken
Yarın şefaat kârım Ahmed-i Muhtar iken
Cümlenin rızkını veren ol gani Settar iken
Yeryüzünün halifesi hünkâra minnet eylemem’
İzmir’in resmi imar planlarında cemevleri ‘ibadethane’ olarak anılıyor.
Antalya’nın Muratpaşa ilçesindeki cemevi de ibadethane işlevi görüyor.
‘Ne kadar oturursak oturalım, sonu gitmektir dostlar, sefa ile uğurlayın bizi’ diyen Fikret Otyam Usta, cemevinden son yolculuğuna uğurlanmadı mı?
Bunlar güzel şeyler. Biri doğduğum, diğeri yaşadığım iki kent. Ben her iki kenti de çok seviyorum. Yeter ki ülkeyi yönetenlerin farklılıkları bir ayrıştırma olarak değil, birleştirici bir güç olarak görüp plan, program ve hesaplarını buna göre yapmaları.
Şarkılar söyleyerek seçime gidelim.
Bölmeyelim, bölünmeyelim.