​Bu bir ‘Oscar’ yazısı değil


Bugün, Oscar törenlerini uykusuz kalma pahasına, yıllardır izleyen bir seyirci gözüyle, ödüllerle ilgili düşüncelerimi yazacaktım. Emma Stone’un oyunculuğunu neden sevemediğimi, Jennifer Lawrence gibi onun da son yıllarda hemen her filmde karşıma çıkmasından sıkıldığımı anlatacaktım. Vazgeçtim. Keşke okuduğumu ve duyduğumu ana dilim gibi anlayacak kadar İngilizce bilseydim. O zaman çeviri bilgilerle yetinmez, Hollywood dünyası hakkında daha fazlasını öğrenebilirdim. Kendi kendime sitem etmek yerine, bu yılki tören hakkında konuşmamayı tercih ediyorum. Aday olan ve ödül alan filmlerin tümünü izledikten sonra belki birkaç cümlem olabilir.
****
Emma Stone ve Jennifer Lawrence… Kabul ediyorum ikisi de çok güzel ve çok genç. Hatta Emma Stone’un başrollerde olduğu, Aloha , Irrational Man, Magic in the Moonlight gibi birçok filmi izledim. Jennifer Lawrence ‘ı da en son Passengers’da izledim ama Silver Linings ve Joy’da da Bradley Cooper ile başrölü paylaştığı için izlemek zorunda kaldım. İşte, aslında bunu söylemek istiyorum, aynı isimleri izlemek zorunda kalıyorum hep. Sonra da hop bir bakıyorum Oscar’ı alıyorlar. Canım Leonardo DiCaprio Oscar alsın diye kaç sene bekledik. Şimdi aklıma geldi, Emma Stone’u da mesela Aloha filminde Bradley Cooper var diye izlemiş olabilirim. Yoksa ben bir Bradley Cooper fanatiği miyim? Olabilirim. Eyvah! O da her filmde varmış.
****
Son yıllarda, Emma Stone’u neden bu kadar sık izlediğimi şimdi fark ettim. Yönetmenine bakarak seyretmeyi tercih ettiğim filmler sebebiyle tabii ki. Mesela Woody Allen’ın imzası olan tüm filmleri, kadrosunu umursamadan izlediğim için Irrational Man ve Magic in the Moonlight’ta yine o karşıma çıkmış. Diğer filmi de, Bradley Cooper başrolde diye izlemişim zaten. Kusura bakma Emma. Yine de her yeni filmini, bakalım oyunculuğunu biraz da olsa geliştirmiş mi diye merak edip izleyeceğim.
***
20-30 sene önce de böyle miydi? Ben mi atlıyorum bazı bilgileri acaba? Anne Hathaway, Amy Adams ve Meryl Streep gibi isimlerin ödül adaylıkları beni her zaman heyecanlandırıyor. Ama nedense bu törenlerde, üst üste hep aynı isimleri görüyoruz, sonra aradan 5-10 yıl geçiyor, popüler isimler yeniden değişiyor. Sanki doğal bir süreç değil de, planlı ve programlı bir proje gibi.
***
Bu yazıyla, ‘Bradley Cooper’ itirafım gerçekleştiğine göre, artık sık sık ondan söz edebilirim. ‘Limitless’ isimli diziyi sadece, 90 saniye bile olsa onu görmek için izledim.
‘Limitless’ filmini en az 5 kez izlemiş olabilirim. ‘The Hangover’ serisindeki her haline bayılıyorum. Üstelik tüm bölümlerini izlediğim ‘Nip/Tuck’ serisini, onun olduğu bölümleri yeniden izlemek için baştan… ‘Burnt’ da o yemek yaparken daldığım düşleri anlatsam, birkaç serilik roman olur. Yemek yapmak, bir erkeğin eline ancak bu kadar yakışır. Sen yeter ki mutfağa geç Bradley, ne yaparsan yap, ben seni izlerim.