OSMANLI döneminde, günümüzün küçük sanayi sitelerinin işlevlerine sahip olan hanlar, işlevlerine göre ‘ticaret hanları’ ve ‘yolcu hanları’ olmak üzere iki farklı kategoriye ayrılıyordu. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde şehir merkezlerinde konaklama ve ticaret amacıyla inşa edilen büyük müesseselere han, ismi verilirdi. Büyük bir bölümü Selçuklu döneminde yapılmış, sosyal ve ticari hayatın önemli merkezlerinde yer alan, avlularında dükkanların olduğu, katlarında yolcuların dinlenebildiği odaların bulunduğu hanlar mevcuttu.
Ağırladığı turist bakımından ‘turizmin başkenti’ olarak nitelendirilen Antalya; sadece deniz, kum ve güneş üçlüsüyle değil sahip olduğu tarihi değerleriyle de ziyaretçilerini cezbetmeye devam ediyor. Tarihi ve kültürel değerleriyle dünyanın en önemli turizm destinasyonları arasında gösterilen kentin farklı ilçelerinde bulunan hanlar, her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilen noktalar arasında yer alıyor. Bu yazımızda bu hanlardan birini konu alacağız sizlerle. Şarapsa Han, Turizm Bakanlığının başlattığı ‘İpek yolu Projesi’ kapsamında bulunan ve turizme kazandırılmak istenen, İpek Yolları üzerinde yer alan 11 kervansaraydan biridir.SERAPSU HAN ADI İLE BİLİNİYOR
Antalya’nın Alanya ilçesine bağlı Konaklı beldesi sınırları içerisinde bulunan han, Antalya-Alanya karayolunun üzerinde, Antalya’ya 12 km mesafede bulunur. Hanın adını civardaki Şarapsu Köyü’nden aldığı söylenmektedir. Çeşitli yayınlarda Şarafsa, Sarafsa gibi isimlerle anılan yapı bulunduğu bölgede Serapsu Han adı ile bilinmektedir.SELÇUKLU SULTANI II. GIYASEDDİN KEYHÜSREV DÖNEMİNE AİT
Kapının üstündeki kitabeye göre han ve bitişiğindeki mescit, I. Alaaddin Keykubat’ın oğlu II. Keyhüsrev zamanında yapılmıştır. Kitabede inşa tarihi belirtilmemiştir. Kitabesine göre Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev dönemine ait olduğu anlaşılan Şarapsa Han’ın Sultan’ın tahta çıktığı 1237 yılı ile ‘Şarabsalar’ Esededdin Ayaz’ın öldüğü 1238 yılı arasında tamamlanmış olduğu düşünülmektedir.HAN’IN MİMARİ DETAYLARI
Doğu-batı doğrultusunda gelişim gösteren dikdörtgen bir plana sahip yapıda, avluya yer verilmemiştir. Kapalı mekândan ibaret yapı sivri beşik tonozla örtülmüştür. Kuzey cephede iki payanda arasında kurgulanan, kavsara bölümü, köşelerde tromplara oturan, rampa tonoz şeklinde düzenlenmiş kuraldışı taçkapı ile girişi sağlanan yapı, kuzey cephede iki payanda arasında açılmış dokuz, batı cephede de iki mazgal pencere ile aydınlatılmıştır. Mazgal pencereler haricinde tonozlarda açılan dört kare açıklık da yapıyı aydınlatmaktadır. Hanın doğu ucunda kuzey-güney yönünde uzanan dikdörtgen planlı ve sivri beşik tonoz ile örtülmüş mekân mescit olarak düzenlenmiştir. Mescidin doğu beden duvarında bulunan iki mazgal pencere ile aydınlatılır. Doğu-batısında gelişim gösteren ve bu yönde uzanan sivri beşik tonozla örtülen mekân oldukça sadedir. Beşik tonozu destekleyen sivri kemerler iç mekânda bir hareketlilik sağlamaktadır. 1967 yılında yapılan kazıda dört seki ortaya çıkarılmıştır. Doğu uçta bulunan mescit de basit bir nişten ibaret olan mihrap üzerinde devşirme olarak kullanılan arşitrav parçası haricinde sade bir mekândır. Yapının planı haricinde dikkat çeken bir diğer yön ise beden duvarlarının çok sayıda payanda ile desteklenmesi ve den-danlara yer verilmesidir. Yapıda görülen bu cephe kurgusu onun bir kale ya da hisara benzetilmesine sebep olmuştur. İki payandanın, yan kanatlarını oluşturduğu taç kapı birçok yapıda karşılaşılandan farklı bir düzenlemeye sahiptir. Mescide girişi sağlayan basık kemerli kapı ise yüzeysel, üç dilimli bir niş içerisinde yer alır. Mescit giriş kapısı aslında iki yanında bulunan payandalarla birlikte ele alınmıştır. Payandaların üst kısmında görülen devşirme malzemelerin düzenlenmesi mescit kapısı ve iki payanda arasındaki bağlantıya işaret etmektedir. Han ve mescidin taç kapılarında moloz taş dolgu kesme taşla kaplanmıştır. Hanın iç mekânında sivri beşik tonozu destekleyen sivri kemerlerde düzgün kesme taşlar tercih edilmiştir. Hanın cephelerinde farklı boyutlarda yontulmuş kesme taşlar yer alır. Cephelerinde görülen duvar örgüsünün, yapının geçirdiği onarımlar sırasında farklılaştığı bilinmektedir. Yapıda kullanılan devşirme malzeme haricinde süslemeye sadece taç kapının, sivri kemer içerisine alınmış, yarım yuvarlak kav sarasını iki yanda destekleyen trompların alt kısmında yarım yıldız motiflerine yer verilmiştir.ŞEHRİN EN UĞRAK GEZİ ROTALARINDAN BİRİ
Her yıl on binlerce yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilen yapı, Alanya’nın simgelerindendir. Bölgeyle özdeşleşen mimari yapısı heybetli duruşu, zarif sütunları ve çarpıcı detayları ile ziyaretçilerine hem tarihi hem de görsel bir şölen sunmaktadır. HABER/BUSE ER