ANTALYA Ekspres Gazetesi'nden Güven Güneş'in haberine göre; Kaş ve Çevre ve Kültür Derneği tarafından çevre paneli düzenlendi. Moderatörlüğünü Kaş ve Çevre ve Kültür Derneği Başkanı Ahmet Murat Akoy’un üstlendiği iki gün boyunca süren panele, Türkiye’nin alanında uzman isimleri ,bölge halkı ve sivil toplum kuruluşlarından temsilciler katıldı. Türkiye’nin en önemli turizm bölgelerinden olan, doğal yapısıyla büyük ilgi gören Kaş için düzenlenen panel salon tahsis edilmeyince çay bahçesinde düzenlenmek zorunda kaldı. Panelin düzenlenmesi için Kaş Belediyesi, Kaymakamlık ve Kaş Ziraat Odası tarafından salon verilmemesine tepki gösteren Başkan Akoy, Kaş’ın çevresindeki kaçak yapılaşmanın ciddi boyutlara ulaştığını ifade ederek, “Kaş’ta fiilen Anayasa ortadan kalkmıştır” şeklinde sert ifadeler kullanırken otoyol projesinin bölgede yaratacağı olumsuz etkileri ve çevresel tahribatı da eleştirerek, haklarının gasp edildiğini söyledi.

Kaş Kaçak Yapılaşma Talan İmar

YENİ BİR KAŞ EKLENDİ

Mimar, Mühendis, Akademisyen, Arkeolog, Avukat, Aktivist, Gazeteci ve çeşitli meslek gruplarından oluşan 16 katılımcının katıldığı panelde, kaçak yapılaşma, plansız kentleşme, çevre tahribatı ve otoyol projesinin bölgeye etkileri konuşuldu. Panelin açılış konuşmasını yapan Kaş ve Çevre ve Kültür Derneği Başkanı Ahmet Murat Akoy, kaçak yapılaşmalar nedeniyle 17 bin yapının daha Kaş’a eklendiğini ifade ederek, “Burada bir çürüme yaşanıyor” dedi. Kaçak yapılaşma nedeniyle Kaş’ın ikiye katlandığını belirten Akoy, sorunun nedeninin imar ve rant projeleri olduğunu söyledi. Akoy bölgenin çok özel bir yer olduğuna işaret ederek, “Bu çevrede yalnızca 2 özel koruma alanı, 7 antik kent, 2 dünya mirası, endemik ve bölgeye has bitkilerin yanı sıra doğal yaşam gibi böylesine çok özel bir yer var” şeklinde konuştu.

Salon Vermedi̇ler Kafede Yaptilar (3)

ROMA’DAN BERİ UYGULANIYORDU!

Milattan önce Roma tarafından günümüze kadar gelen kıyı çizgi uygulaması ve kıyıların mülkü kanununun günümüzde artık fiilen değiştiğini söyleyen Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi E. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ruşen Keleş, “Talep artışı, yetersiz alan ve arsa yağmacılığı öyle bir noktaya geldi ki, kıyılarda artık bu talanın içinde yer alıyor. Roma İmparatorluğu’nda ki kanunlara baktığımızda kıyıların yalnızca kamuya ait olduğunu görüyoruz. Bu miras ve hukuk günümüze kadar kabul görerek geldi. Ülkemizde 1950’li yıllarından itibaren kıyı hak ihlallerinin başladığını görürüz. Günümüze kadar gelen bu durum özellikle son yıllarda artarak ve katlayarak farklı bir boyuta evrildi. Koruma planları adı altında yağma ve talan üzerine korumama planları karşımıza çıkıyor. Kente ve halka karşı suç işleniyor. 45. ve 56. Maddelerde kamu yararı önceliğini ve insanların dengeli, sağlıklı bir çevrede yaşamak hakkından ve bu hakkın ‘Anayasal bir hak’ olduğundan bahseder” dedi.

1 Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi E. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ruşen Keleş

KIYILARIMIZI DEVLETTEN KORUYORUZ

“Kıyılarımızı devletten korumak zorunda kalıyoruz” diyen Gazeteci ve Yazar Yusuf Yavuz, yüksek adliye giderlerine işaret ederek, “Çevreciler, bu talana karşı zorlu ekonomi koşulları içinde yüksek adli yargılama giderlerini ceplerinden karşılamak zorunda kalıyorlar. Bunu da kıyıları devletten korumak adına yapıyorlar. 17 bin kaçak yapı yapılırken vali ve kaymakamın haberinin olmadığını kim söyleyebilir? Onlarında haberleri vardı ve göz yumdular. Kaş artık kaçıp gelinen değil kaçıp gidilen bir yer oldu” dedi. Yavuz ayrıca belediye ve kaymakamlığın salon vermemesine tepki göstererek, bu tarz hareketlerin mücadelelerini yıldıramayacağını belirtti.

2 Gazeteci Ve Yazar Özcan Yavuz

9 YILDA 22 DAVA AÇILDI

Kaş’ta yaşanan çevre sorunları ve birçok projenin iptali adına son 9 yılda 22 dava açıldığına işaret eden Çevre ve Ekoloji Hareketi Avukatları Üyesi ve Çevre Savunucusu Avukat Tuncay Koç, açılan ilk davanın hala sürdüğünü söyleyerek, “Davaların çoğu lehimize tamamladı. İlk dava hala sürse de lehimize yakın zamanda sonuçlanmasını bekliyoruz. Hukuk, yaşayan canlı gibi yorum gerektirir. Yasalarımızda sorun olmasa da uygulamada sorunlar yaşanıyor. Türkiye’de fiili hukuksuzluk yaşanıyor. Ortada düşman, kişiye göre uygulanan bir hukuk var. Amaçlanan kırsallaşmayı yok ederek kentleştirmek. Koruma ilkesi öne çıkarılarak, imar planları kamunun yararına olmalıdır. Projenin ihalesini alacak şirkette büyük ihtimalle şimdiden bellidir. Bu şekilde servet transferi gerçekleştirilmektedir” dedi.

3 Çevre Ve Ekoloji Hareketi Avukatları Üyesi Ve Çevre Savunucusu Avukat Tuncay

SUÇA ORTAK OLDULAR

Önceki dönem Çevre ve Şehircilik Bakanı ve şimdiki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Murat Kurum’un yakın dönemde yaptığı açıklamanın itiraf niteliğinde olduğunu belirten Çankaya Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi Yüksek Şehir ve Bölge Plancısı Prof. Dr. Mehmet Tunçer, “Kurum yaptığı açıklamada Kaş’taki kaçak yapıların 915 olduğunu söyledi. Gerçek rakamlar bunun çok üzerinde. Bu haliyle bile aslında kamunun, kamusal alanları koruyamadığını itirafıdır. Yerel ve merkezi yöneticiler bu suça ortak oldular. Çok değil bundan 20 yıl önceki Kaş ile günümüzdeki Kaş arasında ciddi bir fark var. Aynı yer olduğunu artık söyleyemeyiz” şeklinde konuştu.

4 Çevre Ve Ekoloji Hareketi Avukatları Üyesi Ve Çevre Savunucusu Avukat Tuncay

ÇOK SAYIDA PLANLAMA YAPILDI

Kaş için her alanda çok fazla planlama yapıldığını söyleyen ODTÜ Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü E. Öğretim Üyesi Yüksek Şehir ve Bölge Plancısı Ahmet Saffet Atik, planlamalarda bir eksik veya sorun olmadığına ifade ederek, “Köyceğiz gibi zorlu yerlerde çalıştım. Kaş’ın gelişimi ve sürdürülebilirliği adına çok sayıda planlama ve öngörü yapılsa da bunun aksine bir durumun geliştiğini gördük. Tarihi su kanalları bu projeyle yok olacak” dedi.

5 Odtü Üniversitesi Şehir Ve Bölge Planlama Bölümü E. Öğretim Üyesi Yüksek Şehir Ve Bölge Plancısı Ahmet Saffet Atik

MALİYETİNİ EN AZ 3’E KATLAYACAK

Otoyol projelerindeki maliyet artışlarına dikkat çeken İTÜ İnşaat Fakültesi Ulaştırma ve Trafik Mühendisliği E. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ergun Gedizlioğlu, kilometre başına planlanan 1 milyon dolar rakamının daha da artacağına işaret ederek, “Yakın zamanda İstanbul’da yapılan otoyol projesinde inşaat öncesi hesaplanan kilometre başına 4 milyon dolar rakamı, inşaat başladıktan sonra 12 milyon dolara çıktı. İhale öncesi en düşük rakamlar ve bir çok yapılması gereken iş hesaplanmayarak düşük rakamlar çıkarılıyor ki, ihale iptali veya dava süreçleri olmaması adına fakat ihale edildikten çok kısa bir süre sonra bu rakamlar bu işin olmayacağı anlaşılarak 3-4 katına varan rakamlar çıkarılıyor ki o süreçten sonra dönüş olmadığından. Verilere göre bu ilçeler iki şeritli yollar yeterli gelmektedir” ifadelerini kullandı.

6 İtü İnşaat Fakültesi Ulaştırma Ve Trafik Mühendisliği E. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ergun Gedizlioğlu

KAPASİTEYİ AŞTI

Entegre Projeler Kapsamında Ulaşım ve Planlama Güney Antalya Turizm Gelişim Projesi üzerinden örnekler veren Mimar Ercan Öbekçi, Kaş’ın gelecek proje turizm yatak kapasitesinin maksimum 25 binle sınırlı tutulması kapsamında öngörü ve çalışmalar yapıldığını ifade ederek, “Gelecek için planlanan rakamlara şu anda ulaşılmış durumdayız. Resmi kayıtlara göre 10 bin yatak kapasitesi varken kaçak yapılarla bu rakam en az ikiye katlayarak tahminlerinde üzerine çıktı” diye konuştu.

7 Mimar Ercan Öbekçi

PROJEDE TARİHİ YAPIYI UNUTTULAR

Dünyada, Kaş gibi kendine has karakter bir zenginliğin çok az olduğunu söyleyen Kültürel ve Doğal Mirası İzleme Platformu Yöneticisi Arkeolog Nezih Başgelen, arkeoloji alanında her metresinin değerli olduğunu ifade ederek “Her metresi açık hava müzesi” dedi. Başgelen, “Likya gibi tarihine az rastlanır bir yere ‘Bir filin züccaciye girmesi gibi’ girip darmadağın ettiler” dedi.

8 Kültürel Ve Doğal Mirası İzleme Platformu Yöneticisi Arkeolog Nezih Başgelen

DALGA VE AKINTIYA DAİR VERİ YOK

Yapılaşmanın olduğu kıyılarda mutlaka mevcut durum tespiti ve bölgeye özgü modelleme yapılması gerektiğini söyleyen Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Deniz ve Su Bilimleri Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Lale Balas, “Her bölgenin kendine has gel-git ve dalga yapısı var. Kaş’ta yapacağınız tahmini modelleme ile Fethiye’de yapılacak olan modelleme birbirinden tamamen farklı çıkacaktır. Kıyılarımızda dalga ve akıntılara dair elimizde hiçbir veri yok çünkü buna dair hiçbir çalışma yapılmadığını görüyoruz. Büyük su kütleleri için en az 20 yıllık zamana yayılmış bir veri olması lazım ki, insan faaliyetleri sonucu yaşanan değişimleri daha iyi görebilirim” dedi.

9 Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Deniz Ve Su Bilimleri Uygulama Ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Lale Balas

KİRLİLİK FAKTÖRÜ, NÜFUS BASKISI

Deniz kirliliğindeki insan faktörüne dikkat çeken Ondokuz Mayıs Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Kağan Cebe, “Yoğun endüstriyel ve limanlarda ki ticaret yoğunluğu denizleri kirleten önemli iki faktör olarak karşımıza çıkıyor. Tarım atıklar, yoğun nüfus baskısı ve benzeri etkenler nedeniyle Fethiye Körfezi’ndeki kirliliğin ekosistem üzerinde birçok sonucu oldu. 2004’teki yapılan Kaş Körfezi ve Liman ağzı arasında yapılan araştırmada tespit ettiğimiz kirliliğe kaynaklarına baktığımızda başta yetersiz arıtma geldiğini gördük. İkinci kirlilik nedenine baktığımızdaysa yerleşim yerleri ve turizm tesislerinin, arıtmaya bağlı olmadan kanalizasyon atıklarımın denize doğrudan olarak boşaltıldığını gördük. Bu deniz için ölüm fermanıdır. Ayrıca tur tekneleri, tesisler, yüzeysel su akıntıları ve arazi kullanımın kirliliğe neden olan faktörler olarak karşımıza çıktı. Bugüne geldiğimizde bu sorunlara yenilerinin de eklendiğini görüyoruz” şeklinde konuştu.

10 Ondokuz Mayıs Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Kağan Cebe

BİR AN ÖNCE HAYATA GEÇİRİLMELİ

Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) tarafından Kaş-Kekova Özel Çevre Koruma Bölgesi Denizel Biyolojik Çeşitlilik raporuna dikkat çeken WWF Deniz Proje Sorumlusu Ebru Çelik, “Kaş-Kekova’da avcılığa kapalı alanların ilanından sonra, ilk sayım yapılan 2014 yılına göre orfozların sayısı artarken, diğer iki türün büyük boy bireylerinde belirgin bir azalma görüldü. Mevcut koruma tedbirlerinin güçlendirilmesi ve Kaş-Kekova Özel Çevre Koruma Bölgesi için planlanan ‘İhbar mekanizmasının kurulması ve izlenmesi hedefinin acilen hayata geçirilmesi’ gerekiyor. Kıyılarımızdaki yabancı türlerin sayısı 450’yi geçmiş durumda ve bu sayı her geçen gün artıyor. Bu türler bölgedeki habitat yapısını ve yerel türlerin popülasyonlarını tamamen değiştirecek türler olabilir. Deniz ekosistemlerinin korunması ve denizel kaynakların daha iyi yönetilmesi, yalnız doğa için değil, aynı zamanda bu kaynaklara bağılı insanlar ve sektörler için de hayati öneme sahip. Kaş-Kekova Deniz Koruma Alanı yönetim birimi bir an önce hayata geçirilmeli, katılımcı yönetişim, yerinde koruma ve izleme çalışmaları başlatılmalıdır” ifadelerini kullandı.

11 Doğal Hayatı Koruma Vakfı (Wwf) Deniz Proje Sorumlusu Ebru Çelik

ARITMA TESİSLERİ TAM BİR BİLMECE

Deniz kirliliği nedeniyle yakın zamanda Fethiye Çalış Plajında uzun süre kimsenin denize giremediği ve Marmara Denizi’nde görülen musilaj sorunlarına işaret eden Ankara Üniversitesi Deniz Biyoteknolojisi Mert Gökalp, kıyıda bulunan çok sayıda arıtma tesisin de biyolojik arıtma sistemine sahip olmadığı ifade ederek, “Arıtma tesislerin çoğu hala eski sisteme sahip ve günümüz şartlarına uygun değil. Birçok arıtma tesislerinin raporlarına ise ulaşmak mümkün olmuyor. Biyolojik tesis var mı? Varsa çalıştırılıyor mu? Şeffaflık olmadığı için bu konular hakkında ciddi soru işaretleri var. Büyük çoğunluğu ise arıtmayı açmaktan imtina ediyor bu durumda denizlerin hızla geri dönülmez şekilde tahribatına neden olmakta” şeklinde konuştu.

12 Ankara Üniversitesi Deniz Biyoteknolojisi Mert Gökalp

Kaynak: Antalya Ekspres Gazetesi