Kemal Kılıçdaroğlu Afrin harekatı başladığında Berlin'deydi. Harekat hakkında söyledikleri nedeniyle oradakilerin bazıları tarafından yuhlandı. Kılıçdaroğlu şöyle dedi: 'Komşularımızla huzur içinde yaşamak isteriz. Komşularımızla birlikte yaşamak isteriz. Bizim bütün komşularla akrabalık ilişkilerimiz var ayrıca. Kültürel ilişkilerimiz var ayrıca. Biz burada acıları paylaşırken acıları yaşayan anneler var Türkiye'de. Hiçbir annenin acı çekmesini istemeyiz. Bugün Afrin'de çarpışan askerlerimize sadece ve sadece şimdilik şu dilekte bulunuyoruz: 'Allah onların yardımcıları olsun.'
Kılıçdaroğlu'nun bu açıklamasını duyduğumda kulaklarıma inanamadım. Ne demek istediğine bir mana veremedim. Çünkü 'sadece ve sadece şimdilik (…) Allah onların yardımcıları olsun' demenin ne manası var. Gelecekte Allah'ın askerlerimizin yanında olması için Sayın Kılıçdaroğlu aynı dilekte bulunmayacak mı? Kılıçdaroğlu'nun'sadece ve sadece şimdilik' lafının arkasındaki duygu ve düşüncelerini ancak söylerse anlayabiliriz. Bu yüzden kendisindeki engin demokrasi ve adalet ışığı ile birazcık bizleri de aydınlatırsa, seviniriz.
Mehmetçikler en zor koşullar altında düşmanla çarpışacak, ama Kılıçdaroğlu herkesin harekatın başlamasının an meselesi olduğu günde tesadüfen Berlin yolculuğuna çıkacak ve oradaki üç beş kişinin önünde neredeyse utana sıkıla, ne söyleyeceğini bilemez bir halde, 'sadece ve sadece şimdilik' kahraman Mehmetçiğe 'Allah onların yardımcı olsun' diyerek, beylik bir lafla durumu kurtarmaya çalışacak.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu birkaç kişi karşısında bu hale düşüyorsa, Türkiye'yi yönetmesi mümkün olamaz ve halkımız da bunu kendisine defalarca sandıkta göstermiştir. Şimdi genel başkanlık seçimi var. Kendisi dışında iki kişi daha aday olduğunu söylüyor. Eğer son anda Muharrem İnce yine vazgeçmezse üç kişi genel başkanlık için yarışacak.
Koltuğuna yapışan, neredeyse koltukla iç içe giren ve bu yüzden görünmez bir adama dönüşen Kılıçdaroğlu adalet için yürümüştü. Bakalım genel başkanlık seçimlerinde de CHP bünyesinde adaleti sağlayacak mı, yoksa siyam ikizi gibi yapıştığı koltuğundan kopmama yolunda mı ilerleyecek.
Evinde devrim yapamayanların ülkede devrim yapamayacağını çok gördük. Atıp tutmakla olmuyor. Üzerinde 'adalet' yazan bir pankartla yürümekle de olmuyor. Adalet yürüyerek değil, uygulayarak olur. Sayın Kılıçdaroğlu, adalet sevdalısı olduğunu genel başkanlık seçimlerinde ispatlayabilir. CHP genel başkanını delegeler değil, CHP'li üyeler, yani CHP tabanı seçsin! Adalet için yollara düşen bir sosyal demokrat için bu en doğal olan şey değil midir?
Sadece ve sadece şimdilik yapılan dualara ve sadece ve sadece işine gelince adalet aramaya başlayanlara Türkiye'nin ihtiyacı yoktur…